Transferden dopinge...

KULÜPLERİMİZ, adeta körebe oynuyor.

Güney Amerika ülkelerinden futbolcu transferi yapmaya çalışırlarken, birtakım menajerlerin ve onların gönderdikleri bantların sonucu milyarlarca lirayı veya doları sokağa atıyorlar. Oysa, ellerinde önemli bir fırsat var. Daum, geçtiğimiz ağustos-eylül aylarında 15 gün Arjantin ve 15 gün de Brezilya'da kalarak bu konuda araştırma yaptı. Sonuçta, kendi takımında oynayan Brezilyalıya şimdi Beşiktaş talip oldu.

Kulüplerimiz, hazır Daum, Antalya'da iken bu fırsatı değerlendirmeli. Alman hoca, uzun bir süre büyük emek ve para sarfederek Latin Amerika'daki incelemesini gerçekleştirdi. Doğal olarak bu bilgisini herhalde bedava verecek değil. İlgilenenlere duyururuz.

Oğuz iyi yolda...

Fenerbahçe Futbol Takımı'nın teknik sorumlusu Oğuz Çetin gerçekten çok bilimsel ve akılcı bir başlangıç yaptı. Gerek futbolcuların maça hazırlanması sırasında getirdiği çağdaş yenilikler ve gerekse takımın dizilişinde savunma hattını 4'lü bir tertiple kurması, alkışlanacak girişimler.

Verdiği demeçlerdeki tutarlılık, futbolculara yaklaşımındaki tarafsızlık, tanımladığı hedefe ve bunun gerçekleşmesi için futbolculara uyguladığı yaptırımları onaylamamak mümkün değil. Dileriz, kimse kendisine karışmaz, bildiği ve düşündüğü yolda başarı kazanır.

Doping belası...

Gerçekten dopingin ne olduğunu biliyor muyuz? Geçtiğimiz hafta sonunda Paris'te UNESCO tarafından organize edilen ve 147 devletin spor bakanları veya UNESCO'daki sefirleri tarafından temsil edildiği bir büyük sempozyuma AIPS Başkanı olarak katıldım. Sporun her aşaması konuşuldu. Bakanlar ve temsilciler söz aldı. Bu arada UNESCO'daki daimi temsilcimiz büyükelçi Bozkurt Akan ve ekibi de doping konusunda herkes tarafından takdirle karşılanan bir sunumda bulundu. Doğrusu iftihar ettik. Bu arada TMOK Fair Play Konseyi tarafından yapılan uluslararası karikatür yarışmasının sergisi de konuklar ve medya tarafından büyük ilgi gördü.

Gelelim doping gerçeğine... Yapılan araştırmalara göre, İtalya'da futbolcuların yüzde 10'u doping içeren maddeler kullanmaktadır. Fransa'da bisikletçilerin yüzde 2'si gene doping yapmaktadır. Eğitimciler ve antrenörler arasında yapılan bir araştırma sonucunda, yüzde 15'inin doping ilacı almadan başarının kazanılamayacağına dair bir inanç içinde oldukları çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Spor kulüplerinde ve milli ekiplerde görev yapan doktorlar, kendilerinden sadece sporcuyu en kısa bir süre içerisinde iyileştirmeleri istendiği ve bunun ne pahasına olursa olsun yapılmasına zorlandıklarını ifade etmektedirler.

En büyük kötülük...

Bugün Türkiye dahil futbolun oynandığı her ülkede gidin kulüplerin sağlık merkezlerine mutlaka doping içeren yasaklı ilaçları göreceksiniz. Ve bana göre bu, bir sporcuya yapılacak en büyük kötülüktür. Hatta cinayettir bile diyebiliriz. Genç yaşında doping ilacı alan sporcu, yaşlandığında bunun etkilerini görmekte ve sağlığı büyük tehlike içine girmektedir. Üstelik doping, adeta hırsızlık gibi bir suçtur. Çünkü eşit rekabet olgusunun dışında yapılan bir sahtekarlıktır. Devletlerin bu konuda yasal önlemler alması gerekir.

Dopingle mücadele için devletler ve IOC tarafından kurulan WADA adlı teşkilatın Birleşmiş Milletler tarafından tanınması uluslararası federasyonların doping suçlarına aynı şekilde ceza vermesi, devletlerin ise bu cezaları aynen ülkelerinde uygulaması işte bu sempozyumun ana önerisi oldu.
Yazarın Tüm Yazıları