Şu "compilation" tabir edilen toplama albümler bir zamanların gözdesiydi. Hem tüketici hem de müzik şirketleri açısından son derece avantajlı olduklarından her iki tarafın da yüzünü güldürüyorlardı.
Kendi aramızda "yabancı karışık" tabir ettiğimiz compilation’ların; ev tipi korsanın (home copy) henüz bu kadar coşmadığı doksanlı yıllarda, seksen binlik satışlara ulaştığı olmuştur mesela.
Aynı "yabancı karışık"lar; telif hakkının, denetimin olmadığı seksenli yıllarda ise küçük müzik dükkanlarını zengin etmiştir. Hatırlayanlarınız vardır; listemizi yapar, giderdik o dükkanlara. Bir hafta kadar heyecan içinde bekledikten sonra "çekim", "doldurma" ya da "miks" diye adlandırdığımız o kasetler hazır olurdu. Parasını verir, alır evimize giderdik. Hepsi o kadardı işte.
İki binlerde ise ne müzik dükkanları ne de müzik şirketleri için avantajlı oldu bu karışık albümler. Sebebi ise açık; bilgisayar başında herkes dilediği karışık albümü bedavaya üretebiliyor artık.
Türkçe karışık albümlerin sahneye çıkışının yabancılara kıyasla gecikmeli olmasının ise somut bir sebebi var. Bizim albümleri sattıran unsur genellikle bir tek lokomotif şarkı olduğundan, müzik şirketleri albüm satışlarını riske etmekten kaçındılar uzun bir süre. Lokomotif şarkılarını karışık albümlerde harcamadılar. Ancak sonra iş internetle rekabet etme noktasına gelince battı balık yan gider oldu. Yine de Türkçe karışıkların ortalığı kasıp kavurduğu bir dönem hatırlamıyorum ben.
Az önce de söylediğim gibi karışık albümler; gerek tüketici gerekse yapımcı için tercih edilir ürünler değil artık. Konsept albümleri (Latin, slow, yetmişler, seksenler, bir zamanlar, aşk şarkıları, klasikler vb.) gibi saymazsak daha çabuk tüketilen ve arşiv niteliği taşımayan hit compilation’lar pek satmıyor.
DAHA UCUZA DAHA ÇOK ALBÜM
Geçtiğimiz günlerde Radyo D sponsorluğunda hazırlanan "En İyiler 2006" adlı karışık Türkçe albümü dinledim (hadi adının niye En İyiler 2006 olduğuna takılmayalım, ticari kaygıdır diyelim ama 2006 bitti mi? Ya da bu albümdeki şarkıların kaçı 2006 yapımı?). On sekiz şarkılık güzel bir liste çıkarmışlar. Üstelik işi tek bir plak şirketinin şarkılarıyla kotarmadıkları için ürün çeşitliliği de mevcut.
Baştan sona keyifle dinleniyor. Soruşturdum, satışları da gayet iyi gidiyormuş.
Gidiyormuş gitmesine de, öte yandan özellikle Türkçe karışıklar için çok önemli bir fırsat göz ardı ediliyor gibi geliyor bana. Uluslararası kriterler nedeniyle yabancı albümlerin perakende satış fiyatlarını belirli bir rakamın altına çekmek mümkün değil. Ancak yerli albümlerde, özellikle de prodüksiyon maliyetleri çok düşük olan karışık yerli albümlerde bu rakamı epeyce aşağı indirebilirsiniz.
Müzik şirketleri "Zaten kaç tane albüm satıyoruz ki fiyatı ucuzlatalım" diyorlar böyle deyince. Ama kazın ayağı öyle değil. Örneğin bugün 10 YTL’ye satılan bir Türkçe karışık albümü 5 YTL’ye de satsalar para kazanıyorlar. Evet, dedikleri gibi, bu durumda kar marjları yarı yarıya düşmüş oluyor. Ancak öte taraftan 18 şarkılık bir albümü 5 YTL’ye sattıklarında 1 şarkıyı yaklaşık 2.80 YTL’ye satmış oluyorlar ki, bu da internetle rekabet ederken önemli bir avantaj sağlamak anlamına geliyor.
Özellikle yerli karışık albümler söz konusu olduğunda 10 YTL’ye 10 bin satan bir albümün fiyatı 5 YTL olduğu takdirde 30 binleri aşacağına ben inanıyorum. Yapımcılar inanmıyorlar ki yapmıyorlar.