Biraz cesaret

Yelkeni yarış için yapanlarla, keyif için yapanlar arasındaki en önemli fark nedir?

Yarışçılar yelken yapmayı bir an önce sona erdirmek, keyifçiler ise sona erdirmemek ister. Yelkenin indirilmesi yarışın bitmesi anlamına gelir ki önemli olan da zaten budur. Yarış biter, makineler çalışır, marinada lift kuyruğuna girilir tekneler bir an önce karaya çıksın diye. Zaten iyi bir yarış teknesinin hayatının çoğu karada geçer.

Güngörmüş bir keyif teknesi ise denizden çıkmak istemeyen bir çocuk gibidir; sudan biraz buruşmuş olabilir ama güzeldir, sevimlidir, birlikte yaşamaya çağırır insanı.

Bu çağrıya cevap vermek Türkiye’de hálá büyük cesaret istiyor. Bunu yapabilenler gerçekten de kafayı ‘sıyırıp’ bu işe giriyor. Gündelik yaşamın hızından, yoğunluğundan kaçma isteği önüne geçilemeyecek bir hal alsa da medar-ı maişet motorunun işletilmesi gereği elleri kolları bağlıyor. Çalışma kültürümüz de, toplumsal kültürümüz de alıp başını gitmelere pek hoş bakmıyor. Bu nedenle, ‘Delirdi vallahi; her şeyi bırakıp gitti’ denenlerin sayısı o kadar az ki.

Temponun bizden hızlı olduğu ülkelerde ise durum tersi.

AMA ONLAR ZENGİN

Yeni eğilim şu: İnsanlar çalışma yaşamlarının ortalarına geldiklerinde denizlere açılıp gidebiliyorlar. Kimi çok fazla kırıp dökmeden, köprüleri yakmadan açılıyor, kimi hayatını farklı bir ray üzerine oturtarak, seçimim bu diyerek.

Doktorken yat kaptanı olmaya karar verip şimdi Karayib Denizi’nde çalışanlar, öğretmenken evi kiraya verip, bahçede yaptıkları küçük tekneleri ile dünya turuna çıkanlar, mesleğini yapmak istemediğini görüp büyük yelkenlilerde mürettebat olmayı seçenler, Ivan Kasırgası’ndan sonra Karayib Denizi’ndeki adalarda hasarlı ve ucuz tekneler olduğunu duyup, satıp, savıp bu tekneleri alıp onaranlar, onlarla dünyayı gezenler, deniz aşkları, gün batımı bebekleri. Bu insanlar sizin, benim gibi sıradan insanlar. Ücretli, evlerini banka ipoteği ile almışlar, onların da okul taksitleri, kredi kartı borçları var.

Muhalefet seslerini duyar gibiyim. ‘Ama onlar zengin ülkelerin vatandaşları.’

Bu doğru ama muhalefet için yeterli değil. Türkiye’de denizin kendisini çağırdığını söyleyen ve bu gazeteyi satın alan bir ücretli, eğer gerçekten isterse küçük bir otomobil fiyatına sıkı bir yelkenli tekne alabilir. Geçenlerde, denizci bir Türk klasiği 30 milyar liraya satıldı. Doğru; üzerine para harcamak lazım ama bunu bir anda yapmak gerekmiyor. Ve hayaller de kurdukça olgunlaşıyor.

SİGARA, MARİNA PARASI

Bir teknenin yıllık işletme gideri, bir otomobilin yıllık işletme giderinden daha az. Benzin parası yok, pahalı kasko yok, tamamen anlamsız ve kaldırılması gereken bir Motorlu Taşıtlar Vergisi var ama yaşlı teknelerde oran düşük olduğu için can yakmıyor. Otomobilden vazgeçmek istemiyorsanız, örneğin, yıl boyunca her gün içilen bir paket sigaraya ödenen para, küçük bir teknenin yıllık marina ücretine eşit. Yani çözüm öncelikleri doğru koymaktan geçiyor.

Yıllar yılı dünyayı gezenlerin söylediği şey şu: ‘Okyanus’un ortasında iyi denizci olmak önemli ama iyi tamirci olmak daha önemli.’ Herkesin kendi işini yaptığı bir alem bu; muslukçu çağırmak mümkün değil, elektrikçi de. Söylenen, iyi planlanmış bir gezinin ayda bin dolara yapılabileceği; buna arada bir çıkan onarımlar da dahil.

