Gökhan Özen, geçtiğimiz haftaki yazımın satır arasında övgüyle söz ettiğim klip şarkısı "Resimler & Hayaller" için yaptığım yorumdan yola çıkarak içini döken bir e-mail attı.
Türkiye’de popstar olmanın zorluklarından, piyasanın dayatmaları, ikiyüzlülüklerinden, hepsinden önemlisi bir müzisyenin içinde yaşadığı değişimden ve istediğini yapamamaktan söz ediyor. Yazdıklarının geniş bir özetini aynen yayınlamak istedim bu hafta. Hem sektör profesyonelleri, hem Gökhan Özen hayranları hem de yeni popstar adayları için bir dolu mesaj var içinde.
"Tolga Bey selamlar,
Resimler & Hayaller ile ilgili yorumunuzu okuyup gururlandım, öncelikle teşekkür ederim. Keşke çoğunluk, düşüncelerini egolarından arınmış biçimde böyle ifade etse...
Kariyerimin başında yaşadığım birtakım şanssız olaylar, yansıtılış biçimleri ve o dönemler kendimi yeterince ifade etme gereği duymamamdan dolayıdır ki, müzisyen kişiliğimi ve ruhumu bugüne kadar olması gerektiği gibi yansıtamadığımı düşünüyorum. Zaman geçiyor ve değişiyoruz. Şu anda sadece içimdeki müzikal yoğunluğu yaşıyorum. Haa bunun ne kadarını yansıtabiliyorum, bilinmez. Yaşadığımız "güzel" ülkenin müzik basını, sanatçıları, yapımcıları, yöneticileri v.s. olarak bakış açımız esas alındığında, bunun ne kadarı yansıtılmaya değer, orası da tartışılır açıkçası...
Şarkının ve sound’unun kısa hikáyesini sizinle paylaşmak isterim. Üstünde büyük bir keyifle yavaş yavaş, sindire sindire yaklaşık 10 ay çalıştığım bir sound (...) Sizin de dikkatinizi çekmiş; rock sound’unun akustik lezzetini, daha çok pop aranjelerde duymaya alıştığımız synth seslerle destekleyip, ilk olarak kendi beğenime uygun hale getirmeye çalıştım. Finalde delay’lerle sound’a yedirdiğimiz neyler de, bizden bir tat olarak şarkıya başka bir karakteristik hava katsın istedim. Mix’imiz üç gün sürdü.
Bu arada belirtmeden geçmeyeyim, şarkı ilk olarak aynı zamanda isim parçası olduğu Resimler & Hayaller albümünde yer aldı. Birtakım sebeplerden dolayı kliplenemediği için bu yaz başı piyasaya çıkan "Bize Aşk Lazım" isimli maxi single’a tekrar koymakta ısrar ettim. Hiçbir ayrıntısına özellikle dokunmadan... ’Aynı parçayı 2. kez hem de versiyon yapma zahmetine bile katlanmadan yeni projesine koymuş’ tarzındaki beni kolaycılıkla suçlayacak eleştirileri bile bile baştan kabullenerek...
Sadece aranje ve sound için 10 ay mesai ve enerji harcanır mı? Tamamen tarzım dışı bir parçayı albüme isim parçası yapıp sonra (hedef kitlenin "teenager"lardan oluştuğu "sav"ı kanıtlanmışçasına) dinleyici kitlesi böylesine şok edilir mi? Eğer bu sav doğruysa bu şok kariyerim açısından bir risk mi? Bu şarkı da bilgisayarımdaki diğer örnekleri gibi, kendi manevi tatminim için yaptığım, sadece kendi dinlediğim parçalar arasındaki yerini alsa daha doğru olmaz mı? Yoksa bu şarkı bu piyasada tutmaz mı? Tutsa da tutmamış gibi yansıtılmaz mı? Ya da yurtdışında piyasaya sürülse aynı duygu tellerini titretebilir mi? Sadece müzikal gelişimini yaşamaya çalışan bir müzisyenin kafasını bunca saçmalıkla dolduran düzen ve müritleri "güzel" ülkemin dünyadaki prestiji için bugüne kadar en ufak bir çalışma veya düşünce kırıntısı üretmiş mi? Bu gibi sorular kafamda aylarca dolaştı ama sonunda vardığım yargı bana yeni bir bakış açısı sağladı ve bu parçayı hem albüme koymama hem de isim parçası yapmama neden oldu. Size bunları bu kadar açık ve samimiyetle anlatmamı sağlayan unsur; yıllardır yazılarınızı okurken kendi düşüncelerimle yakaladığım paralelliklerdir (...)
Öte yandan beni çok heyecanlandıran uzun dönem projelerim olmasına rağmen bunları hayata geçirecek miyim? Bilmiyorum... Sebep inanın saymakla bitmez (...)
Sonuç? Ya gideceksin buralardan, başka yerlerde kendi ruhunu özgürce yaşayıp üreteceksin, yıllar sonra da aynı keyifle dinlenecek taş gibi klasikler bırakacaksın sonraki nesillere. Ama evinden uzak hep bir yanın eksik kalacaksın. Ya da aynı kısırdöngülerin ve saçmalıkların içinde, bırak maddiyatı manevi tatmin bile yaşayamadan, yapacağın müzikal yolculuklarda kendin çalıp ufak bir destekçi grupla birlikte Don Kişot’çuluk oynayacaksın.
İkisini de yapmıyorsan bir yol daha var "aslında". Yıllardır herkes eleştiriyor olsa da: E o da "Aramazsan Arama!" Egolardan uzak, başarılarla dolu yarınlar diliyorum hepimize..."