Bizim gibi memleketlerde en sık görülen rahatsızlıklardan biridir. Herkes aynı anda en tepeye çıkmak için büyük gayret sarf eder.
Bu amansız yarışta çoğu zaman birinci olmak da yetmez. Bu birinciliğin birileri tarafından görülmesi ve onaylanması gerekir. Yaptığı işi iyi yapmak ve o konuda başarılı olmak önemli değildir. Sürekli yükselmek istenir, daha çok güç, daha çok şöhret, daha çok paraya ihtiyaç vardır.
Bu nedenle bizim gibi ülkelerde yaptığı işi çok iyi yapan uzmanlara çok kolay rastlamazsınız. Hele hele gizli kahraman sayısı yok denecek kadar azdır. Herkes kendini bir şekilde allayıp pullamanın, üç liralık malını on liraya satmanın yolunu arar çünkü. Hem kahraman olacaksın hem de bunu kimse bilmeyecek... Bu nasıl bir iş?
Eski Türk filmlerindeki nezaket, saflık ve cesaret hep böyle bir gizli kahramanlık durumuna işaret eder aslında. "Ben yaptım, oldu!" diye ortaya atlamayan; çoğu zaman aşkını bile tek taraflı yaşamayı göze almış kahramanlar oradadır. Meslek haysiyetinin hasar görmesindense, iflas etmeyi tercih etmiş işadamları oradadır. Aile şerefi, sevgi, en hakiki dostluk, en ölümsüz aşk hepsi vardır eski Türk filmlerinde.
Bu nedenle eski Türk filmi seyretmeyi sevenlerle sevmeyenleri kolayca ayırt edebilirsiniz. Bu filmlerle alay edenlerin çoğunlukla böyle saçmalıkları izlemeye vakti yoktur. Yapacak daha önemli işleri olduğunu varsayarlar. Hayat ellerinden kaçmakta, onlar da farkında olmadıkları kimi güzellikleri ezip geçerek kovalamaktadırlar hayatı.
Kalan Müzik yaptığı arşive dönük çok özel çalışmalarla hálihazırda bir kısım müzikseverin gönlünde taht sahibidir.
KALAN MÜZİK SAYESİNDE OLDU
Geçtiğimiz haftalarda piyasaya çıkardıkları Belkıs Özener imzalı "Sahibinin Sesinden" adlı albüm "Yeşilçam Şarkıları" adlı serinin ilk ürünü olma özelliğini de taşıyor. Bu albüm vasıtasıyla, bir umut, daha geniş bir kitleye ulaşacağına inanıyorum Kalan Müzik’in.
Belkıs Özener, az önce söz ettiğim o güzel Türk filmlerinin arkasındaki gizli kahraman. Üç yüzden fazla filmde Filiz Akın’ın, Türkan Şoray’ın, Hülya Koçyiğit’in, Filiz Akın’ın şarkılarını söylemiş; filmlerin de, başkadın oyuncularının da gücüne güç, şöhretine şöhret katmış meçhul bir ses.
ŞARKILARDA TÜRK SİNEMASI TARİHİ
Bundan üç yıl kadar önce TRT’de yayınlanan Kırkbeşlik programının yapımcılarından Murat Meriç kendisine ulaşıyor. Ardından eski Türk filmlerinin meşhur ses teknisyeni Necip Sarıcıoğlu’nun sakladığı ses kayıtları gün ışığına çıkıyor. Ve nihayetinde Kalan Müzik eski Türk filmlerinin unutulmaz müziklerini içeren yirmi beş şarkılık bu CD’yi hayata geçiriyor.
Say say bitmiyor gerçi ama neler yok ki albümde; Sevemedim Karagözlüm, Adını Anmayacağım, Hayat Sevince Güzel, Nasıl Geçti Habersiz, Damarımda Kanımsın, Aşkım Bahardı, Çile, Azize, Tamba Tumba ve diğerleri... Her şarkı sizi bir başka filme götürecek; eğer o filmleri sevmeyi bilen şanslı kişilerdenseniz dinlemeye doyamayacaksınız.
Ve Belkıs Özener... Seneler boyu o şarkıları söylemiş, hem de çok iyi söylemiş. Jeneriklerde bile adını yazmamışlar, yine de sesini çıkartmamış. Kendi için bir albüm yapmayı, şöhret peşinde koşmayı hiç düşünmemiş. Bir seslendirme sanatçısı olarak görmüş kendini. Soğuk, karanlık bir stüdyoda durmadan şarkılar söylemiş; Filiz Akın’lar, Türkan Şoray’lar daha çok alkış alsın diye...
Türk filmlerinin şarkılarını söyleyen bu gizli kahraman aslında gerçek hayatında bir Türk filmi karakteri nezaketi ve saflığıyla yaşamış hep.
Bir kuru teşekkür bile edememişiz kendisine. Belki bu albümü alıp dinleyerek Belkıs Hanım’a yıllar önceden kalan borcumuzu ödeyebiliriz.