Türkiye’de müzik sektörünün internet üzerinden paylaşım ve korsan sitelerden download gibi nedenlerle aldığı darbe azımsanamayacak kadar büyük.
Birçok sanatçı artık albüm yapamayacak noktaya geldi. Çünkü prodüktör şirketler de bu işe yatırım yapamayacak, hatta kepenk kapatacak noktada. Bugün, bir müzisyenin ayakta kalması için konser yapması, konser yapması için de şarkılarının tanınması lazım. Peki albüm yapmadan, klip çekmeden nasıl tanıtacaksın şarkını? Kitleler ne sebeple konserlerini dolduracak? Şarkılarını bilmeden nasıl hep bir ağızdan söyleyecekler? Eskiden albüm satışından tonla para kazanan prodüktör şirketler, sanatçılarının konser gelirlerinden pay almadan, diğer bir deyişle "menajer şirket" olmadan nasıl varlıklarını sürdürecekler? Albüm yapamıyorlarsa, nasıl konserlerden pay almayı talep edecekler? Dijital müzik satışı gelirlerinden MÜYAP aracılığıyla aldıkları yapımcı hakkı dışında bir pay alabilmek için ne gibi stratejiler geliştiriyorlar? Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil elbette. Ancak Türkiye’den farklı olarak dünyada dijital müzik satışının tüm satışlardan aldığı pay yüzde 20’ler seviyesine gelmiş durumda. Çünkü Türkiye, internet meselesinin bu noktaya geleceğini öngörecek kadar farkında değildi gelişmelerin. Galiba henüz "sektör" değildi müzik Türkiye’de. Daha birkaç yıl önce, sokaktaki korsan CD tezgahlarının nasıl kaldırılacağını konuşuyorduk. Çok değil birkaç ay önce, televizyonda bir grup ünlü sanatçının, toplumun ilgisini çekmek maksadıyla korsan CD’leri kırdığını gördüm. Korsan CD’si mi kaldı artık arkadaşlar? Korsan CD yapıp satanlar bile internet üzerinden paylaşımdan mustarip, siz hálá oralardasınız... Oralarda olduğumuz için de maalesef buralara kadar geldik. Tüm dünya bu yeni dönemde müziğin ne şekilde satılacağı ve hak sahiplerinin haklarını hangi yöntemlerle alacağı konusunda kafa patlatıyor. Herkes etkileniyor bu değişimden; Madonna’sı, Radiohead’i, Prince’i... Herkes bir yol, bir yöntem bulmaya çalışıyor. Soru şu, tekrar altını çiziyorum: Müziği nasıl satacağız, hakları nasıl paylaşacağız? Eser sahipleri, yorumcular, konser organizatörleri, menajerler, prodüktör şirketler, radyocular, televizyoncular, müziğe para yatıran sponsorlar, hatta bu işin en alt kademesinde çalışan emekçisine kadar herkesin aklındaki soru bu.Geçtiğimiz aylarda, dört meslek örgütü; MESAM, MSG, MÜYAP ve MÜYORBİR’in mobil iletişim firmalarıyla yaptıkları anlaşma, mobil müzik satışını ciddi oranda artırdı. Cep telefonlarının bu yeni dönemde bir müzik taşıyıcı olarak arz ettikleri değer düşünülecek olursa, şaşılacak bir gelişme değil. Artık eser sahibi de, yorumcu da, yapımcı da telefonunuza indirdiğiniz melodilerden ve şarkılardan hak ettiğini büyük ölçüde alıyor. Peki, internet ortamında yasal olmayan yöntemlerle indirilen şarkılar? Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de internet paylaşımını yasal zemine çekmek, buradan bir ekonomi yaratmak maksatlı girişimler oldu. Ama bedava baldan tatlı. İnsanlar "bedavadan biraz daha pahalı" bile olsa yasal olan yerine baldan tatlı olanı tercih ediyor. Bu bir süreç ve zamana ihtiyaç var bu algının değişmesi için. Bu anlamda geçtiğimiz günlerde meslek örgütlerinin TTNet’le imzaladığı anlaşmanın öneminin bilmem farkında mısınız?Bugün itibariyle; 1 MBPS/4GB kotalı aboneler dışında (ki onlar da 2 YTL’lik bir fark ödeyerek aynı hakka sahip olabiliyorlar) tüm TTNet ADSL aboneleri 80 bini aşkın şarkı barındıran bir arşivi ayda 500 şarkıyı geçmemek kaydıyla ücretsiz indirme hakkına sahip artık. Tarkan gibi bir star’ın yeni albümü de o arşivde, önümüzdeki günlerde yayınlanacak birçok star’ın albümü de orada olacak. Pek yakında yabancı müzik içeriği de aynı paket kapsamında TTNet abonelerinin hizmetinde olacak. Siz ne idiğü belirsiz korsan sitelerden yasadışı ve güvensiz yöntemlerle şarkı indirmek yerine, iç rahatlığıyla www.ttnetmuzik.com < http://www.ttnetmuzik.com> üzerinden indireceksiniz istediğiniz şarkıları. Hak sahipleri de hakkını alacak. Hak sahibi hakkını almazsa ortada sektör falan kalmayacak çünkü. Bu konuda duyarlı olmanız ricasıyla...