Ogün Sanlısoy’la tanışmam 1990’ların başına rastlar. 1991’de karikatüristlik yaparken Pentagram’a solist olarak katılan Ogün Sanlısoy’a o zamanın sert metalci gençleri şüpheyle bakmıştı.
Ancak Ogün, Pentagram’ın ikinci albümü Trail Blazer’da gösterdiği performansla kısa sürede kabul gördü. Ancak bir süre sonra grupla müzikal fikir ayrılıkları içine girerek gruptan ayrıldı ve kendi yolunda yürümeye karar verdi. O günün koşullarında rock yapmak, hadi yapıyorsunuz diyelim bunu şirketlere kabul ettirip albüm çıkartmak, bugünkü kadar kolay değildi elbet. Pentagram’dan ayrılıp ilk solo albümü "Korkma"yı kaydetmesi ve bunu bir prodüktöre kabul ettirmesi 6 yılını aldı Ogün’ün. "Korkma" albümünün başarıya ulaşma şansı maalesef yoktu. Yoktu, çünkü albümün çıkışından çok kısa bir sonra Marmara Depremi oldu. Ondan hemen sonra da Ogün’ün bağlı bulunduğu Tempo Müzik kapandı. Bu büyük aksiliklerden yılmayan Ogün, ikinci albümü "O Gün"ü çıkarttı sonra. Derken daha geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan "Üç" adlı üçüncü albümü geldi. "Bilmece", "Hadi Beni Güldür" gibi hitleriyle yakaladığı ivmenin de ötesinde modern ve güçlü bir sound yarattı bu albümle. Durum böyle olunca Ogün’ü "Üç" albümüyle tanıyan genç hayranları, diğer iki albümünü merak etmeye başladılar. İkinci albüm bir şekilde piyasada bulunuyordu ancak başına gelmedik kalmayan ilk albüm "Korkma", neredeyse açık artırma sitelerine düşmüştü.
Bu arada Ogün Sanlısoy, kendi müzik şirketi Yön Müzik’i kurdu. Müzisyenlerin kendi şirketlerinin patronu olmasının avantajları olduğu gibi dezavantajları da var elbet. Ancak çok iyi bir şarkı yazarı ve vokalist olan Ogün’ün bugün hak ettiği yerde olduğunu söylemek de pek mümkün değil. Yön Müzik’i kurarken, bir müzisyen olarak hesapla kitapla uğraşmanın yaratacağı sıkıntılara rağmen bu riski almasının nedeni de bu olsa gerek. Artık müzisyen olarak kendi stratejisini kendi üretip kendi uygulayacak, umarım başarılı olur.
Yön Müzik, Ogün hayranlarından gelen baskı sonucu ilk icraat olarak ilk albüm "Korkma"yı yeniden basmaya karar verdi. "Korkma 07" adını taşıyan bu yeni baskının tek özelliği 2007 Yılı’nda çıkmış olması değil. "Korkma"nın orijinal versiyonunun yanı sıra albümden 3 şarkının; "Korkma", "Kaybettik Severken" ve "Anla Dünü"nün güncel versiyonlarını da içeriyor. Özellikle Ogün’ün, Hayko Cepkin’le düet yaptığı "Korkma" apayrı bir tada sahip.
"Korkma 07"nin olayı bununla bitiyor mu? Hayır bitmiyor. "Korkma"nın ilk kayıtları ve yeni kayıtları sırasında Ogün tarafından yapılan çekimler Gökçe Pehlivanoğlu’nun yönetmenliğinde bir belgesele dönüştürülmüş. Albümü aldığınızda bu bonus DVD’ye de otomatik olarak sahip oluyorsunuz.
Ogün Sanlısoy’un bundan sonrası için de bir akustik best of yapma projesi var. Şimdilerde ona hazırlanıyor.
Ogün’ün bugüne kadar yaptığı tüm işleri beğenen, neden hak ettiği yerde değil diye düşünmüş, üzülmüş; "Üç" albümüyle kazandığı ivmeye sevinmiş biriyim, peşinen söyleyeyim. "Korkma 07" ve akustik albüm de geldiği noktadaki duruşunu güçlendirecektir, ona da tamam. Ancak artık kendi şirketinin patronu olan Ogün’ün hem yeni albümleri için hem de başka isimlere yapacağı albümler için son derece stratejik olması gerekiyor. Çünkü çok ağır bir yükün altına girdi aslında. Bu yüzden hayranlarının da internetten, şurdan buradan edinmek yerine gidip albümün orijinalini almaları çok önemli artık.
Tasdix
E-imza nedir, hiç duydunuz mu? En kısa tanımı; ıslak imzanın yerini almaya hazırlanan elektronik imzanın kısaltması. Elektronik imza hem veri bütünlüğünü koruma, hem de inkar edilememe gibi özellikleriyle güvenliğin önemli olduğu mobil ortamlarda tercih ediliyor. Bilgisayar dosyaları üzerine eklenen bir zaman damgası olan Tasdix; MSG ile yaptığı anlaşma ile bundan böyle fikir ve sanat eserleri sahiplerinin de hakkını koruyacak. Böylelikle MSG üyesi eser sahipleri; pratik, güvenilir ve elektronik bir belgeye sahip olmuş olacaklar. Bunun gerisinin de geleceğini umuyorum. Tasdix’le ilgili ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız ve imkanınız varsa, 2-5 Ekim arasında Bilişim Fuarı’na bir uğrayın.