Özgürlük sayısı

Polonyalı basketbolcu Mlaya, 4 yıl süren hukuk savaşını kazanarak, sporculara Avrupa'da serbest dolaşım yolunu açtı. Sonuçta AB içinde bulunan her kulüp, bütün branşlarda istedikleri kadar yabancı sporcu transfer edebilecek.

BOSMAN olayının getirdiği korkunç yıkıntının ardından şimdi de Polonyalı basketbolcu Lilia Mlaya'nın aldığı mahkeme kararı, özellikle futbolda büyük bir deprem yaratacak.

Mlaya, AB'nin 23 Avrupa ülkesiyle yaptığı sözleşmeleri kaynak göstererek Fransız Basketbol Federasyonu'nun Strasbourg Kulübü'nde AB dışında 2 basketbocunun bulunması nedeniyle transferine izin vermemesini ayrıcalık olarak göstererek, mahkemeye başvurmuş ve sonunda 4 yıl süren mahkemeden lehine bir karar almıştır.

Bu olay Bosman kararının çok çok üstünde, sporculara ve özellikle futbolculara bir dolaşım hakkı tanımaktadır. Çünkü AB dışındaki ülkeler de bu 'ayrıcalık' gerekçesini kullanarak transfer yasasını insan haklarına aykırı gösterip, mahkemeden karar çıkartabilirler. Sonuçta AB içinde bulunan her kulüp futbolda ve diğer branşlarda istedikleri kadar yabancı sporcu transfer etme hakkına sahip olacaklardır. Hatta bir adım daha ileriye gidersek, yine insan hakları ve ayrıcalık savunmasını kullanarak Milli Takımlar’da bile futbolda ve diğer spor branşlarında yabancılar yer alabilecektir. Fransız Le Monde gazetesinin kendisiyle yaptığı röportajda FIFA Başkanı Sepp Blatter, ‘‘Bu vahşi özgürlük formülü, futbolda dampinge neden olacaktır. Futboldan geçimlerini sağlayan menajerler bu şekilde girişimleriyle kendi ekmek paralarıyla oynamaktadırlar’’ demektedir.

Babil kulesi

Blatter bu olaya şiddetle karşı çıkarken, AB ülkelerinin zaten yüzde 7'sinin yabancı olduğuna işaret etmektedir. Ve halen AB ülkelerinden olan en güçlü 5 ligin kulüplerinde yüzde 25-35 arasında AB kökenli yabancı oyuncu bulunmaktadır. FIFA Başkanı Blatter, ilginç bir de tanımlama yaparak bu olaya ‘‘Babilizasyon’’ diyor. Bilindiği gibi Babil Kulesi tarihçilere göre, birçok ülkeden getirilen esirler tarfından inşa edildiği için, sonuçta birbirleriyle anlaşamamaları nedeniyle kısa zamanda yıkılmıştır.

Şimdi ne olacak ?

Evet politikacıların spora karışmasını başta IOC olmak üzere FIFA, FIBA, FIVB gibi uluslararası kurumlar şiddetle protesto etmektedir. Uluslararası federasyonlar, transfer ve diğer yasalarla ilgili konular ihtisas istediği için kendileri tarafından düzenlenmesi gerektiğine işaret etmektedirler. AB'deki politikacılar ise bu konuda kesinlikle ödün vermek niyetinde görünmemektedir. Önümüzdeki günler Irak Savaşı'nı yaklaştırırken sporda da kıyasıya bir otorite mücadelesinin gündeme geleceğini göstermektedir.
Yazarın Tüm Yazıları