Gerçekten niyetlenenler birleşin, otomobili değiştirmeyin, tekne alın: ‘Biraz cesaret!’

Yelkenciliğin piri Ted Hood Tuzla’da tekne yapacak

Yelken teknolojisini ileri taşıyan buluşları, kabul gören anlayışa karşı çıkan ama sonunda benimsenen tekne tasarımları ve yarışlardaki başarıları ile yüzyılın en önemli 100 denizcisi arasında yer alan sessiz güç Ted Hood, İstanbul Tuzla’da üretim üssü kuruyor.

Sessiz güç çünkü Ted büyük başarılarına rağmen sakin ve mütevazı. Gençlik yıllarında onu yarışırken ve kazanırken izleyenler onun teknelerinde rakiplerindeki kavga ve gürültüden eser olmadığını, Ted’in çelik gibi kararlılığı ve derin bilgisi ile bir orkestra gibi birlikte çalışması gereken tekne mürettebatına bağırıp çağırmadan istediği her şeyi yaptırabildiğini anlatıyorlar. Bu sessiz kararlılığın ben de tanığıyım çünkü geçen hafta sonunda Ted Hood ile bir saat kadar görüşebilme imkanına sahip oldum.

22 ÜLKEDE ÜRETİM

Küçücük başarıların büyük gürültü dalgaları yarattığı gündelik ortamımızla ya da Amerikalılar’ın alamet-i farikası haline gelen gürültüleri ile kıyaslandığında Ted gerçekten çok sessiz. Konuşmuyor, sorulara en fazla birkaç cümle ile cevap veriyor; gerekli ve yeterli olanı söylüyor. Ted’in tekne tasarım anlayışını yansıtıyor bu sessizliği; yeterli ile gereklinin iyi harmanlandığı güzel tekneler Ted’in tekneleri.

İstanbul’un 40 kilometre doğusundaki Tuzla, bundan 25 - 30 yıl önce baharları esneyerek kalkan, uykulu bir sayfiye kasabası iken bugün Türkiye gemi ve tekne üretiminin önemli merkezlerinden biri oldu. Bunda, Haliç’teki askeri tersanenin Tuzla’ya taşınmasından sonra bölgenin teşvik edilmesi büyük rol oynadı. Böylece Haliç kurtuldu, ama Tuzla sayfiye özelliğini yitirdi ve bir ağır sanayi bölgesi oldu. Bugün, Tuzla tersanelerinde onbinlerce tonluk gemiler yapılıyor. Yat üretimi ve onarımı da küçük işletmeler tarafından sürdürülüyor. Bu küçük işletmelerde çoğu Karadeniz’den gelen ahşap ustaları ile gemi sanayii disiplinine sahip işçiler harikalar yaratıyor. Tanığıyım; eğer isterlerse ve denetimi yapılırsa, dünyanın en ince ve kaliteli işi bu ustaların elinden çıkabiliyor.

Bugüne dek dünyanın 22 yerinde tekne üreten Ted Hood, Karaca Taşkent ve Deniz Çelbis ile kurduğu TeKaD Şirketi’ni Tuzla’nın önemli oyuncularından biri haline getirmeyi hedefliyor. Bu nedenle alıcının her türlü isteğinin uygulanabileceği yeni 17.5 metrelik Expedition 54’ü Tuzla’da üretecek.

17 METRE KATAMARAN

Neden Tuzla sorusuna verdiği yanıt şu: ‘Burada işçilik çok iyi. Dünyanın her yerinde iyi ustalar yaşlıdır; burada genç ustalar arasında da çok iyileri var. Dinliyorlar ve uyum sağlıyorlar. Polonya’da büyük umutlarla işe başlamıştık ama olmadı çünkü gençler iyi iş bilmiyordu, yaşlılar esnek değildi. Tuzla’ya gelmemin nedeni işte bu.’

Ted Hood markası kaliteli ve denizci teknelerle özdeşleşmiş durumda. Bir keresinde ‘Bizler aslında yüzen mobilyalar tasarlayıp, üretiyoruz’ diyen Hood’a, pahalı bir Ted Hood teknesinin Türkiye’de üretildiğini öğrenenlerin tepkisinin ne olduğunu soruyorum: ‘Kaşları kalkıyor önce. Türkiye’de tekne yapabiliyorlar mı diye soruyorlar. Anlatınca ikna oluyorlar.’

