İki tekne ve denizin gücü

Gant Kupası’ndan iki tekne denizin birleştirici gücünü yansıtıyordu bu yıl. Kategorisinde birinci olan üç neslin bir arada yarıştığı Seher ve birbirlerini hiç tanımadan yarışarak kaynaşan üniversitelilerin teknesi, kategori beşincisi Eylül.

Teknemiz bizim annemiz, adı da Seher

Seher üç neslin bir arada yarıştığı bir tekne. Dededen toruna, üç nesil.

Dede Şehap Aksoy teknenin reisi (skipper). Kardeşi Özcan Aksoy cenova, anne Fatma Aksoy Schulz ana yelken ayarından sorumlu, damat Uwe Schulz dümenci, torunlar Alexander Deniz ve Julian Engin yelken sorumlu yardımcıları. Ve bu üç kuşak, uyumlu bir ekip olarak, teknelerinin yelkenlerini IRC Gezi B kategorisinde katıldıkları yarışlarda başarılara basıyorlar. En son geçen hafta Bodrum’da düzenlenen Gant Kupası’nda kategorilerinde 1. oldular.

Dede Şehap Aksoy 76 yaşını göstermiyor; özellikle ödül törenlerinde çok keyifli, neşeli:’Üç kuşak yarışmanın ve başarıyı birlikte kutlamanın mutluluğu hiçbir şeyle ölçülmez. Denizdeki özgürlük ve mutluluğu karada yaşamak mümkün değil ki. Teknemiz annemiz, adı da Seher. Annemiz hálá bizi kucağında taşıyor.’

Herkesin uzmanlaşmasını gerektiren bir ekip çalışması yelkende başarıya götürür. Tüm teknelerde bazen sesli ama genellikle sessiz itirazlar edilir. ‘Dümenci eşim şöyle gidelim, babam böyle gidelim diyor. İşler terse dönerse çocuklar konuşmaya başlıyor. Bizi dinlemediniz yarışı hálá bitiremedik, sesleri yükseliyor. Yani bir tartışmadır sürüyor’ diyen anne Fatma Aksoy Schultz’u eşi Uwe destekliyor. Uwe, ‘Başarıyı yakalamak kolay değil, herkesin katkısı gerek. Bazen halatı tutacak küçücük bir el bile çok şey değiştirir’ diyor.

Küçük çocukların bulunduğu teknelerde güvenlik özellikle önem taşıyor. Fatma Aksoy Schulz, Türk yelkenciliğinde güvenliğe ve donanımın yeterliliğine dikkat edilmediğini söylüyor: ‘Dalgalı ve fırtınalı günlerde bile çok arkadaşlarımız can yeleği takmıyor. Denize efelik yapılmaz; bunu unutuyorlar.’

Tekneye bindikleri anda can yeleklerini takan 13 yaşındaki Alexander Deniz ve 11 yaşındaki Julian Engin çekirdekten denizci. Biri 6 aylıkken, diğeri 1 yaşındayken tekneye ayak basan iki kardeş için Seher ikinci evleri. ‘Ön kabin onların odası oldu. Denizi zorlama olmadan sevdiler, benimsediler. Şimdi her yıl Bodrum’daki deniz tatilini iple çekiyorlar’ diyen dede Şahap Aksoy’a torunlardan küçük bir tepki geliyor: ‘Oyundan uzak kaldığımız için sıkılıyoruz, makarna ve bulgur pilavından da bıkıyoruz ama denizi de çok seviyoruz.’

Yani Seher küçük mutlu bir gemi. Nice kupalara, madalyalara. Celal DEMİRBİLEK

Tecrübesizliğimize yenildik

Gant Kupası’nın bu yılki güzel yönlerinden biri de üniversiteliler ekibiydi. İstanbul’daki Bilgi, Kadir Has, Boğaziçi ve Koç Üniversiteleri’nden yedi genç Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü’nün eğitim teknesi Eylül ile yarıştı. Pek başarılı olamadılar doğru; IRC Gezi B kategorisinde beşincilikle yetindiler. Ama eksik olan tecrübeydi; istek ya da beceri eksik değildi. Yeni tanışan ve tekneyi hiç tanımayan bu gençlerin oluşturduğu ekip, Gant Kupası’nın mavi boncuğuydu.

