Yeni bir MFÖ albümünün çıkıyor olması, yeni bir albüm olmaktan çok daha geniş bir anlam ifade ediyor sanıyorum. Örneğin ben, yaklaşık altı yıldır kaleme aldığım Popvirüs köşesinde ilk kez bir MFÖ albümü yazma şansına erişiyorum.
Hemen her konserde hiç sıkılmadan marş gibi söylediğimiz onlarca MFÖ şarkısı zaten hafızalarımızdaki binlerce anıya iliştirilmiş vaziyette; kendi mesaisini yapıyor yıllardır.
Şaka maka 10 yıl olmuş. Grup, MFÖ; aradan geçen yıl sayısı da 10 olunca beklentilerimiz bir miktar yüksek oluyor nihayetinde.
Yeni albüm AGU’da 11 şarkı var. Bunlardan iki tanesini; Ne Bileyim Ben ve Olduramadım’ı Cem Yılmaz filmlerinin müziklerinden tanıyoruz. İkisi de son derece güçlü şarkılar. Her ne kadar Ne Bileyim Ben’in eski düzenlemesini tercih ediyor da olsam, İskender Paydaş versiyonuyla yaza daha etkili bir giriş yapacağı da kesin.
BÜTÜNLÜK PROBLEMİ VAR
Albümü baştan sona defalarca dinledikten sonra net bir şekilde söyleyebilirim ki sound’la ilgili bir bütünlük problemi var. Bunun ilk nedeni Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur şarkılarının yapısal farkları. İkinci nedense düzenlemelerin de tıpkı şarkılar için geçerli olduğu gibi farklı yaklaşımları yansıtıyor oluşu. Daha açık söylemek gerekirse; İskender Paydaş şarkılarla uğraşırken, Turhan Yükseler ne yapmış diye merak etmiş mi (ya da tersi); şüphelerim var. Ha, bu bir zaruriyet midir; böylesi bir tercih olamaz mı? Olur elbette ama, bu durumda ortaya Mazhar, Fuat ve Özkan’ın solo albümlerinden alınmış üçer, dörder şarkı gibi bir görüntü çıkabiliyor. Bütünlük probleminden kastettiğim tamamen bu. Diğer bir deyişle hayatında hiç MFÖ dinlememiş yabancı bir müzik adamına AGU’yu dinletsek, grubun sound’u hakkında kafası karışabilir. Öte yandan; bu da bir modeldir belki. Bir üçlü, üçü de ayrı ayrı şarkı söylüyor, iyi şarkılar yazıyor. Düzenlemeler de şarkı sahiplerinin beklentisi doğrultusunda farklı isimlerce kotarılıyor. Grup MFÖ olunca her şeye hazırlıklı olmak gerek.
PARÇALAR NASIL?
Alanson şarkılarından başlayalım şarkılara... Albümün çıkış parçası Sarı Laleler, hissiyat olarak Yandım’ın devamı niteliğinde; güçlü bir aşk şarkısı.
Ahmet Hakan’ın da kendi köşesinde sözlerini hassasiyetle eleştirdiği Milli Park, sanıldığı üzere hoyratça harmanlanmış İsmet Özel şiirlerinden oluşmuyor. Alanson tarafından derlenmiş mısralardan, Özel’in de onayıyla bir şarkı sözü çıkartılmış ortaya. Bu bazen bir mecburiyet çünkü; şiirin matematiği ile şarkının matematiği aynı telden çalmayabiliyor.
Milli Park, hem melodik yapısı hem de etkili sözleriyle albümün en iddialı şarkılarından biri.
Bir diğer Alanson şarkısı Muaf, ters duruşu ve düzenlemesi ile bağımsız olarak ilgimi çekti. Albümde, üzerine oynayacakları şarkılardan biri olduğunu sanmıyorum ama dikkatle dinlemenizi öneririm.
Fuat Güner, malumunuz neredeyse tamamen Batı armonileri zemininde şarkı yazan bir müzik adamı. Bu nedenle MFÖ hitlerini sıraladığımızda, listeye kafadan giren Güner şarkısı azdır. Kendisi çok iyi bir şarkı yazarıdır ama bence bu üzerinde bulunduğumuz coğrafyayla ilgili bir sonuç. İşe bu yönden baktığımızda Vurgun Yedim ve Biz İstersek, Fuat Güner’in yazdığı tüm şarkılar içinde sivrilerek MFÖ hitleri potasına girecek şarkılar değil. Öte yandan Silmez Gibisin, albümün en iyi şarkılarından biri.
GORA’nın film müziklerini yazarken Olduramadım’ı dinledikten sonra Özkan Uğur’a bir solo albüm çağrısı yapmıştım. Yapsın yapmasın kendisi bilir ama, bu albümdeki Uğur şarkılarını; Amanın Aman ve O Neydi O’yu dinleyince bir kez daha emin oldum. Hem duygusal, hem eğlenceli çok farklı bir renk Özkan Uğur.
Benden bu kadar. Fikir ayrılığına düşebilirler, tartışıp küsebilirler ama hepsi ayrı ayrı ne kadar başarılı olursa olsun, birbirlerine ne denli ihtiyaç duyduklarına dair inancım tam. Bu da tüm MFÖ hayranları adına içimi rahatlatıyor. Sadece empati gösterip, bizim gözümüzde MFÖ’nün ne kadar yukarılarda olduğunu her zaman hatırlamalarını rica ediyorum.