Paylaş
Kalabalık bir yerde, kulağında kulaklık… Skype üzerinden konuşuyoruz. O İsrail’de, ben Amerika’da.
“Şimdi nedir amacınız” dedim, “Kızınız öldü. Yıllardır hukuk savaşı veriyorsunuz. Kaybettiniz. Ne yapacaksınız?”
“Bırakmayacağım, temyiz edeceğim” dedi. “Güney Afrika’daki Aparşeid rejiminin de böyle değiştiğini unutmayın. Hiçbir şey fedakârlık olmadan başarılmıyor.”
Craig Corrie, dokuz yıl önce Gazze’de yaşanan zulme karşı çıkarken İsrailliler tarafından öldürülen 23 yaşındaki Rachel Corrie’nin babası. İsraillilerin bölgeyi işgalinden sonra Rachel yaşadığı Amerika’dan kalkıp İsrail’e gidiyor. Filistinlilerin hakları için mücadele eden örgütlere katılıyor. Ve Refah’ta Filistinlilere ait evler İsrailliler tarafından yıkılırken buna karşı çıktığı sırada, bir buldozer tarafından ezilerek öldürülüyor.
Soruşturma açıyor İsrailliler. Ne mi oluyor?.. Hiç. Tıpkı Mavi Marmara’da öldürdükleri dokuz kişi için yaptıkları gibi “IDF (İsrail Ordusu) Corrie’nin ölümünden sorumlu değil” deniyor.
Craig Corrie o sırada bir sigorta şirketinde aktüer. İzin alıyor. Karısı Cindy ve Rachel’in ablası Sarah’yı da yanına alıp kızının ölümünden sorumlu olanların peşine düşüyor. Çalmadık kapı bırakmıyorlar. Hatta o dönemki Başkan Bush, İsrail Başbakanı Şaron’u arıyor. Ama hiçbir şey değişmiyor.
Aile en nihayet İsrail Devleti’ne dava açmaya karar veriyor. Ve ‘Corrieler Buldozere Karşı’ davası, 2005’te başlıyor. Tam yedi yıl sonra da… Karar bu hafta içi açıklanıyor: “Savaş bölgesindeki sivil ölümleri IDF’in suçu değildir.”
Aynı dönem İsrailliler iki İngiliz aktivisti daha öldürüyorlar bölgede. Ama Rachel’dan farklı olarak, ölenlerden birinin ailesine 2 milyon dolar kan parası veriyorlar. “Sizin kızınızın olayıyla onun ne farkı vardı” dedim. “Çok bir farkı yoktu. Sadece, İngiltere Hükümeti olayın ardından soruşturma açtı ve İsrail Hükümeti’ne büyük bir diplomatik baskı uyguladı. Ama benim ülkemin hükümeti hiçbir zaman bu olayın üstüne gitmedi” dedi.
“Bush Yönetimi gittikten sonra Amerika’nın bu davaya yaklaşımı değişmedi mi? Obama Yönetimi daha farklı değil mi?” diye sordum bir umutla. “Hayır. Hiçbir şey değişmedi. İsrail’deki Amerikan Büyükelçisi, soruşturmanın şeffaf bir biçimde yürümemesini eleştirdi ama hafta içi karar açıklandıktan sonra hiçbir beyanat vermedi” dedi.
“Peki daha ne kadar sürdüreceksiniz bu mücadeleyi” dedim. “Ben dokuz aydır Hayfa’dayım. Kızım bir yıldır burada. Konaklama ve dava dosyalarının İbranice’den çevirileri için bütün finansal kaynaklarımızı kullandık. Eylül’de Amerika’ya döneceğim. Ama temyiz sürecini de sonuna kadar takip edeceğim” dedi.
“Son bir soru. Ne çıkmasını umuyorsunuz” dedim. “Bu mücadele sadece Rachel için değil. Aynı zamanda Filistinliler için. Hatta İsrailliler için” dedi.
SORUMLULUĞUNUZ VAR
Demokrasi, özgürlük, basın hürriyeti… Bunların ABD ve İsrail’de çağdaş standartlarda olduğunu kimse inkâr edemez. Ama Rachel Corrie Olayı’nı şu yüzden önemsiyorum… ABD ve İsrail, kendi içlerinde yürüttükleri bu mekanizmaları iş dışarıdakilerle ilişkiye gelince, Corrie’nin ölümündeki gibi askıya alabiliyorlar. İsrail’deki o demokratik sistem, Gazze’deki gibi insanlık adına utanç verici bir politika üretebiliyor. Ya da özgürlükler ülkesi ABD, Irak Savaşı gibi tarihin en kanlı sayfalarından birinin başrol oyuncusu olabiliyor.
Sorumluluğunuz var!.. İkbal peşindeki korkak siyasetçilere bakmayın. Siz, çağdaş, savaş karşıtı, dünyaya seküler gözden bakan, eğitimli insanlar… Komplo teorisyeni antiamerikancılar ya da İsrail eleştirisi yaparken Kudüs’te namaz kılma hevesine kapılan antisemitlerden farklısınız. Ve tıpkı Rachel’ın ailesi gibi bu ülkelerde yapılan haksızlıkları yüksek sesle söylemekle mükellefsiniz.
Eğer İsrail Mavi Marmara’da insanları öldürüyorsa… Ya da etrafta şink tank’çiyim diye dolaşan insanlar Washington’da her bir araya geldiklerinde dünyanın başka ülkelerinde patlayacak bombalardan bahsetmeye pek meraklıysa… Sormak zorundasınız… Nedir bu saçmalık, diye.
Emin olun, bu ülkelerde kurulu sistemin de buna ihtiyacı var. Çünkü siz yapmazsanız… Demokrasiye inanmayan insanlar yapacak… Ve iş yaşadığımız bu kısır döngüden asla çıkamayacak.
Paylaş