Kaya Tilev Bilgi Üniversitesi’nde öğrenci ve Eylül’ün reisi. Kaya’nın kardeşi Alp de Bilgi Üniversitesi’nden. Yine Bilgi’den Gizen Elçi, Boğaziçi Üniversitesi’nden Mehmet Erkan ve Can Özçelik, Koç Üniversitesi’nden Ateş Turnaoğlu ve Kadir Has Üniversitesi’nden Utku Öner ekibi tamamlıyorlar.

Eylül nispeten küçük ve yaşlı bir tekne. Tecrübesizlik de Eylül ekibini hayli zorlamış. Reis Kaya Tilev bu ilk deneyimi, çabalarını ve öğrendiklerini Orsa için anlattı.

Yarıştan bir gün önce Bodrum’da antrenman için açıldığımızda ilk kez tanıştık. Özellikle ilk gün başımıza gelmeyen kalmadı. Tuvalet taştı, yanlış rotaya girdik ve diskalifiye olduk. Ama ilk günün hatası ikinci gün işimize yaradı; rüzgarlı açığa çıkıp kıyıda kalan üç tekneyi geçtik.

Teknemiz orsa (rüzgara karşı) gidemiyordu. Bu nedenle rotaları apaz (rüzgar yandan) ve pupa (rüzgar arkadan) belirlemeye çalıştık; balon yelken açtık. O zamanlar başarılı olduk. Teknenin hız göstergesi bozuk olduğu için performansını yarışın sonuna doğru tam olarak anladık ama iş işten geçmişti. Son gün rüzgarın kıyıdan estiğini bildiğimiz halde açıldık ve önde götürdüğümüz yarışı son ayakta verdik. Tecrübe eksikliği işte. Ama çok şey öğrendik.

İlk kez böyle bir fırsat elde ettik. Yarış ilerledikçe sakinleştim. Herkes daha hızlı hareket etmeye başladı. Ekip de sakinleşti, görevlere daha iyi konsantre oldu. Yine bağrışmalar çoktu; o anda bir şeyi en hızlı anlatmanın yolu bağırmak. Yarışlarda en zoru başlangıçlardır; bence 4 starttan 3’ü iyiydi.

GANT KUPASI SONUÇLARI

IRC - YARIŞ

CARAMIO BÜLENT ÖRGEN

LIMONCELLO HAKAN BÖRTECENE

TAXI AYKAN SEMİZER

IRC YARIŞ GEZİ

ADA ALP DOĞUOĞLU

KOTCHERO II ALİ YÖNDER

XL CEVAT SATIR

IRC GEZİ A

MELTEM TİMOÇİN ÖNÜR

SINGLE STAR ARTO TEKYILDIZ

DOLPHİN ADNAN YURDUM

IRC GEZİ B

SEHER M. ŞEHAP AKSOY

YEŞİL M. ŞÜKRÜ YILMAZ

DUYGU CİHAT KALKIŞ

DESTEK

ARMADA JOSEF VALENTA

JASMIN TRIO ŞÜKRÜ UZUNER

FANTASY ZAFER GÜNEL

Aynı teknedeyiz gelin sorunları tartışalım

Ey okur. Ben de kendimi küçük ölçekli bir polemiğin içinde buldum. Ben de Andy Warholl’un öngördüğü gibi 15 dakikalığına meşhur oldum; çok ama çok küçük bir cemaat içinde ama olsun.

Aslında başıma gelecekleri, çok sıcak bir akşamüzeri Turgutreis marinanın havuzunda buharlaşmaktan kurtulmaya çalışırken öğrenmiştim ama ne öğrendiğimi daha anlamamıştım. Garip bir cümle ama doğru.

