Teo’dan Ortaçgil’e

Ben Bülent Ortaçgil’i çok severim. Daha da ileri gideyim; Bülent Ortaçgil seveni de severim.

Bugüne kadar içinde Ortaçgil geçen ve beğenmediğim bir iş olmamıştır. Yok, sandığınız gibi değil; üstada olan sevgim gözümü kör etmiş değil. Herkesi nasıl dinliyorsam onu da öyle dinlerim. Sadece Ortaçgil beni hiç şaşırtmamıştır. İlkelidir, tutarlıdır; yıllardır inandığı şeyi yapmaktadır ve bugün hak ettiği sevgiyi görmektedir onu dinleyenlerden.

Hemen her anımızı bir şarkısına iliştirdiğimiz Ortaçgil’in konserleri de ayrı bir keyiftir. Yumuşacık üslubuyla şarkı aralarında yaptığı muhabbetler; dinlemekten bıkmadığımız klasikleri; Erkan Oğur’lu, Gürol Ağırbaş’lı grubuyla kaç kez gitsek o konserlere sıkılmamışızdır.

Açıkçası seksenlerin ikinci yarısında Çekirdek Müzikevi’nde bir diğer usta Fikret Kızılok’la yaptıkları biri yayınlanmış iki albümlük kayıtlarından sonra Ortaçgil’in sesini bir başka sesle yan yana duymaya pek tahammül edemiyorum. Buna Türkiye’nin en karakterli kadın vokallerinden biri olduğuna inandığım Zuhal Olcay’ın sesi de dahil. Kişisel bir tercih; belki Ortaçgil-Kızılok ikilisinin "Pencere Önü Çiçeği" albümünü çocuk yaşta hatmetmiş, bağlanmış olmaktan. Bir çocukluk saplantısı belki...

Sanıyorum 2004 yılında Bülent Ortaçgil ve Teoman’ın birlikte verdikleri dört konsere gitmeyişimin bilinçaltı nedeni de bu. Fırsat buldukça yerli yersiz Teoman’ın üstüne gitmeyi marifet bellemiş onca meslektaşımın aksine, Teoman’ı ve şarkılarını da çok severim üstelik. Teoman’ın yaptığı bir albümü beğenmediğimde epeyce sert eleştirmemin nedeni de budur; kendisine yakıştıramam. Teoman da esaslı bir Ortaçgil hayranıdır. Ustayla bu konserleri vermiş olmaktan ne kadar gurur duyduğunu tahmin edebiliyorum.

Dediğim gibi Ortaçgil-Teoman konserlerini canlı olarak izlemedim. İkilinin Lütfi Kırdar ve Harbiye Açıkhava Konserlerinde kaydedilen "Konser" albümü önüme gelene kadar merak dahi etmemiştim, hiç yalan söylemeyeyim. Şimdi albümü dinlerken üzülerek fark ediyorum ki o konserlerden birini bile izlememiş olmam büyük kayıpmış.

KEŞKE BİR KONSER DAHA OLSA

On beş şarkılık bu albüm son derece özenle hazırlanmış bir konser konseptinin yıllarca saklanacak kaydı olmanın ötesinde, gerek Teoman’ın gerekse Bülent Ortaçgil’in şarkılarına farklı boyutlar katan çok özel akustik düzenlemelere de sahip. Yaylılar, piyano ve kontrbas üzerine kurulu orkestrasyon Baki Duyarlar’ın hayranlık uyandıran düzenlemeleriyle, dinleyeni başka alemlere götürüyor. Duyarlar’ın, özellikle Teoman şarkılarını Bülent Ortaçgil yorumuna hazırlayışı fevkalade ustalıklı olmuş. Adeta Teoman’ın o dillere pelesenk olmuş hitleriyle yeniden tanıştırıyor sizi.

Ortaçgil şarkılarından Benimle Oynar mısın, Mavi Kuş, Paramparça, Değirmenler, Sensiz Olmaz, Eylül Akşamı, Yüzünü Dökme Küçük Kız, Aşk Nereye Kadar, Olmalı mı Olmamalı mı; Teoman şarkılarından İstasyon İnsanları, Sessiz Eller, Rüzgar Gülü, Yollar, Yağmur ve ikilinin birer şarkılarını birleştirerek yaptıkları, Zampara-Bir Tek Sen Yalanı Medley; bir çırpıda akıp bitiveriyor, ardında tekrar tekrar dinlenme arzusu bırakarak.

Şimdi bayağı bir üzülüyorum, ben o konserleri nasıl kaçırdım diye. Belki albüm vesilesiyle bir konser daha verirler, kaçıran herkes için umudumu koruyorum.
Yazarın Tüm Yazıları