UMUDUMUZ ZABITA

Pisliğin artık dizde değil, gırtlakboyu olduğu ülkemizde tek tesellimiz sağolsunlar belediye zabıta ekipleri...Temiz toplum adına kimsenin bir şey yaptığı yok ama, onlar hiç değilse temiz lokanta, temiz fırın adına çaba sarfedip, bu tip yerlere baskınlar düzenliyor, halk sağlığıyla oynayanları cezalandırıyorlar...N'apalım, yıllardır toplumun kafa sağlığıyla oynayıp toplumu çıldırtanlara, politikacısına, sömürücüsüne, çetesine, üçkağıtçısına bir şey yapamıyoruz... Hiç değilse fırıncıyla, lokantacıyla teselli bulalım...Bu arada televizyonlara da iki çift sözümüz var...İşini insan sağlığına zarar verecek biçimde yapan bu tip yerlere yapılan baskınlar tabii ki haber... Üstelik ilgililerin bu çabaları halkı mutlu da ediyor...Ama çoğu iğrenç görüntülerden oluşan bu baskın sahneleri, ekranda o kadar uzun gösterilip, o kadar tekrarlanıyor ki, insanın içi kalkıyor... Böylece o fırın ya da fırın kadar televizyonu da halka zarar vermiş oluyor...Ramazan'ın bir gün öncesi bir pide fırınına yapılan bir baskın ve ekranda bir görüntüler vardı, ondan sonra gel de pide ye yiyebilirsen!..NURSELİEpeydir ekranlardan uzak kalan Nuseli İdiz ‘Kanal 6’da ‘İşte Hayat’ programıyla yeniden ekrana döndü... Önce İdiz’e hoşgeldin, şükür görüştürene diyelim...‘İşte Hayat’ biraz haber, çokça magazin, sokak söyleşileri vs. den oluşan bir program...Nurseli, eğitimi, televizyon deneyimi ile inanırım ki bu programda başarılı olacaktır...Ama program, izlediğim 22 Aralık günü öyle bir falso yaptı ki, tam adam çıldırtmalık...Programın magazin bölümünde, bir viski firmasının barmenler arasında açtığı bir beceri yarışması ekrana getirildi... Ve görüntüler ekrandayken de Nurseli arkadan, ‘Bu yarışma Ramazan’dan önce yapılmıştır sevgili seyirciler...’ diye yırtınmaya, üstüste anonslar yapmaya başladı...Ne kadar ayıp... Bir içki firması Ramazan’da böyle bir yarışma yapamaz mı..?Herkesin sevabı da, günahsa günahı da kendine...Sen Ramazan’la böyle bir yarışmayı, şovu bağdaştıramıyorsan o zaman neden getiriyorsun ki ekranına...Sonra komik bir şey oldu...Hemen arkadan, ‘Selülit’ konusuyla karışık, anadan yarı üryan bir alay manken, cıbıl göğüsler, popolar getirildi ekrana...ACILARIN SİBEL'İSibel ekranlarda gene baş haber...Sibel Can'ın başı bir türlü dertten kurtulmuyor... Ee, neylersiniz büyük göğüsün, pardon büyük başın derdi de büyük oluyor...Bildiğiniz gibi bir süre önce gözaltına alınıp DGM'de sorgulanan, daha sonra da ekranlarda gözyaşları içinde izlediğimiz Sibel Can'ın bu defa da başı Maliye ile dertte...Maliye uzmanlarının yaptıkları araştırma sonucu ortaya çıkardıklarına göre, Sibel Can konser ücretini 150 milyon lira olarak gösteriyormuş...Şu karga sesime karşın ola da bana bir konser teklif etseler ben bile 1 milyardan aşağı şerefsizim çıkmam...Gene Maliye uzmanlarının yaptığı saptamaya göre Sibel Can sadece kendi, eşi, çocuklar, annesi vs. dışında şirketiyle ilgisi olmayan, hayatında yurt dışına çıkmamış birçok yakınını da yurtdışına çıkmış gibi gösterip, masraflarını şirketinde gider olarak gösteriyormuş...Ve Sibel'in şirketinin muhasebe kayıtlarında birçok ‘‘naylon fatura’’ kullandığı belgelenmiş...Aslında şaşılacak bir şey yok...Sanatçı(!)'nın kendisi naylon olunca, faturasının da naylon olması doğal...Bunları, şu gariban ülkede göz süzüp gerdan kırarak, bir göbek iki şarkıyla köşe olan bir genç hanım arkadaşı kınamak için yazmadım... O ‘‘bu düzenin’’ eğlence sektörünü temsil ediyor...Ve de o kiminle ‘‘dans ettiğini’’ iyi biliyor...Bence artık bu toplumun da kimlerle dans ettiğini bilmesinin çoktan zamanı geldi de geçti bile... Benim anlatmak istediğim bu...
Yazarın Tüm Yazıları