Heybeli’de geceleri mehtaba çıkılan yıllarda, Marmara Denizi’nde çekilen kürekler ışıl ışıl parlarmış. Tek hücreli canlıların, küreklerin hareketi ile ışıklarını geride bırakıp sessizce süzülüp gittikleri o yakamozlu geceler, sayıları çok azalan eski İstanbullular’ın ortak anılarının en önemli paydalarıydı.
O gecelerde, kimsenin aklına yakamozu yaratan canlıların ve diğer tek hücrelilerin ortak anıları ve akılları olup olmadığı sorusu gelmiyordu tabii ki. Bu soru, Alman yazar Frank Sch?tzing’in İngilizcesi yakınlarda çıkmış Sürü (The Swarm) adlı kitabının omurgasını oluşturuyor.
Sch?tzing’in, "Derinlerin Romanı" olarak sunulan kitabının kahramanları, insanlar ve tek hücreliler; daha doğrusu insanlar ve amipler. Romanda söylenenler ve ulaşılan sonuç düşündürmenin ötesinde tedirgin ediyor. İnce bir kitap değil; 881 sayfasının tamamı bilimsel verilerle yüklü sıkı bir gerilim romanı.
*
Kimi balıkçı, kimi yelkenci denize açılan yüzlerce masum insanın hiç nedensiz iz bırakmadan kaybolup gitmeleriyle başlayan öykü, Kuzey Amerika’da fotoğrafları çekilen balinaların turistlere saldırıp, teknelerini batırmaları ve katil balinaların suya düşenlerin işlerini bitirmeleri ile sürüyor.
Fransa’da Paris’in en ünlü lokantalarından birine gelen ıstakozlar patlıyor; içlerinden ıstakoz eti yerine öldürücü bakteri yığınları çıkıyor. Bu bakteriler, Paris su şebekesine karışıp, tüm Fransa’da, aşısı olmayan bir salgın başlatıyor.
Norveç petrol şirketi Staatoil’in bilim adamları, Kuzey Denizi’nde, petrol platformu kurmayı düşündükleri bir bölgede, daha önce hiç rastlanmamış türde milyarlarca derin deniz kurdu buluyor. Bu derin deniz kurtlarının üzerini kaplayan bakteriler, denizin 700 metre derinliğindeki donmuş metan tabakalarını büyük bir hızla yiyor. Eğer durdurulamazlarsa oluşacak derin deniz heyelanı Kuzey Avrupa’nın en büyük tsunamilerinden birini yaratabilir. Norveç’ten Almanya’ya uzanan kıyı şeridi yok olabilir.
Felaket senaryosu gerçekleşiyor. Sonuç en az 3 milyon ölü; Avrupa dünya denkleminden çekiliyor.
Karadeniz dahil tüm derin denizlerde araştırma başlatılıyor. Oralarda da bu esrarengiz kurtlardan var. Oraları da tsunami tehlikesi bekliyor.
Birkaç hafta sonra, New York Long Island kıyıları daha önce hiç görülmemiş, küçük beyaz derin deniz yengeçlerinin saldırısını uğruyor. Ardından, trilyonlarca kör yengeç öldürücü bakteri yüklerini boşaltmak için Washington DC ve Boston’a kamikaze çıkartması yapıyor. Bu üç şehir karantinaya alınıyor, yüzbinlerce kişi ölüyor. Amerikan Başkanı Beyaz Saray’dan kaçmak zorunda kalıyor.
Malaka Boğazı’nda, Süveyş Kanalı’nda, Atlantik Okyanusu’nda gemiler ortada neden yokken çarpışıp, batıyor. Denize düşenlere, orada nasıl buluştukları bilinmeyen yüzlerce köpekbalığı ve katil balina saldırıyor. Masum deniz anaları, insanı zehirleriyle birkaç dakikada öldürecek kadar canavarlaşmış yeni halleri ile Avustralya, Yeni Zelanda kıyılarına saldırıyor.
İnsanlık karşı karşıya kaldığı biyolojik ve terörist saldırılar ardından denizlerden ve kıyılardan çekiliyor. Mücadele kararı alınıyor; Amerika liderliğinde.
*
Bilim adamları okyanuslara "iç uzay", gökyüzünün ötesine "dış uzay" der. Ve denir ki, biz uzayı okyanuslardan daha iyi biliriz.
Sch?tzing, okyanuslarla ilgili bu cehaletten yola çıkıp, insanı ve dünyadaki yerini sorgulayan bir kitap yazmış. İnsanlığın, uzaydan bakıldığında küçücük mavi bir miskete benzeyen yerküre üzerindeki olumsuz etkilerinin tetiklediği bu savaşı, mütekamil tür insan, tek hücreli amiplere karşı kaybediyor. Ama devamı kitapta...
"Göremediğimiz bizi yaralayabilir" diyor Sch?tzing. Bu örnekte ise göremediğimiz bizi öldürüyor. Rahatça...
The Swarm, A Novel of the Deep,
Frank Sch?tzing
Hürriyet yerini neden Milliyet’e bıraktı?
Hürriyet’in fikir ilk ortaya atıldığından bu yana büyük destek verdiği ve adı Vakko’nun ana sponsor olması ile Vakko Odyssee Cannes İstanbul olan Hürriyet teknesinin yelken yarışından çekilmesi ile ilgili iddialar ardından bir açıklama yapmak kaçınılmaz oldu.
Hürriyet, CNN Türk ile birlikte bu yarışın medya sponsorluğunu üstlendi. Üstelik bu karar, proje ilk Hürriyet’e getirildiğinde, geçen ekim ayında alınmıştı. Ardından Hürriyet, bir tekne ile bu yarışa katılma kararı aldı.
Ancak, bu karar ardından, Hürriyet’in medya sponsoru olması ve bir tekne ile yarışa katılmasının önemli bir çıkar çelişkisi yaratacağı kaygıları bize iletilince bir değerlendirme yapıldı. Karar, yarışın medya sponsorluğuna devam edip, yarışacak tekneyi, grubun diğer gazetesi Milliyet’e devretme şeklinde çıktı.
Milliyet teknesi, Fransa’nın efsane yelkencisi Lionel Pean ve Türkiye’nin en önde gelen olimpik yelkencilerinden, deneyimli Arif Gürdenli’nin oluşturacakları ekiple favorilerden biri olarak yarışa katılacak. Açık deniz yarış deneyimi ile dünyadaki ilk 10 yelkenci arasına giren Pean, bu deneyimini uzun Akdeniz seyrinde gösterecek. Gürdenli ise Ege, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’ni ve buradaki hava hareketlerini avcunun içi gibi bildiği için ekibin bu bölgelerdeki beyni olacak.