Yıldızlı pekiyi: Damardan ve 90’dan....

Yıldız Tilbe nasıl bir kadınsa öyle bir albüm olmuş. 90’lar, 2000’ler, arabesk, pop ve tavernayı yemiş bitirmiş, posasını atmış, yaşayacağını yaşamış, olgunlaşmış.

Haberin Devamı

Yıldız Tilbe ilk günden beri kendi şahane dünyasının insanı. Şahane diyorum çünkü acılı ya da delidolu halleriyle tamamen ona ait bir müzik hayatı oldu. Öyleymiş gibi yaptığına ya da birilerine özendiğine hiç tanık olmadım. Belki bir tek Sezen Aksu... Barışmaları sonrası onun bu albümde iki enfes şarkısıyla var olması o karşılıklı sevgi-saygı duruşunun devamı sanki.

Yıldızlı pekiyi: Damardan ve 90’dan....

Ona çok yakışmış şarkılar

Doğal, çılgın, kaygısız, efkârlı ne derseniz deyin; müzisyen olarak ödüllendirilmiş biri Tilbe. Henüz şarkısı ortaya çıkmadan hikâyesini dibine kadar yaşadığından, müziği bir iş gibi yapması da mümkün değil zaten. “Mezar taşında ne yazsın isterdin” diye sorulduğunda “Bu ilk ölüşüm değil!” cevabını verebilmek gibi bir şey aslında yaptığı. Şarkılarıyla; hayata ve aşka verdiği cevaplar zaten orada hep var gibi. Şarkılar vesile.

Haberin Devamı

Biri albüme adını veren iki Sezen Aksu şarkısıyla başlayalım... Sezen Hanım’ın başkalarına verdiği her şarkı ‘imza şarkısı’ olmuyor her şeyden önce. Kendine saklayacağı düzeyde iki iyi parçayı tereddütsüz armağan etmiş Yıldız Tilbe’ye. Hem ‘Bir Seni Tanırım’ hem de ‘Hele Bir Dokun Hele Bir Yan’ 90’lar popunun tadını taşıyarak günümüze gelmiş, Tilbe’ye de fevkalade yakışmış. Keşke geri vokalle yetinmeseydi Sezen Aksu da, birinde düet yapalardı. Düzenlemelerde Batu Çaldıran ve İlker Bayraktar’a; remikste Ozan Çolakoğlu’na da selam edelim çünkü katkıları büyük bu hissin oluşmasında.

30 dakikalık dolu dolu bir albüm üretme başarısının yanı sıra farklı aranjörlerle farklı tellerden çalarken bir üslup bütünlüğü yakalanmış olması takdire şayan. Nasıl bir kadınsa öyle bir albüm olmuş. 90’lar, 2000’ler, arabesk, pop ve tavernayı yemiş bitirmiş, posasını atmış, yaşayacağını yaşamış, olgunlaşmış. Bazen ‘o adam’a hitap ediyor, bazen kendisini anlatıyor. Bazen aşk acısı çekiyor, bazen adamı aşka ikna etmeye çalışıyor.

Albümde öne çıkan Yıldız Tilbe bestelerinde ‘Acı Gönlüm’e özellikle dikkat kesilmenizi rica ederim. Aranjörü Devrim Karaoğlu’nu da tebrik ederim. Hatta Karaoğlu’nun, (belli ki Yıldız Tilbe’nin ticari bir maksadı olmaksızın albüme koyduğu) ‘Yokluğuna Delirdiğim’e yaptığı düzenleme albümdeki en ilginç şeylerden biri. Şarkı, bir müzikal oyun için hayal edilmiş gibi.

Haberin Devamı

Arkasından iki başarılı Tarık İster düzenlemesi geliyor güçlü Tilbe şarkılarına: ‘Dağıldım Biraz’ ve ‘Tek Çaren Olsaydım’. Usta müzisyen Selim Çaldıran ‘Kış Gülleri’ gibi bir şarkıyı daha da güçlendirecek bir düzenleme yapmak yerine çekingen durmuş. Öne çıkmayı tercih ettiği düzenlemesi ‘Gökyüzünde Yıldızlarca’daysa elinden bir şey gelmemiş çünkü Nurhat Şensesli bestesi bir anaakım klişesi ne yazık ki.

Albüm 14 Şubat’ta yayımlandı ama en azından gelecek Sevgililer Günü’ne kadar zevkle dinlenir. Çünkü Yıldız Tilbe kolaya kaçmamış. 

Yıldızlı pekiyi: Damardan ve 90’dan....
YILDIZ TİLBE - BİR SENİ TANIRIM
5 üzerinden 4,5 yıldız

Yazarın Tüm Yazıları