Cap İstanbul’da CAN PAZARI

Avrupa Kültür Başkenti Cap İstanbul yarışının Sardinya - Sicilya etabı, ucuz atlatılan bir kaza ile yarıda kaldı. Yelkencilerin özel Beneteau - Figaro teknelerini ilk kez tek başına -solo- kullandıkları Cap Istanbul yarışına katılan Sırma teknesinden suya düşen Christophe Bouvet, 45 deniz mili esen fırtına şartlarında ve dolu sağanağı sırasında 4 saat Akdeniz’de sürüklendi, ama sonunda kurtarıldı. Olay, açık denizde yapılan solo yelken yarışlarının ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha gösterdi. Üçüncü kez düzenlenen yarış, bu yıl Nice - İstanbul arasında yapılıyor.

Cap İstanbul tekneleri, Sardinya’nın Cagliari Limanı’ndan ayrılıp, yarışın ikinci etabına başladıktan 4 saat sonra, yarışçılardan Mathieu Girolet, Sırma teknesinde hiç bir hayat belirtisi olmadığını Yarış Direktörü Christian Gout’ya telsizle haber verdi. Beneteau Figaro tekneleri bu sırada Sardinya’nın 30 deniz mili güneydoğusunda, dağınık bir şekilde Sicilya’ya doğru seyrediyorlardı. Gece bastırıyordu.

Direktör Gout, o gergin anları şöyle anlatıyor: "Saat 20.00 sularında yarışçılardan Matthieu, Sırma teknesini geçtiğini, teknenin tüm yelkenler basılı, yan yatmış vaziyette sürüklendiğini rapor etti. Sırma teknesine yaptığımız çağrıya cevap alamadık. Bu durumda; sporcu ya teknenin içindeydi ama bir nedenle çağrımıza cevap veremiyordu, ya da denize düşmüştü. VHF sinyallerinden teknenin yerini tespit ettik ve komite teknesini artan fırtınaya rağmen Sırma’ya yönlendirdik. Eş zamanlı olarak tekneye en yakın konumda olan 3 yarışmacının da, 3 mil yarıçapında bir daire içinde aramalara başlamasını istedik. Kendimizi sürüklenmekte olan teknenin rüzgarüstü rotasına mevkilendirdik, tahminimiz teknenin, suya düşen yarışmacıdan daha hızlı ilerleyeceği yönünüdeydi. Tüm yarışçılar, yarışı bırakarak, 30 knot kafadan esen, sağanaklarda zaman zaman 40 knot’a çıkan rüzgara rağmen arama çalışmalarına başladılar."

Arama çalışmalarının başlamasından 2 saat kadar önce Christophe Bouvet, her yelkencinin kábusu olan denize düşüşün şokunu yaşıyordu: "Akşam şiddetli rüzgarla birlikte sağnak yağış ve dolu başladı. Pupa yelkenle ilerlerken birden 45 knot üzerinde şiddetli bir rüzgar yedim. Tekne denize yapıştı, ben savrulup, teknenin altında kaldım. Bir ipe tutundum, ancak darbeli rüzgarlar tekneyi ve yelkeni savurmaya başladığı için yavaş yavaş ipi de bırakmak zorunda kaldım. Rüzgarın benden uzaklaştırdığı tekneyi izlemekten başka çarem yoktu. Durmadan teknenin peşinden yüzdüm. 2 metrelik dalgalar vardı, giysilerin fazla olanlarını çıkardım ve yardım beklemeye başladım. Deniz suyu yutuyordum ve deniz anaları canımı yakıyordu. 2 saatin sonunda moralim bozulmaya başlamıştı."

AYDINLATMA FİŞEKLERİYLE HAYATA BAĞLANDI

Denizde, fırtına ve karanlıkta tek başına kalmak, aranıp aranmadığını bilmemek, şiddetlenen fırtınada yaşamaya çalışmak... Denizdeki bu 2 saatin yarattığı belirsizlik ve korkular, çoğumuzun bir yaşam boyunca karşılaşacağından çok daha fazla, çok daha yoğun.

Umutsuzluğun üşümeyle birlikte bastırdığı anlarda, arama çalışmalarına katılan 28 yarış teknesi, 4 komite ve güvenlik teknesi ile İtalya Sahil Güvenlik teknelerinin fırlattıkları aydınlatma fişekleri Bouvet’yi hayata bağladı.

