Yeşilçam, kurtarıcı oldu

Büyük isimlerin bile albüm satışından para kazandığı dönemler çok gerilerde kaldı artık. Daha önce de söz etmiştim konudan, biraz açmak istiyorum.

Yapımcı şirketler zaten sanatçıya satış gelirinden neredeyse hiç para vermeyecek şekilde sözleşme yapıyorlar. Yüz bin satacaksın da ondan sonra binde bilmem kaç alacaksın. Bana göre satıştan para vermiyorum demenin kibarcası, sembolik. Niye vermiyorlar peki? Kimse kimseye yok yere para vermez tabii ama diyorum ya, isteseler de verecek halleri yok aslında. Klibini çekecek, tanıtımını yapacak, albümü basacak, müzik kanallarına para ödeyecek; bir de üste para kalacak... Maalesef durum içler acısı, üç beş iş dışında hiçbir proje para bırakmıyor, genellikle işin astarı yüzünden pahalıya geliyor.

Durum böyle olunca prodüktörler ne yapıyorlar peki? Dediğim gibi öncelikle "nereden kısarız, nasıl daha az veririz"i düşünüyorlar. Daha az klip çekelim, daha ucuz klip çekelim, daha az albüm basalım gibi pansuman tedbirler alıp, aslında uzun vadede bindikleri dalı kesiyorlar. Aslına bakarsanız yaratıcı ve ilginç projeler hálá önemli satış rakamlarına ulaşıp yapımcısını güldürebiliyor. Hele hele prodüksiyon maliyetleri yok derece kadar az olan kimi işler var ki, şimdi şirketlerin ayakta kalma taktiği olarak aldığı önlemlerden biri olarak da görebiliriz o projeleri.

NEDİR BU NOSTALJİ TUTKUSU

İçerik olarak yetmişler ağırlıklı karışık Türkçe albüm çalışmaları bu tip projelere ilk örnek. Parçalar bilinen sevilen parçalar, kimseyi tutup da stüdyoya sokmuyorsun; klip desen gerek yok. Ver besteciye, söz yazarına telifini, yap şarkıların dijital mastering’ini; yarın albüm raflarda. Biz milletçe severiz nostaljiyi bilirsiniz. Yeni yapılan işler o kadar beğenilmediğinden mi, yoksa nostalji haline gelmeden bazı şeylerin değeri anlaşılmadığından mıdır bilmiyorum. Geçtiğimiz yıllarda Muazzez Ersoy’un yaptığı Nostalji albümlerinin ne kadar çok sattığını, Deniz Seki’nin benzer konseptli bir albümünün nasıl tuttuğunu ve birçok albümü taşıyan lokomotifin o yıllardan seçilmiş cover’lar olduğunu da hesaba katarsak işin rengi iyice belli oluyor.

Bir Zamanlar, Eski Kırkbeşlikler, En İyiler serilerine alternatif olan bir diğer nostaljik derleme de Yeşilçam Şarkıları oldu son dönemde. Önce Belkıs Özener’in önlenemeyen yükselişi, arkasından bir anlamda o albümün devamı niteliğindeki Yeşilçam Şarkıları; Aşkın Kanunu ve Artık Sevmeyeceğim yayınlandı. Tıpkı Belkıs Özener için geçerli olduğu üzere, bu iki albümdeki toplam 38 şarkının hepsi fena halde tanıdık. Şöyle rastgele sayayım birkaç tane; Behiye Aksoy’dan Bir Garip Yolcu; Nesrin Sipahi’den Aşkın Kanunu; Ajda Pekkan’dan Dert Bende; Gönül Yazar’dan Buruk Acı; Emel Sayın’dan Feride; Sevim Tuna’dan Bağdat Yolu; Nesrin Sipahi’den Arım Balım Peteğim; Berkant’tan Samanyolu ve diğerleri.

Nostalji albümlerle, Yeşilçam şarkılarıyla aramız iyi de; ne olacak bu albüm satışları diye düşünmekten alıkoyamıyoruz kendimizi. Bir yaparsın iki yaparsın; nostalji de bir yere kadar...
Yazarın Tüm Yazıları