Yarışan ekiplerden birinin genç bir üyesi, sıcaktan sığındığı havuzda ‘Bu yelkenciler acayiptir abi. Bir şeyi yapmazsın, niye yok derler; yaparsın, teşekkür etmedikleri gibi şikayet de ederler’ demişti birine ve hı hı deyip kulak ardı etmiştim. Çocuk meğerse bir káhinmiş. Genç yelkenci, bu sözleri Gant Kupası’na ilişkin olarak söylüyordu ve ‘Ama boş verin her şey iyi gidiyor’ diyordu.

Hürriyet, Bodrum’da yapılmakta olan Gant Kupası yelken yarışına iki yıldır destek oluyor. Bodrum Milta Marina ve Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü tarafından düzenlenen Gant Kupası gerçekten önemli bir etkinlik, çünkü yelkenciliğin yaygınlaşması ve sevilmesi adına önemli bir işleve sahip. Dahası, Yunanistan’ın İstanköy Adası’na da uğrandığı için bir de uluslararası yönü var. Bizim bu desteğimiz gelişerek, sürecek.

Olay şudur. Yahoo’daki Yelkenciler Lokali listesinde, Hürriyet’in Gant Kupası ile ilgili haberlerini eleştirirken, muhabir arkadaşıma ve gazetenin kendisine hakaret eden, üstelik resmi görevi de olan bir hakeme verdiğim yanıt ortalığı karıştırdı. Bütün dar gruplarda olduğu gibi işi ‘camiaya dönük bir saldırıya’ dönüştürüp, okları bana yöneltme çabası içine girildi. Şimdiye dek tek bir ok atılmış durumda ey okur ama isabet etmedi.

*

Bu sayfanın yayınlanma nedeni çok açık: İnsanları denize çağırmak. Yelken yarışları bu sayfanın hedefleri açısından bakıldığında insanları denize çağırmanın önemli yollarından biri ama tek yolu değil.

Şu saptamayı yapmak gerekli, kimse alınmasın: Türkiye’de yelken yarışlarını sağdan say 1000, soldan say 999 kişi yapar; ilgili kişi sayısı ise birkaç bini ya bulur ya bulmaz. Yani bir yelken yarışı Türkiye’de o günün en önemli spor etkinliği değildir. Gazetelerin öncelikleri günün haber gündemine göre belirlenir. Eğer Bodrum’daki yerel bir futbol maçı orada önemli algılanıyorsa, günün o yöredeki ana spor haberi budur.

O nedenle yelkenci dostların sonuçlar anında yazılmadı ya da hakemler eleştiriliyor diye öfkelenmeleri pek de anlamlı değil. Sonuçlar yazılır (bakınız yanda, aşağıda); yanlış ya da eksik varsa düzeltilir. Tabii üslubun baştan doğru olması halinde.

Neyse... Aynı teknedeyiz ve sorunları açık açık tartışmakta her zaman yarar görürüm. Hakaret etmeden konuşmayı ve yazmayı öğrenerek ama.

*

Gerçekten çok iyi yönetilen Gant Kupası ardından, yelkenin medyada hiç yer bulmadığından şikayet edenlere ve Yelken Federasyonu’na önerilerim var:

Yelkenci muhabirler yetiştirin.

Muhabirleri kurslara davet edin. Tekneyle denize çıkartın. Yelkenciliği öğretin. En iyi gazeteci elçi muhabirdir, kale içeriden daha kolay fethedilir.

Yarışları ilişki fırsatı olarak görün.

Gazeteciler yarışları sponsorların desteği ile değil, Yelken Federasyonu’nun veya kulüplerin desteği ile izlese, ilişkiler gelişir.

Medyada spor yöneticileri ile yakın ilişkiler kurun, lobi yapın.

Basına tam saha pres uygulayın. Bilgi verin, haber fırsatı yaratın, beklemeyin, moda deyimle proaktif olun. Örnek: İstanbul Yarış Haftası ile ilgili nasıl bir basın çalışması yapıldı acaba? Bana bilgi ulaşmadı. Bilgi olmazsa haber çıkar mı?

Yani, iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım.
Yazarın Tüm Yazıları