Denize düştüğünün farkına varmışlar, aranıyor ve üstelik çok da yakındalar. Ama fırtınalı, karanlık bir denizde yakınlık tabii ki dikkatli kullanılması gereken bir kelime: "Saatler sonra bir teknenin ışığını çaprazımda gördüm, beni aramaya gelen Figarocular’dan biriydi. Bu benim için inanılmaz bir şanstı. Gücümü tekrar toparlayıp ona doğru yüzmeye başladım, sanırım olimpiyat rekorunu kırmışımdır. Çaprazdan yanına yaklaşırken, bağırdım, bağırdım. Sonunda beni duydu. Paul’un teknesine çıktığımda hala kendimi suyun içinde gibi hissediyordum, tüm enerjim bitmişti, yuttuğum deniz suları yüzünden de kusmaya başladım. Benim için iyi bir gün değildi. Kurtarıldıktan sonra da uyuyamadım. Sürekli ailemi ve karımı düşündüm."

Bouvet’nin saatler sonra dediği, ilk işaret fişeklerini gördükten 2, denize düştükten 4 saat sonraydı. Yarışçılardan Paul Meilhat, Bouvet’yi suda gördü, yüksek dalgalara rağmen yanaşarak teknesine çekmeyi başardı ve İtalya Sahil Güvenlik teknelerinden birine aktarılmasını sağladı. Bu kaza Bouvet’nin başına Akdeniz’de değil de, Atlantik Okyanusu’nda gelseydi, bulunana kadar çoktan ölmüş olurdu ve büyük olasılıkla da bulunamazdı. Deniz suyunun sıcaklığı arama çalışmaları sırasında hayatta kalmasını sağladı.

DİĞER TEKNELER DE FIRTINADA ZARAR GÖRDÜ

Bouvet’nin bulunmasından sonra, yarışın ikinci etabı başlangıcında kesildi. Filo Cagliari Limanı’na geri döndü. Fırtına tekne donanımlarına zarar vermişti. Sardinya - Sicilya etabı, 2 gün sonra 29 yerine 28 tekne ile yeniden başladı. Bouvet yarışa katılmadı ama filoyu tekne hazırlayıcısı ve dostu Pierre’le aynı tekneden takip ediyor. Christophe Bouvet, Avrupa Kültür Başkenti Cap İstanbul’un son etabı olan Bozcaada- İstanbul’da yeniden arkadaşları arasındaki yerini almayı planlıyor.

Tüm tekneleri harap eden ve Bouvet’yi ölümün eşiğine getiren fırtına, aradan geçen 48 saatte dindi ve yerini hafif kuzeydoğu rüzgárına bıraktı. Sicilya’nın batı ucundaki Marzamemi’ye ulaşmak için hafif rüzgárdan en iyi şekilde faydalanmaya çalışacak 28 yarışçı, adanın güneybatısından kuzeydoğudaki Marzamemi’ye çıkana kadar istikrarsız doğu ve güneydoğu rüzgárlarına maruz kalacak.

Ucuz atlatılan bu kaza, deniz aşırı solo yelken yarışlarının ne denli tehlikeli olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak iyi organizasyonun can kurtardığı da vurgulanmış oldu. Tabii burada aslan payını fırtınalı havada rakiplerini saatlerce arayan diğer yelkenciler alıyor.

YELKENCİLER ARASINDAKİ BÜYÜK DAYANIŞMA

Bouvet de bunun farkında: "Arkadaşlarımın göstermiş olduğu dayanışmadan çok duygulandım. Kazadan önce, yelken sporunda ekip dayanışması olmaz sanıyordum. Ama şimdi tam tersini düşünüyorum, denizcilerin büyük dayanışmasını o gece yaşadım. Hepsi yarışı bırakıp beni aramaya çıkmışlardı, hayatımı kurtardılar. Tabii bundan sonrası için de düşünmemiz gerekecek, ufak bir kişisel sinyal vericiyi mutlaka taşımak gerekiyor. En hafif havada bile başınıza ne gelebileceğini kestirmek imkansız. Denizde çok kısa bir anda her şey felakete dönüşebiliyor. Şanslıymışım ki, filonun önlerindeydim ve arkadan gelen tekneler yarışı bırakıp yardımıma gelebildiler, eğer arkalarda olsaydım öndeki teknelerin 30 knot havada yardımıma gelmeleri oldukça zor olacaktı."
Yazarın Tüm Yazıları