Ankete tepki

HRANT Dink’in öldürülmesinden sonra, cinayeti işleyen kadar cinayetin işlenmesine yol açan ortam da her fırsatta tartışıldı.

İstanbul’un gördüğü en büyük kitle eylemlerinden biri olan cenaze törenine katılanların taşıdığı "Hepimiz Ermeniyiz" pankartları, düşünce ve etnisite farklılıkları nedeniyle kan dökülmesini haklı görebilen bir anlayışa karşı gösterilen bireysel tepkileri yansıtıyordu. Hürriyet’in internet sitesinde yapılan, "Hepimiz Ermeniyiz sloganı doğru mu" başlıklı anket, bu haftanın en çok okur mesajı alan konularından biri oldu.Örneğin, birçok benzer mesaj adına burada kelimelerini aktardığım Can Gökten, "Ben böyle anlamsız ve gereksiz bir anket görmedim, neyin yarışı bu? Sanki herkes kamplaşmak zorunda mı? Amacınız nedir? Kime hizmet edecek bu anket ve sonuçları" diye sorarken, Yusuf Yıldırım, "Evet artık yeter. Ermeni teröristler bizim bürokratlarımızı katlederken seslerini çıkartmayan Türkiye’deki Ermenilere karşı, Hrant Dink in ölümünde atılan ’Hepimiz Ermeniyiz’ sloganı... Bakın ben o sloganı atan insanları şiddetle kınıyorum.. Böyle bir konuyu oylama konusu yapan gazetenizi de. Belki 10 binlerce insan biz Ermeniyiz dedi ama unutmayın milyonlarca insan sadece ’Biz Türküz, ne mutlu Türküm diyene’ diyor" şeklinde yazdı. En azından bana, bu mesajla aynı tonda görüş iletilmediğini belirtmem gerekli.Cenaze töreninde "Hepimiz Ermeniyiz" ve "Hepimiz Hrantız Hrant" yazılı toplam 28 bin 500 pankart dağıtılmış. İstanbul Polisi’ne göre katılım 45 bin, katılımcılara göre 100 binin çok üzerinde. Yani, herkes bu pankartı taşımamış ama bu pankartın taşındığı ve bu sloganın atıldığı korteje binlerce kişi katılmış. Yani yüz binlerce kişinin kendi duygularını özgürce ifade etmesinden söz ediyoruz. Ve dahası bu kitle, Türkiye’nin tamamını, kendisi gibi bağırmaya zorlamıyor.İnternet ortamındaki karşılıklı etkileşimin en güzel ürünlerinden biri aslında bu tür anketlerdir. Dünyadaki uygulamalara bakıldığında, bu anketlerin, genellikle resmi otoritelerin aldığı ya da almayı planladığı bir kararla ilgili olarak yapıldığı ve bir anlamda, alınan karara halk desteğinin sınanmasını sağladığı, yani bir tür ön-demokrasi işlevi üstlendiği görülebilir. Oysa bu anket Hrant Dink’in cenaze törenine katılanların bireysel olarak aldıkları kararın oylanması sonucunu doğuruyor ki, bu, çoğunluk tahakkümüne giden yolu açabilir. Karar, örneğin hükümet tarafından alınmış olsaydı, ya da benimsenen slogan, yasal sınırları zorlasaydı, bu tür bir anketin anlamı olabilirdi.Bebek fotoğrafına eleştiri ve yanıtlarEBRU Erdem: "Gazetenizde 23 Ocak 2007 günü yayımlanan ’Bebeğe Tecavüz Cezası Kamuoyunu Rahatlatmadı’ başlıklı haberde bebek fotoğrafından çok rahatsız oldum. Bu bebeğin görüntüsü zaten olay ilk ortaya çıktığında yeterince afişe oldu. Tekrar gündeme getirmenin kime faydası var? Tecavüz ve çocuk iğfali haberlerini okurken üzülmemiz için kurbanların fotoğraflarını görmeye ihtiyacımız yok."Emre İskeçeli, Yazı İşleri Müdürü: "Takdir edersiniz ki bu davanın kamuoyunda bu kadar tepki çekmesi ve büyümesinde, hatta davanın jet hızıyla ve rekor bir cezayla sonuçlanmasında, olay ortaya çıktığında çocuğun yüzündeki masum ifadenin gazete sayfalarına yansımasının etkisi vardı. Hiçbir şeyden haberi olmayan o bebeğin yüzüne bakanlar, çocuk pornografisi ve çocuk seksine lanet etti, Meclis bu konunun üzerine önemle eğildi, gerekli kararlar alındı. N.N.B. bir anlamda bu çirkin suçun simgesi oldu. Yine de okurlarımızın tepkisini anlıyoruz ve bu konuda azami dikkati göstereceğimizi belirtiyoruz."Temsilci’nin Notu: Bu tür fotoğrafların yayımlanması, çocuk hakları konusunda, gelişmiş ülkelerde benimsenen kuralları ve Birleşmiş Milletler örgütü UNICEF’in doğru olduğunu düşündüğüm ilkelerini çiğniyor. Ve bir de çocuk masumiyetini anımsamak için çocuk fotoğrafı görmek gerekmediğini söyleyen Ebru Erdem’e katılıyorum.Günün mesajıMEHMET Ali Kuyumcuoğlu: "Hürriyet, cinayet haberlerinde sürekli ’infaz’ sözcüğünü kullanıyor. Dahası bütün yazılı ve görsel basında cinayet karşılığı infaz sözcüğünün kullanıldığı görülmektedir. Toplumumuzda ’cinayet’ sözcüğünün temsil ettiği anlam ’infaz’la yer değiştirmiştir. Ortak bilinçten cinayet ve onun temsil ettiği kavram ortadan kalkar, yerine ’infaz’ oturursa, herkesin kendi mahkemesini kurup verdiği kararı yerine getirmesi gibi bir sonuç çıkar ki, bugün varılan sonuç ortadadır. Cinayet kelimesi dilden düşmüş ve çağrıştırdığı vahşet, utanç, suç gibi kavramlar da ortadan kalkmıştır. İnfaz meşrudur. Bir yargı kararının yerine getirilmesidir. Böylece cinayet meşruiyet kazanmaktadır. Artık Hrant Dink’i öldüren beyinler ’cinayet’ kavramıyla değil onun yerine ikame edilen ’infaz’ kavramıyla düşünmektedirler. Onların bilinçaltında yaptıkları şeyin cinayet olduğu değil, kendilerince verdikleri kararın yerine getirilmesi vardır. Kendilerini ’cani, katil’ olarak değil ’infaz memuru’ olarak görmektedirler. Bir kelimenin dilden düşmesi, bir başka kelimeye tamamen başka anlamlar izafe edilmesinin sonuçları böylesine vahimdir. Hürriyet gibi bir gazetede bile bu yanlışın yukarıda örneklerini verdiğim sıklıkta ve çoklukta yapılması artık bunun basit bir hata veya gözden kaçma olma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Hürriyet’in büyük ve saygın gücünü kullanarak önce kendi bünyesinde ve sonra da tüm medyada bu yanlışa bir son verilmesi için gerekeni yapacağını ümit ediyorum."
Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları