Geçen hafta, bir plak şirketiyle Aksaray'daki bir müzik dersanesinin birlikte düzenledikleri bir ses yarışmasında jüri üyeliği teklifi aldım...Gerçi musiki konusundaki engin kültürümden şüphem yok ama, bu teklifin bana yapılma sebebi hikmetini de tam olarak çıkaramadım...Ve bu inceliği gösterip beni jüri üyesi yapmak isteyen arkadaşlara, bu jüri üyeliklerini prensip olarak kabul etmediğimi, yıllar önce Caddebostan gazinosunda jüri üyeliği yaptığım bir dans yarışmasında nasıl dayak yediğimi anlattım... Kendilerinin affını istedim...Ama bu arada ‘‘Ses yarışması’’ bahis konusu olunca, sizlere aşağıdaki hikayeyi anlatmam da kaçınılmaz hale geldi...***Gene böyle bir sonbahar mevsimiydi... Ünlü Salacak gazinosunda amatörler arasında büyük bir ses yarışması vardı...Devrin ünlü sanatçılarının konserler verdiği bu gazinoda arada bir ses yarışmaları düzenlenir, kazananlara ödüller verilirdi... Bunların aralarında daha sonra profesyonel şarkıcılığa başlayanlar bile olurdu...Piç Yavuz, Camgöz Taci ve Tilt Mahmut, Nihat'ın kahvesinde oturmuş kağıt oynuyorlardı...Piç Yavuz, Camgöz'e:‘‘Ses yarışmasını kazanana yüklü bir para veriyorlarmış... Ayrıca kazananı ses sanatçısı yapacaklarmış’’ dedi.Tilt Mahmut da Camgöz'ün sırtına bir şaplak indirdi...‘‘Lan sendeki ses bende olsa, bir saniye düşünmem, girerim yarışmaya şerefsizim... Ama Allah bize değil de senin gibi kerize vermiş o sesi...’’Bu arada az ötedeki ocakta bardaklara çay doldurmakta olan kahveci Nihat girdi söze:‘‘Vay anasını... Demek bu Camgöz'de böyle marifetler var da bizim haberimiz yok... Yahu ben senin hiç şarkı söylediğini duymadım bugüne kadar... Bir şarkı söyle de dinleyelim bakalım...’’‘‘Nasıl bilmezsin be Nihat abi?..’’ dedi Yavuz... ‘‘Bu Allah'sızda bir ses var, ne kadar şanlı şöhretli şarkıcı varsa, bu Camgöz'ün yanında sinek vızıltısı gibi kalır... Hadi lan patlat bir şarkı da milletin kulağının pası gitsin...’’Camgöz Taci önce ‘‘Hık mık’’ etti... Kahvede diğer oturanlar da üsteleyince, önce şöyle bir gırtlağını temizledi... Sonra da başladı şarkıya...Geceleeer yaarim olduuuu...Anam anaaam garibeeem...Yavuz, ‘‘Bırak lan şimdi garibemi filan... Şöyle oynak bir şey söyle de ruhumuz şenlensin...’’Kurufasulye yedibuçuk lirayaaa...Hem kaaaynasın, hem oooynasın...Camgöz Taci, bir yandan etinden et koparılıyormuş gibi avaz avaz bağırıyor, bir yandan da elleriyle masanın üzerinde tempo tutuyordu...Şarkı bittiğinde kahveci Nihat:‘‘Aşkolsun valla Camgöz...’’ dedi. ‘‘Helal olsun sana... Yahu insan böyle sesi olur da saklar mı?..’’Sonra da Yavuz'a döndü, ‘‘Bunu mutlaka sokun yarışmaya... Böyle adam birinci olmayacak da kim olacak be!.. Yalnız yarışma için şöyle fiyakalı bir kostüm falan lazım... Onu nereden bulacaksınız?..’’‘‘Bir çaresine bakacağız’’ dedi Yavuz... ‘‘Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde şarkı söyleyen birkaç arkadaş var... Ya onların birinden bir smokin bulacağız... Ya da bir yerden kumaş ayarlayıp terzi Server abiye yalvar yakar bir şeyler diktireceğiz...’’