Yetmişlerin kırkbeşlik devirli plaklarının yeniden gün ışığına çıkmasına katkıda bulunan bir avuç insan var.
Takdir edersiniz ki bu insanlar ha deyince bu işe girişmediler. Uzun yıllardır toplanan plaklar, büyük bir özenle kesilen gazete ve dergi kupürleri, o dönemin şarkıları için duyulan büyük aşk olmasa bugün o şarkıları bir arada ve bu kadar iyi kayıtlarla dinleme olasılığımız olmayacaktı.
Samimiyetle söylüyorum; eski Türk filmlerinin içindeki zarafeti, hüznü, mutluluğu anlayamamış, o filmlerin unutulmaz şarkılarını demode bulmakla övünen biriyle derhal alakamı kesebilirim. Abarttığımı düşünmeyin, çünkü o incelikten ve derinlikten yoksun biriyle anlamlı bir şeyler paylaşma olasılığım yok denecek kadar azdır. Son yıllarda çıkan nostalji albümlerine gösterilen ilgiyi gördükçe, eskisi kadar yalnız olmadığıma inanıyorum. Elbette albümlere ilgi gösteren tüketicileri var etmek için gereken fitili ateşleyen müzik adamları, prodüktörler olmasaydı; diğer bir deyişle o bazılarının beğenmediği Türk filmleri, onların müzikleri, o müzikleri içeren plaklar ve o plaklara tutkuyla bağlı insanlar olmasaydı işimiz daha zor olacaktı.
Bir yandan internet paylaşımının bastırdığı, öte yandan kendini tekrar eden, birbirine benzeyen şarkıların tıkadığı müzik piyasası derken iyice sarpa saran müzik endüstrisinin soluk almasını sağlayan nostalji albümleri apaçık cankurtaran vazifesi gördüler. Özellikle Belkıs Özener’in eski filmlerde seslendirdiği şarkıların dinleyicisiyle buluşup "Sahibinin Sesinden"in yılın en çok satan albümlerinden biri olması başlı başına önemli bir olaydı.
Naim Dilmener’e, Hakan Eren’e, Odeon Plak’a, Kalan Müzik’e ve işin arka planındaki diğer isimlere sadece bu sebepten ötürü teşekkür etmek gerekiyor. Arşiv meraklılarına yapılan büyük hizmeti, o güzel şarkıların yeni nesillerle tanışmasına vesile olmalarını saymıyorum bile.
Geçtiğimiz günlerde, daha önce "Aşkın Kanunu" ve "Artık Sevmeyeceğim" adlarıyla ilk ikisi yayınlanan "Yeşilçam Şarkıları"nın üçüncüsü çıktı piyasaya. İlk ikisini keyifle dinlemiş ve arşivinde özenle saklayan bir dinleyici olarak serinin üçüncü albümünde merakla beklediğimiz şarkıları görünce bir kat daha sevindim.
Deniz Seki’nin de albümünde söylediği "Böyle Gelmiş Böyle Geçer Dünya"yı Gönül Akkor’un sesinden, "Damarımda Kanımsın"ı Neşe Karaböcek’ten, "Yıldızların Altında"yı Zeki Müren’den "Veda Busesi"ni Nesrin Sipahi’den, "Elveda Meyhaneci"yi Handan Kara’dan, "Arkadaş"ı Melike Demirağ’dan, "Gesi Bağları"nı Selda’dan ve en önemlisi Melih Kibar’ın ölümsüz Hababam Sınıfı melodisiyle, Cahit Berkay’ın efsane bestelerinden "Selvi Boylum Al Yazmalım"ı orijinal versiyonlarıyla dinlemek isterseniz "Yeşilçam Şarkıları 3-Yıldızların Altında"yı tereddütsüz alın.
Beraber ve solo aşklar
Hakan Kural ismini belki hiç duymadınız. Kendisi uzun zamandır müzikle uğraşan; uğraşmak demeyeyim müziğe tam anlamıyla gönül vermiş bir reklamcı işadamı. Yakın geçmişte piyasaya çıkardığı ilk albümü "Beraber ve Solo Aşklar" için uzun süredir çalışmaktaydı. Kural her ne kadar bu işi hobi olarak gibi görüyorsa da, için için iddialı olduğunu, kendi yazdığı şarkılarını daha geniş kitlelere ulaştırmak için büyük istek duyduğunu biliyorum.
Şarkılarının armonik yapısına, Hakan Kural’ın duruşuna ve vokal üslubuna baktığımızda albümün yetişkin kategorisinde konumlanması gerektiği görülüyor. Yani işin pazarlamasının da tamamen bu eksende yapılması gerekiyor. Hakan Kural’ın söz konusu kitleyle birebir bağ kuracağı bir mekánda canlı program yapması bu amaç için iyi bir çıkış noktası olabilir. Eğer şan derslerine gereken önemi verir; ünlü isimlerin bile albüm satamadığı şu günlerde satış rakamları nedeniyle moralini bozmazsa önümüzdeki yıllarda adını sıkça duyacağımıza eminim.