Ogün Sanlısoy’u bugün daha yakından tanıyor olabilirdiniz.
Eğer Ogün, ilk albümünü yaptığı tarihlerde büyük deprem felaketini yaşamamış olsaydık ve hemen arkasından da bağlı bulunduğu şirket kepenk indirmemiş olsaydı.
Kendi adını taşıyan bu ilk albüm bir başyapıt mıydı? Hayır.
Milyonluk satış rakamlarına mı ulaşacaktı? Yine hayır.
Ama siz; karizması, efendiliği, müzisyenliği ile hemen fark edilen Ogün Sanlısoy’u dahi iyi tanıyor olacaktınız.
Ogün, albümün başına üst üste gelen talihsizliklerden yılmadı ve harıl harıl yeni şarkılar yazmaya başladı. Şarkılar tamamdı, içine sinmişti ancak bu kez de ekonomik kriz nedeniyle kapılar yüzüne kapanmaya başladı. Ogün birçok rock müzisyeninin sık sık başına geldiği üzere albümüne yapımcı bir şirket bulamadı.
Ancak kafaya takmıştı. Tamamen kendi imkanlarıyla ve ona inanan genç müzisyen dostlarıyla stüdyoya girdi. Biri hariç tümü kendine ait olan parçalarını uzun uğraşlar sonucu tamamen canlı olarak kaydetti.
İşle yakından ilgilenenler bilirler. Bir albümü ne sebeple olursa olsun canlı kaydetmek kolay iş değildir. Her seferinde baştan çalarsınız ve bir çalışınızda beğendiğiniz bir bölümü, bir diğer performans kaydınızla birleştirme şansınız yoktur. Sözün kısası şarkının en mükemmel versiyonuna doğal yollardan ulaşmak zorundasınızdır. İmkansızlıklar içinde kaydedilmiş albümler, eleştirildikleri zaman işin sahipleri hemen çamura yatarlar; bu paraya bu kadar kayıt.
Öyle yağma yok arkadaşlar; dinleyin göreceksiniz, imkansızlıklardan nasıl mucizeler doğabiliyor. Bir tek davul tonlarında sorun var, o da Ogün Sanlısoy’un bu zafer albümünün nazar boncuğu olsun.
BİZE ANCAK ŞAPKA ÇIKARTMAK DÜŞER
Çıkış parçası ‘Saydım’ın klibine müzik televizyonlarında rastlıyorsunuzdur. Satış potansiyeli çok yüksek, nakarat melodisi çeldirici iyi bir Anadolu rock örneği.
İkinci şarkı olarak sanıyorum ‘Pencere’yi düşünecekler, ki bana soracak olursanız son derece yerinde bir karar olur. Onun hemen arkasından (dilerim klip çekme şansları olur) sonbaharla birlikte sırada Ferdi Tayfur klasiği ‘Ben de Özledim’ olacak.
Biliyorsunuz Ferdi Tayfur’un dışarıya şarkı vermesi alışılageldik bir durum değildir. Ogün şarkıyı kaydedip Ferdi Tayfur’un kapısını çaldığında da çok istekli değilmiş. Ancak parçanın yorumunu dinleyince gözleri parlamış; hatta laf aramızda para da almamış.
Lafı fazlaca dolandırmanın lüzumu yok. Ogün’ün aradan geçen zamanı boş geçirmediği açıkça görülüyor. En idealist müzisyenin bile direnmekte güçlük çekeceği zorlukları aşıp, kendi kısıtlı imkanlarıyla böyle bir riske girmek olsa olsa inançla ve inatla yapılacak bir iş. Ortaya çıkan albüm de böylesine haysiyetli olunca, bizlere de şapka çıkartmak düşüyor galiba.
Boş şarkı yok; albüm aynı anda hem ‘Ben bir rock albümüyüm’, hem de ‘Ben Türk çocuğuyum’ diyor.