İkna olanlardan biri tarafından ısmarlanan 17 metrelik bir katamaran geçenlerde Tuzla’da suya indirildi. Hood, bu teknenin üretim kalitesinden çok memnun olduğunu belirtiyor.

Hood’un ortağı Karaca Taşkent, bu markanın Tuzla’ya gelmesinin, bölgeyi bir yat üretim üssü olarak öne çıkartacağını belirtiyor. Web sitesinde ‘Türkiye’de dünya standardında yatlar yapmak’ başlıklı genişçe bir dosyaya yer veren ve uzun uzun Tuzla’yı anlatan Ted Hood, Taşkent’in umutlu beklentisine büyük destek veriyor.

Gerçekten de Tuzla’nın büyük potansiyeli var. Bölge açısından eksik olan, kritik markaların bugüne dek Tuzla’ya gelmemesiydi. Ted Hood’un bu girişimi, daha önce Perini Navi’nin Yıldız Tersanesi’ni satın alıp süper yatlarını burada üretmeye başlaması aslında otomotiv devlerinin Türkiye’de yatırım kararı almaları kadar önemli.

Yapılan araştırmalar, önümüzdeki dönemde, zengin ülkelerde emeklilerin artması ile birlikte boş zaman etkinliklerine talebin yükseleceğini gösteriyor. Tekne de bu talebin yöneleceği alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Bu nedenle bir Türk girişimcinin, tek başına ya da yabancı ortak ile marka olmuş bir tasarımcının elinden çıkmış çizgilere sahip teknelerin seri üretimine geçmesinin tam zamanı. Seri üretim maliyet avantajlarının daha fazla öne çıkartılmasına olanak sağlayacağı için önemli. Bunun, güçlü bir sermaye desteği ile gerçekleştiği gün Tuzla dünya yat üretimine damgayı vuracaktır.

Expedition 54 nasıl bir tekne

İtiraf etmeseler de yelkencilerin önemli bölümü çaktırmadan makine kullanır. Hele durgun havada hız düştüğünde, yelken - makine birlikte gidenlerin sayısı artar. Ted Hood’un son tasarımı Expedition 54, hız ve konfordan vazgeçmeyenler için düşünülmüş, deniz yüzeyinden hayli yüksek, iç hacmi büyük ve rahat bir yelkenli tekne. 17.5 metrelik teknenin içi istendiği gibi tasarlanabiliyor. Havuz testleri İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yapılan teknenin potansiyel hızı 10 deniz mili ve bu hızda 375 beygirlik makinesiyle menzili 2000 mil.

İlan edilen satış fiyatı 1.4 milyon dolar.

Rüzgar baba

Deniz sonsuz bir ilaçtır

Biz içimizdeki boşluk hissinin, tatminsizlik, sıkıntı, sinir ve depresyonun, ruhlarımızdaki tatmin edilmemiş açlığın, hayatın kaynağı suya, denize özleminden kaynaklandığını, denizle birleşerek giderilmeyi beklediğini yıllar önce fark ettik. Deniz sonsuz bir ilaçtır. Denizciliğin kuralları birazcık yürek, birazcık da bilektir. Denizler ülkesi hálá hayatla boğuşan, fakat çok daha iyi bir dünya hayal etmeden de duramayan ve o çok daha iyi dünyada yaşayabilmek için bir adım geri çekilmeye razı olabilecek yürekli insanlar içindir.

Yazılım

Yıldızların altında

Gece seyri ilk çıkıldığında insanı heyecanlandırır ve ürkütür. ABD’de Celestaire tarafından geliştirilen yeni yazılım Navigator dizüstü bilgisayarlarda kullanılabiliyor. Navigator, yıldızların bulunmasını, yıldız haritaları oluşturulmasını, deniz almanağı sayfaları hazırlanmasını ve gökyüzüne bakarak rotanın izlenmesini mümkün kılıyor. Ayrıca varolan kağıt haritaların taranıp sisteme aktarılması halinde rota belirlemede de kullanılıyor. Fiyatı 60 dolar.

www.celestaire.com/catalog/products/3123.html
Yazarın Tüm Yazıları