t.A.T.u KADAR OLAMIYORUZ

Pop müzik dev bir endüstri.

Amerika'sı, Avrupa'sı, Ortadoğu'suyla milyonlarca dolar dönüyor piyasada. Türkiye'de bu iş henüz endüstrileşmemiş olmasına karşın son 10 yılda gözle görülür bir kıpırdanma var.

Bir şeyler kıpırdıyor kıpırdamasına da; para nedense sektöre dönmüyor. Herkes albümlerin satmadığından, korsandan, telif haklarından yakınıp ağlıyor. Lakin o paralar, sektöre döneceği yerde; ya saçma sapan işlerde çar çur ediliyor ya da kitabına uydurulup birilerinin cebine giriyor.

Meslek birlikleri birbirini yemekle, iktidar mücadelesiyle meşgul.

Neredeyse albüm yapmayan bir ben kaldım.

Ancak yapılan işlerin büyük bölümü çöp.

Ondan sonra utanmadan soruyorlar bu iş neden büyümüyor diye...

Bir de yurtdışına açılma mevzusu var ki evlere şenlik. Sanıyorlar ki yurtdışı bağlantılı şirketlerden albüm çıkartıp cd'lerini Avrupa'daki büyük müzikmarketlerin etnik müzik raflarına koyunca, ya da orada üç beş gurbetçiye albüm satınca yurtdışına açılmış olacaklar.

Bu iş o kadar zor mu dersiniz?

Aslına bakarsanız doğru proje, strateji ve zamanlamayla hiç de zor değil.

Tarkan -ki bu tip bir proje için en doğru isimdir kendisi- yakın geçmişte büyük fırsat kaçırdı.

Ortadoğu ve Avrupa'da hatırı sayılır bir rüzgar yakalamışken işin sonunu getiremedi. Şimdi memlekette Dudu ile vaziyeti idare etmeye çalışıyor.

Sertab Erener'in Eurovision birinciliği de önemli bir fırsat.

Siz her ne kadar 'Eurovision'u Avrupa'da bizden başka önemseyen yok' diye düşünüyor da olsanız kazın ayağı öyle değil.

Sertab, elini çabuk tutar ve doğru bir projeyle şansını denerse Avrupa'da başarı kazanması işten bile değil.

Sadece Tarkan ve Sertab değil, Türkiye'de albüm satan birçok ismin yurtdışı şansı var.

Ancak Türkiye'de bu işi alıp götürecek, ticari projeler yaratacak profesyoneller; bu alanda uzmanlaşmış pazarlamacılar yok.

Köşebaşlarını tutmuş ehil olmayan yöneticiler; ne onların yetişmesine ne de yetki sahibi olmasına izin veriyorlar çünkü.

Geçtiğimiz Çarşamba Maslak Parkorman'da Electronically Yours Festivali kapsamında sahne alan t.A.T.u.'yu izlemeye gittim.

t.A.T.u'yu bilirsiniz; hani şu lezbiyen soslu küçük Rus kızlar.

Eurovision'da da Rusya adına yarıştılar. Avrupa başarısından sonra mevzuyu milli mesele haline getiren Rusya, kızları zorla yarışmaya soktu.

Lakin Sertab'ın birinci olduğu yarışmada ancak üçüncü olabildiler.

Kızları sahnede dikkatle izledim. Ses mes hak getire. Durumun farkında olsalar gerek, şarkıların neredeyse tamamını play-back söylediler (diğer bir deyişle stüdyo ortamında hatadan arındırılmış kayıtların üzerine çıplak sesle bağırarak eşlik ettiler.) Sadece seslerinin yettiği yerlerde, lütfen mırıldandılar. Yanlış duymadıysam sadece davul canlıydı.

Üzerlerinde, ablalarının paltosunu giymişlercesine sakil duran bir lezbiyen imajı, bir iki ticari şarkı, stüdyoda hokus pokus, iyi bir pazarlama; al sana listelerde fırtına gibi esen t.A.T.u.

Yani bizim üç güzide mankenimizden oluşan Adrenalin grubunun bile elinden tutsan bu kızlara nal toplatır.

Evet, üç gün sonra yoklar belki ama bugün küplerini fena halde dolduruyorlar.

Ama biz buradaki fasa fiso işlerle o kadar meşgulüz ki daha Tarkan'ı, Sertab'ı bile pazarlayamıyoruz.

Ama diyorum ya profesyonellerin yetişmesine fırsat verilmedikçe ve o profesyoneller karar mekanizmalarına oturmadıkça feriştahını çıkarsak yerimizde sayacağız. İki kere iki dört...
Yazarın Tüm Yazıları