Ali Yücesoy: "2 Eylül 2007 tarihli gazetenizin manşetine bakın: Atılma nedeni forma aşkı.
Haber öncelikle olayın tek tarafının bilgilerine dayanması, ilgili yargısal kararın somut gerekçelerini sunmaması yönleriyle ciddi eksiklik taşıyor. Olayın diğer tarafı (işveren) dinlenmeden, işten atmanın salt ’işverenin diğer takım taraftarı olmasından’ kaynaklandığı sonucuna nasıl varılabiliyor? Bir çalışanın, (uyarıya rağmen) bir işyerine ’herhangi bir takımın formasıyla (ısrarla) gelmesi’ gerçekten olağan, çalışma disiplinine uygun bir davranış mıdır? Elbette olamaz; bu olayda kanımca ilk gözetilmesi gereken bakış açısı da bu olmalıdır. Bu manşetten sonra gerekli düzeltmeyi ve açıklamayı yapmazsanız; ileride bir gün Hürriyet çalışanlarının rengárenk takım formalarıyla, şortlarıyla işe gelip gitmelerine bir şey deme hakkınız da kalmayacaktır."Okur Temsilcisi’nin Notu: Hürriyet çalışanları zaten arada bir, önemli maçlar ya da şampiyonluklar ardından formalarıyla gazeteye geliyorlar ve kimse de bir şey demiyor. Gelelim haberciliğin özüne ilişkin eleştirilere... Aktarılan bir mahkeme kararı olduğu için tüm tarafların duruşmalarda konuştuğunu varsaymak durumundayız. Haber, bu konuşulanlara dayanılarak alınan mahkeme kararının bir özeti aslında. Ayrıntılar konusunda ise haklısınız; tazminatsız ilişki kesmenin işveren açısından sonuçlarını düzenleyen mahkeme kararının gerekçesinde, işverenin tuttuğu takımın hangisi olduğuna değinilmemiş olması güçlü bir olasılık. Bu nedenle atılan manşet doğru da olabilir, yanlış da. Formanın renklerinden çok, işyerinde disiplin sağlamak açısından, bir çalışanı uyarıya rağmen formayla yeniden işe geldi diye tazminatsız atmak asıl sorun gibi görünüyor. Ve haberin bu yönü, manşet ve spotlardan anlaşılmıyor.Çıplak kızı niye teşhir ettinizAkın Birincioğlu: "3 Eylül’de Hürriyet’in üçüncü sayfasında yayımlanan ’İzmir’de denize çıplak giren kız’ başlıklı haber konusunda çok tepki aldığınıza inanıyorum. Nasıl yaparsınız anlamıyorum. Birkaç satırla yer verilecek kadar bile haber değeri olmayan bir konuyu nasıl bu kadar geniş ve şuursuzca yayınlarsınız? Alkol aldıktan sonra kendince bir çılgınlık yapmak istemiş sade bir vatandaşın bu hareketini, ona hayatı zindan ederek ödetmeye ne hakkınız var? Yüzünün net bir şekilde görüldüğü çıplak fotoğraflarını yayınlama, adını ve hatta okuduğu okulu dahi yazma cesaretini nereden buluyorsunuz? Yarın, öbür gün bir sapık bu kızı gözüne kestirip taciz-tecavüz etmeye kalkarsa nasıl kalkarsınız bu sorumluluğun altından? Ve böyle bir felaket yaşanmasa bile, o kızın, ailesinin, sevenlerinin ve sevdiklerinin kábusu olmaya, onları tüm Türkiye önünde, baş sayfada ve içeride sansürsüz fotoğraflarla teşhir etmeye nasıl razı gelirsiniz?"Okur Temsilcisi’nin Notu: İlk bakışta haklı gibi görünen bu eleştiriye katılmıyorum. Gazetede, yetişkin (25 yaşında) bir kadının bir eylemi haberleştirilmiş. Tek bir fotoğraf ve ortadan bir başlıkla: "Çırılçıplak denize girdi, ortalık karıştı." Söz konusu kadın, "Ben özgürüm. Doğum günümü kutlamak için denize girdim" de demiş. Böyle bir olay, hele fotoğraflandıysa, dünyanın tüm popüler gazetelerinde kullanılır. Aklıma hemen, özellikle İngiltere’de, spor karşılaşmalarında sahaya çırılçıplak girip koşanlar ve fotoğrafları boy boy yayımlananlar geliyor. Ki, bu koşma eyleminin bir de adı var: Streaking. Eğer bu genç kadın, bir adli olay haline gelen bu eyleminin fotoğraflarının çekilmesini ve yayımlanmasını istemiyorsa, ya bu eyleme kalkışmamalıydı, ya da görünmemeliydi, yakalanmamalıydı.Gazeteler uçuşmasın diye yasaklamışlardırYavuz Gönen: "3 Eylül tarihli, ’Katıldığım ama cevabını bilmediğim bir soru’ başlıklı yazınızla ilgili yazıyorum. Sanırım gazetelerin toplanma sebebi rüzgárda uçuşma ihtimalidir ve büyük ihtimalle de bu bütün F1 pistleri için geçerli bir prosedürdür. 320 km hızla giderken kaskınıza uçuşan bir gazetenin yapıştığını hayal ederseniz dediğim daha iyi anlaşılır sanıyorum. Resmi yetkililer de buna yakın bir cevap vereceklerdir."Okur Temsilcisi’nin Notu: Geçerli gibi görünen bir açıklama... Ama henüz resmi bir söz duymadım.Maç sonuçları taşrada yine yokNecdi Şekerci: "Defalarca belirtmeme rağmen taşra baskılarında geç biten maçların sonuçları yayınlanmıyor. Diğer gazetelerde ise yayınlanıyor. Lütfedip araştırırsanız göreceksiniz. Bugün yine akşam oynanan basketbol maçı sonucu Hürriyet’te yok. Bu düpedüz okuyucuya hakarettir. Yazıklar olsun büyük gazeteyiz diye geçinenlere!"Okur Temsilcisi’nin Notu: Eleştiriye yol açan aksaklıkları, hakaret ve düş kırıklığı ile ilişkilendirmesek o kadar iyi olacak ki. Baskı saatleri nedeniyle yaşanan bu türden sorunların aşılması için çaba gösteriliyor. Baskı miktarı, Hürriyet gibi çok olan gazetelerde bu türden sorunlar zaman zaman yaşanıyor ne yazık ki.