GEÇTİĞİMİZ salı günü Ankara'da spor adına muhteşem bir gün yaşandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Spor Ödülleri Töreni'nde başarı kazanan sporculara ciddi rakamlar içinde paralar verildi. Hele engelli yüzücü Caner Ekinci ile Başbakanımızın kucaklaşması doğrusu hepimizin gözlerini yaşarttı.
Birileri sağda solda avare gibi gezerken, sorumlu gençlik ise müthiş irade ile kendini okul eğitiminin yanı sıra spora vererek ülkemizi mutlu edecek başarılar kazanıyor. Atina Olimpiyatları'na 9 ay gibi kısa bir sürenin kaldığı dikkate alınırsa bu başarıların gelecek için bize umut verdiğini söyleyebilirim.
Gelelim diğer konumuza... Yazının başlığında da ifade ettiğimiz gibi, çağdaşlık sözle olmaz. Törenden çıkarken engelli sporunda çok önemli çabalar veren engelli bir dostum, tekerlekli sandalyesi ile merdivende kaldı. Ve de hayır sahibi insanların güçleri ile merdivenden başarıyla indirildi.
Bu alanda gene engelliler ile ilgili çalışmalar yapan bir dost, sinirli bir üslupla bana şikayette bulundu. Olayda haklıydı ama neden sinirliydi diye düşürken bunda en önemli faktörün çaresizlik olduğunu anladım.
Utanç verici bir durum
Düşünün bu ülkede 8 milyon engelli insan yaşıyor. Ama hangi devlet ve özel kurumumuz, alışveriş merkezlerimiz, bankamız, okulumuz, belediyemiz, tüm kamu kuruluşlarımız, şehir otobüslerimiz, diğer ulaşım araçlarımız bu insanların yaşamlarını kolaylaştırmak için bir şey yapıyor. Bu ayıp ve utanç verici bir durum. Diyelim ki, bu insanlar avukat, öğretmen, iş adamı, sanatçı, gazeteci veya başka bir meslek sahibi olabilirler. İşlerine nasıl gidecekler, iş yerine nasıl girecekler, iş yerinde tuvalet ve yemek ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar?
Türkiye'de başta yöneticiler olmak üzere kimse bunu düşünmüyor, hissetmiyor ve insanlar, sorumlu kişiler bir şey yapmayı akıllarının ucuna getirmiyorlar. Çağdaşlıkta, Avrupa Birliği'ne dem vuranların, vicdanları ile muhasebe yapmaları gerekmiyor mu?
Atina ilk adımı atıyor
Olimpiyat Köyü engellilere göre düzenleniyor! Atina Yaz Oyunları'nın ardından Paralimpik Oyunları yapılıyor. Sporcular aynı köyde kalıyorlar. Bu nedenle Olimpiyat Köyü'nde bütün binalar engelli sporcuların tekerlekli sandalyeleri ile girebilecekleri şekilde yapıldı. Oyunlar sırasında spor tesisleri bu şekilde değiştirildi.
Görüyorum da, sporun dışında çok az insan ülkemizde engelli kardeşlerimize el uzatmakta, onların kişilik arayışlarında yardımcı olmakta.
Bu durumda elbette hem engelliler, hem de onlarla birlikte olan aileleri, yakınları ve onlara yardım eden insanlar sinirli olabilirler. Hak ararken duyarsızlıklara karşı isyan edebilirler. O gün ben engelliler ve engellilerle ilgilenenlerin tepkilerini normal karşılamayı öğrendim. Ve bu ülkede gösterilen duyarsızlıklara karşı aynı tepkiyi göstermeye başladım.