Atari demokratlarından Uber progresiflere

DAHA önce benzeri olmayan bir toplantı düzenledi Beyaz Saray.

Haberin Devamı

Çünkü IŞİD’in sosyal medya ve interneti etkin kullanması çok tartışılınca... Hatta Cumhuriyetçilerin kasımda muhtemelen başkan adayı olacak Donald Trump da, “Silikon Vadisi’ndeki şirketlerden IŞİD için bana çözüm bulmalarını isteyeceğim” deyip meseleyi kampanyasına taşıyınca, Obama Yönetimi bir şey yapması gerektiğini düşündü.

 

 

Ve ulusal güvenlik ekibinin neredeyse tamamı California’ya gitti.

 

 

Teknoloji şirketlerinin merkezine. FBI Başkanı’ndan Ulusal İstihbarat Direktörü’ne, Adalet Bakanı’na hepsi 8 Ocak’ta bir odaya toplanıp Google, Twitter gibi şirketlere dört soru sordu:

 

Haberin Devamı

1) Teröristlerin interneti militan toplama, takipçilerini radikalize etme ve şiddete yönlendirme amaçlı kullanmalarını nasıl zor hale getiririz?

 

2) IŞİD’e alternatif içerik yaratıp yayınlayan başkalarına nasıl yardımcı olabiliriz?

 

3) Teknolojiyi, şiddete yönelik radikalleşme yollarını kapatma, militan toplama kanallarını tespit etme, şiddete yönelik radikalleşmeye karşı çabalarımızı ölçecek yöntemler sağlama konusunda nasıl kullanabiliriz?

 

4) Teknolojinin teröristlerin saldırıları başlatma, kolaylaştırma ve gerçekleştirmelerini daha zor hale getirmesini, kolluk kuvvetleri ve istihbarat birimlerinin ise teröristleri tespit edip saldırıları önlemelerini kolaylaştırmasını nasıl sağlayabiliriz?

 

*

 

TOPLANTIDAN sonra şirketler bu sorulara cevaplar üretmek için çalışmaya başladılar. Müşteri güveni ve hükümet baskısı arasında nasıl bir tercihte bulunacaklar... Mahremiyet ve güvenlik dengesini nasıl kuracaklar, herhalde halen kafa yoruyorlar.

 

Haberin Devamı

Ama IŞİD’e bağlılık yemini etmiş bir karı-kocanın internette izledikleri radikal vaazların da etkisiyle 2 Aralık günü California San Bernardino’da 14 kişiyi katletmesinden sonra iyice gündeme gelen bu IŞİD’in internette önlenmesi meselesi, bu sırada daha da ilginç bir hale geldi.

 

Çünkü Trump gibi Cumhuriyetçiler teknoloji şirketlerine baskının artırılmasını savunurken, iktidarda olan ve aslında daha çok baskı yanlısı olması beklenen Demokratlar ise çoğunlukla teknoloji şirketlerinin üzerine çok gidilmemesini istedi.

 

İşte uzun süredir Silikon Vadisi ve politika arasındaki ilişkiyi inceleyen, teknoloji şirketlerinin Amerikan siyasetini nasıl şekillendirdiğini ele alan Greg Ferenstein’ın araştırması da buna bir cevap veriyor.

 

Haberin Devamı

Demokrat Parti’yi gittikçe daha çok etkisi altına alan, liberal siyaseti daha çok yönlendiren yeni bir dalga bu. 129 Silikon Vadisi şirketi kurucusuyla görüşen Ferenstein’ın bulguları şöyle:

 

Teknoloji şirketlerinin politik bağışları, ilk kez petrol şirketlerinden sonra endüstri bazında ikinci sıraya yükselmiş durumda. Bankalardan, savunma şirketlerinden, ilaççılardan, otomotiv üreticilerinden daha çok para akıtıyorlar. 

 

Eskiden beri teknolojiye meraklıların liberal çizgiye yakınlığı vardı. 80’lerin “Atari demokratı” lafı da buradan geliyor. Ancak şimdiki daha farklı. Sendikalara karşı ama hükümetin ekonomideki rolüne inanan, halbuki Uber gibi taksi uygulamalarıyla piyasanın hiçbir yerleşik kuralına uymayan bir tür “liberteryenimsi” ya da kendine odaklı “Uber progresifi” yeni bir sınıf bu. 

 

Haberin Devamı

En son Amerikan Başkanlık yarışında bağışlarının yüzde 83’ü Demokratlara gitti. Yüzde 43’ü kendini Demokrat Partili olarak tarif ederken, Cumhuriyetçiyim diyenler sadece yüzde 3. 

 

Demokrat Parti içinde örgütleniyorlar. Ancak özellikle bilginin olabildiğince şeffaflaşması konusunda o kadar ileri bir pozisyondalar ki, çevrelerinden kopuklar. Aşırı muhafazakâr Çay Partisi Cumhuriyetçi Parti’de nasıl bir klik haline geldiyse, Uber progresifleri de Demokrat Parti’de öyleler.

 

Uber progresifleri, sendikalar sadece maliyetleri artırıp verimliliği düşürür diye düşünüyorlar. Ama hükümetin ekonomide yer almasına sıcak bakıyorlar. İnternetin, Amerikan devletinin savunma araştırmaları sayesinde kurulduğunu sık sık tekrarlıyorlar. 

 

Haberin Devamı

İyimserlik en belirgin ortak noktaları. Hemen hepsi dünyaya ne kadar iyimser baktığından bahsediyor. Wikipedia’nın kurucusu Jimmy Wales, “Patolojik derecede iyimser bir insanım diyerek” durumu özetlemiş. 

 

Bu yüzden de değişimin istisnasız her zaman işleri daha iyi hale getireceğine inanıyorlar. Ve uluslararası ilişkilerde, ekonomide çözülemeyecek bir ihtilaf olmadığını düşünüyorlar. Formül, daha fazla inovasyon, diyalog ve eğitim. 

 

Hepsinin bağlı olduğu bir hacker etiği var: Dünyadaki sorunların çoğunun bilgi verimsizliğinden kaynaklandığına inanıyorlar. 

 

Sosyal meselelere de eskinin Ataricilerinden daha farklı yaklaşıyorlar. Düzen eleştirisi yapmak yerine gelir eşitsizliği gibi sorunların çözümünün teknolojinin sunacağı yeni fırsatlar olduğunu söylüyorlar.

 

*

 

YENİ bir dalga bu. Ekonomideki ağırlığı arttıkça etkisi güçlenen, hayatımızı sadece aplikasyonlarıyla değil politik gücüyle de dönüştürecek yeni bir sınıf.

 

Beyaz Saray’ın dört sorusuna nasıl yanıt verecekleri de girdiğimiz bu yeni istikâmetin en önemli göstergelerinden biri olacak.

Yazarın Tüm Yazıları