Rüya ve kabus

EVET, evet... Geçen hafta sonu muhteşem bir rüya gördüğümü sandım. Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda sentetik çim sahanın açılış törenine davetliydim.

İstanbul Valisi Muammer Güler ve GSGM İl Müdürü Tamer Taşpınar’ın girişimleriyle okulun tarla şeklindeki dış sahası, sentetik çim olarak yapıldı.

Törende valinin konuşması sırasında ana stadın da aynı şekilde çimleneceği ve de ışıklandırılacağını öğrendik. Ayrıca geçen yıl yangın sırasında hasar gören spor salonu, yeniden elden geçirilecek. Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş kürsüde ‘Her ilçeye spor salonu, her üç okulu kapsayacak şekilde spor salonları yapılacağı’ sözünü verdi. Spordan Sorumlu Başbakan Yardımcısı M.Ali Şahin ise, 2005 yılında yarım kalan spor tesislerini tamamlayacaklarını açıkladı. Evet, devlet ve belediyeler spora önem vermeye başladılar. Uyuşturucu kullananları, kapkaççıları, tinercileri ortadan kaldırmanın bir yolu da gençliğe spor yapabilecekleri imkanları hazırlamaktır. İşte bunları kulaklarımla duymama rağmen rüya gördüğümü sandım.

TRT’nin büyük ayıbı

TRT’de yeni spor yönetiminin başlaması ile birlikte futbol dışında diğer sporlara verilen önemin asgariye indirilmesiyle bir kabus yaşıyoruz. Devletin TV’sinde son reklamlarda spor başlığı altında sadece futboldan söz ediliyor. Bizim için bir kabus. TRT için ise ayıp ki çok ayıp. Hiç yakışmıyor... Anayasa bile ‘Devlet sporu destekler’ derken, TRT yöneticileri, ‘Biz sporu değil, futbolu destekliyoruz’ diyorlar. Yaklaşık 10 bine yakın personeli, devlet bütçesi ile elde edilen olanaklar, teknik kapasitesi ve bir sürü kanallarıyla futbol dışında verdiği eski ve bayat görüntülerle TRT sporu, bana göre çağ dışı bir olgu yaşamaktadır.

Atina Olimpiyatları’nda başlayan başıbozukluk her gün biraz daha hızla devam ediyor. TRT’nin sporunun kötü yönetildiği bir gerçek. Başta sporu bilen ve seven Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bu konuya devlet el atmalı, TRT’nin sporu, bu işi bilen kişilerin eline teslim edilmelidir.

Üzülüyoruz, spor sadece futbol değildir. Hatta hiç değildir. Bütün diğer branşları yok sayarsanız, orada ter döken sporcuları teşvik etmezseniz, olimpiyatlara götürülecek sporcu da bulamazsınız. Yeter artık, bu kabusa bir son verelim.
Yazarın Tüm Yazıları