Paylaş
Nick Cave; nasıl sadece Avustralya’ya değil yerküreye ait bir kültürel hazineyse Kylie Minogue da aynen öyle. Ancak hazine olma durumunu sürdürülebilir kılma açısından Minogue’un işi biraz daha zor. Cave için, müzik endüstrisi trendleri zerre kadar önemli değil mesela. Hatta kendisinin hazine olma nedeni bu trendlerden uzak durmasıyla ilgili. Kylie ise yaşı ilerlerken o denli özgür değil. Beni etkileyen en son albümü ‘Aphrodite’ın üzerinden 10 yıl kadar geçmişken arada yaptığı country gezmesi ‘Golden’ gibi işleri görmezden geliyordum.
Onun da hazineye sahip çıkmak için yapması gerekenin, özündeki disko divasına dönerek yeni nesil şarkılar üretmesi olacağına inanıyordum. Geçen günlerde ‘Disco’ albümünün ilk iki teklisi olma özelliğini taşıyan ‘Say Something’ ve ‘Magic’ sonrası Kylie’nin kayıt sürecinde olduğu karantina günlerinde iç dünyasına daldığı ve oradaki cevheri çıkardığını hemen anladım. Bu cevher; dünyanın içinden geçtiği karanlık dönemle Kylie usulü baş ederken diğer yandan sanatçının kariyerine yeni bir ivme kazandırabilirdi. Ticari sonuçlarını bilemem ancak ‘Disco’ albümünün bu ihtiyaca net bir yanıt verdiğini sevinerek görüyorum.
Bu disko modern ve olgun
Birlikte dans edebileceğimiz gelecek günlere atfen yazılmış şarkıları; temeli 70 ve 80’lere dayalı; ‘modern ve olgun disko’ diyebileceğimiz sound’uyla derin bir nefes aldırıp dünya dertlerini kısa süreli de olsa unutmamızı sağlayacak bir albüm olmuş.
Kylie’nin pozitif dalgalar yayan samimi ve ölçülü ‘Disco’su hem disko kraliçeliğini sürdürmesine hem de kariyerinin bu döneminde haklı bir başarı kazanmasına vesile olacak gibi.
‘Magic’ ve ‘Say Something’ dışında ‘Last Chance’, ‘Real Groove’, ‘Miss A Thing’, ‘Where Does the DJ Go?’, ‘Dance Floor Darling’, ‘Monday Blues’ başta olmak üzere hisli bir enerjiyle dinlenecek hatta zihinsel olarak sizi bir süreliğine kalabalığa karıştıracak bir albüm ‘Disco’. Hatta Dua Lipa’nın ‘Future Nostalgia’ ve Lady Gaga’nın ‘Chromatica’sı üzerine dinlerseniz etkisi uzun da olabilir.
GİTARLI, DUYGULU ANADOLU TURU
Ferhat Göçer, geçen yılın şubat ayından beri; ilgiyle takip ettiğim ve bir YouTube projesi hissiyle başlamış ‘Anadolu Aryaları’ için seçtiği şarkıları paylaşıyor. Bu yılın başında yayımladığı ‘Sabahattin Ali Şarkıları’ albüm konseptini de beğenmiştim ama ‘Anadolu Aryaları’nın bendeki yeri farklı oldu. Albümün adında ‘arya’ geçiyor ancak bunun mirasa farklı bir açıdan yaklaşıldığında alacağınız tadın da çeşitleneceğine dair bir gönderme olduğunu düşünüyorum. Göçer’in bizim eserleri zorlayarak aryalaştırma çabasına girdiğini düşünmeyin sakın. Tam bu noktada ‘Anadolu Aryaları’nın çok rahat dinlenen bir gitar albümü olduğunu önemle belirteyim. Serhan Yasdıman’ın gitarı ve Cenk Kandıralı’nın düzenlemeleri bir ruh oluşturmuş. Ferhat Göçer’in geniş sesine rağmen duyguya odaklaması, gösterişli bir vokalden kaçınması da çok yerinde olmuş. Ortaya evde, yolda, çalışırken ya da sadece o güzel ezgilerle hayallere dalmak maksatlı dinlenecek güzel bir albüm çıkmış. Ferhat Göçer’e gezgin rolü biçen ve fonuna Anadolu’yu alan Ercan Şencan videolarını da atlamayın.
İYİ ŞARKI İYİ ŞARKIDIR
Son dönemde dikkatimi çeken genç grupların başında gelen Madrigal, resmi kariyerine beş yıl kadar önce ‘Neden Diye Sorma’ adlı üç şarkılık teklisiyle başladı. Aynı adlı şarkıyla ilgi gördü. Ondan sonra teklilerle devam eden grup ‘Kelebekler’le başarının tesadüf olmadığını kısmen gösterdi. Ancak bu yıl mayısta ‘Seni Dert Etmeler’i yayımladığında çıkışının hızlanarak devam edeceğine emin oldum. Bu şarkı, grubu dijital âlemde şans arayan birçok grup arasında öne çıkardı. Madrigal, Hıfzıssıhha yönetmeliklerini gözeterek Türkiye’nin birçok şehrinde küçük ve orta ölçekli konserler verir oldu. Görülüyor ki hayranlarının büyük bir konser talebi var kendilerinden. ‘Seni Dert Etmeler’ çok iyi bir şarkı ve Deeperise’ın yaptığı düzenlemesiyle de yayımlandı geçen günlerde. Sonuç yine başarılı. Bu yıl mayısta çıkardıkları ikinci tekli ‘Aynadaki Görüntün’ de dikkate değerdi. Ben şimdi heyecanla albüm bekliyorum kendilerinden.
Paylaş