***Ertesi gün de hemen işe koyuldular... Aslında, biraz boğazlanan adam sesini de andırsa, Camgöz Taci'nin sesi gerçekten fena değildi... Ama Camgöz'de müzik deyimiyle, ‘‘kulak’’ yoktu... Üstüste on ayrı şarkı söylese, dinleyen hep aynı şarkıyı söylüyor sanırdı... Yani öyle yarışma kazanması falan olacak iş değildi, ama dolduruşa gelmişti bir kez... Ayrıca bayağı da heveslenmişti...Camgöz eve kapandı... Sabahtan akşama kadar avaz avaz bağırıp şarkı söylüyor, sözümona çalışıyordu... Yavuz ve Tilt Mahmut ise Camgöz'ün yarışmada giyeceği kostümün peşine düştüler...Ve yarışmanın yapılacağı pazar günü geldi çattı... Bu arada Yavuz, Camgöz'ün giyeceği kostümü ayarlamıştı... Bu biraz eskice siyah bir smokindi... Söylediği gibi, Üsküdar Musiki Cemiyeti korosunda şarkı söyleyen Hüsnü adlı bir arkadaşından almıştı smokini... Hüsnü'ye de babasından kalmıştı... Camgöz'ün bu smokinin içine girmesi biraz zor olacaktı, ama başka çare de yoktu...Camgöz ise kendi deyişiyle ‘‘yarışmaya hazırdı...’’ Geçen günler, Camgöz Taci'yi öylesine doldurmuşlardı ki, Camgöz artık yarışmayı kazanacağına mutlak gözüyle bakıyordu...Ve yarışma saati geldi... Sezon artık bitmiş olmasına karşın Salacak gazinosu tıklım tıklım doluydu...Camgöz Taci'nin yarışmaya katılacağı tüm Salacak'a yayılmış, herkes merakla gazinoya koşuşturmuştu...Saz heyeti sahnede yerini aldı... Önce yarışmayla ilgili bir konuşma yapıldı... Sonra da yarışmacılar sırayla sahneye çıkmaya başladılar... İstanbul'un her yanından katılanlar vardı... Şarkısını söyleyen sahneden çekiliyor, bazı ses ve saz sanatçılarından oluşturulan jüri de yarışmacılara puan veriyordu...***Derken sahneye Camgöz Taci çıktı... Ve ortalık bir anda birbirine girdi... Gazino alkıştan inliyor, seyirciler ‘‘Camgöz... Camgöz...’’ diye tempo tutuyorlardı...Taci selamını verdi... Saz heyeti de şarkının giriş nağmesine başladı... Bu arada Camgöz elinde mikrofon profesyonel şarkıcılar gibi sahnede dolaşıyor, etrafa gülücükler dağıtıyordu... Göstermemeye çalışıyordu ama, belli ki çok heyecanlıydı.Üzerindeki smokinin paçaları ayak bileklerinde, kolları da neredeyse dirseklerindeydi...Saz hayatı taksimini bitirdi... Camgöz Taci şarkısına başlamak üzere sahnenin ön tarafına doğru yürüyüp mikrofonu ağzına götürdü...Ve işte o sırada inanılmaz birşey oldu...Hoparlörlerin hepsinden ‘‘Aaaiii... Aaaiii!..‘‘ diye eşek anırması sesleri çıkmaya başladı... Gazino, ‘‘Aaaiii... Aaaiii!’’ sesleriyle inliyordu adeta...Hoparlörler sahneye uzak olduğundan Camgöz Taci şarkı söylerken yalnızca kendi sesini ve arkasındaki sazın sesini duyuyor, şarkısını söylemeyi sürdürüyordu... Ama o her ağzını açıp kapayışta ‘‘Aaaiii... Aaaiii!..’’ sesi sürüyor, dışarıdan bakıldığında Camgöz Taci resmen eşek gibi anırıyordu...Derken önce jüri masası karıştı... arkadan da gazino... Millet olana bitene şaşkın şaşkın bakıyor, bir yandan da gülmekten yerlere yatıyordu...Durumu neden sonra fark eden Taci, elindeki mikrofonu yere fırlattı... Sonra da ağzından köpükler saçarak sahnenin arkasına koştu...Sahnenin arkasında, amplifikatörlerin, sigortaların falan olduğu yerde Piç Yavuz elinde bir mikrofon, bir takım kordonları falan fişe sokup takıyor, Tilt Mahmut da ona yardım ediyordu...Camgöz'ü karşılarında görünce ellerindekileri yere fırlatıp sahnenin çıkış kapısına seğirttiler... Camgöz Taci de eline bir demir çubuk geçirip arkalarından fırladı...Yavuz, Camgöz sahneye çıktığı zaman gazino elektrikçisi Erol'un arkadaşı olmasından yararlanıp elektrik odasına girmiş, asıl mikrofonu devreden çıkarıp, yedek mikrofonu devreye sokmuştu... ‘‘Aaaiii... Aaaiii!..’’ diye oradan bağırıyordu...Camgöz bir hafta Salacak'a çıkamadı... Ama Camgöz'ün korkusundan Yavuz ve Tilt Mahmut da çıkamadılar...