Paylaş
Kumarhanelerin kapatılması üzerine çok şey yazıldı, çizildi ama, geçen akşam Uğur Dündar ve ekibinin ARENA'da ekranlara getirdiği görüntülerden sonra artık ne söylenir bilmiyorum...
Genç bir insan kumarda kaybettiği paralar nedeniyle polis dahil bir alay kişinin gözü önünde canına kıydı...
Kumarhanelerin kapatılması, özellikle bizim medyadaki bazı arkadaşlarımızca tepki gördü...
Her ne demekse, ülkemize kumar oynamak için gelenler ve bu alanda ülkemize döviz getirenler düşünüldüğünde onlara katılmamak tabi olası değil... Demek ki bizim ülke olarak kumardan para kazanmak gibi de bir sorumluluğumuz var...
Ama dünyanın her yerinde kurallara bağlannmış kumar, bizde kural, yasa tanımaz bir hale gelip körün tuttuğunu boğazladığı bir düzeye tırmanmış... Yeraltını yerüstüne terfi ettirmiş, sonunda başa bela bir hale gelmiş... Ve disipline edilmeyen, ocaklar söndüren bu düzene, sonuçta son verilmiş...
Şimdi bir de, ‘‘Bu kumarhanelerde çalışanlar ve aileleri ne olacak?..’’ ağlaşması var...
Yahu, o kumarhanelerde donunu verenlere ve onların ailelerine ne olduysa, o kumarhanelerde çalışanlara ve onların ailelerine de o olacak...
Aslında tabi trajedik bir durum... Birinin ailesinin nafakası, diğerinin aile nafakası oldu...
Ama bazı mutluluklar, bazı mutsuzluklar üstüne kuruluyorsa o işte bir yanlışlık var demektir...
Kumarhanecilik devlet denetiminde olur... Mafya denetiminde olmaz...
Herkes, tüm Medya'daki arkadaşlar kumarhaneleri hep döviz kaynağı, bilmem kaç İsrailli ya da Rus turistin döviz bıraktığı mekanlar olarak gördü...
Oysa Türkiye'deki tüm kumarhanelerin asıl geliri tamamen Türk vatandaşlarındandı...
Sönen onların ocakları oldu...
‘‘Bir sürü aile şu an işsiz kaldı...’’ edebiyatına gelince... Bir sürü aile de evsiz barksız, işsiz, dahası babasız kaldı...
BEYAZ SHOW
Ben Beyaz'ı birkaç yıl önce rastgeldikçe dinlediğim radyo programlarından tanıdım...
Daha sonra da, Kanal 6'da yaptığı ‘‘Beyaz Ötesi’’ adlı programda izledim...
‘‘Beyaz Ötesi’’ çok sevdiğim, gırgır bir programdı... Kulağında kulaklıklarla, minicik bir radyo yayın odası dekorunda Beyaz, programa telefonla katılanlarla söyleşiyor, doğaçlama yaptığı esprilerle konuklarıyla, ama daha da çok kendisiyle dalga geçiyordu...
Sanıyorum Beyaz'ın o günlerdeki programıyla ilgili birkaç şey de yazdım...
Beyaz aslında bizden biri... Yani mizahçı takımından... Duyduğum kadarıyla arkadaşlarıyla zamanında mizah dergisi bile çıkarmış...
Ama sonra aklı başına gelmiş kendini bizim bu alemden kurtarmış... Bir gün inşallah bizi de biri gelir kurtarır bu hayattan...
Beyaz'ın Kanal D'deki ‘‘Beyaz Show’’unu denk düşürdükçe gene keyifle izliyorum...
Bildiğiniz gibi Beyaz burda konuklar ağırlıyor... Radyo programlarında ve sözünü ettiğim eski televizyon programlarındaki telefon söyleşilerinde katılımcılara uyguladığı o hafiften kafa bulma işini, bu defa canlı konuklar üzerinde hayata geçiriyor... Bu işte bazen dozu kaçırdığı şeklinde görüşler var ama, o iş alan razı veren razı bir durum olduğundan söylenecek fazla şey yok... Oraya gelen Beyaz'ı da tanıyor, programda başına gelecekleri de biliyor zaten...
Beyaz'ın programında bir beceriler bölümü var... Ben burada ona değinmek istiyorum...
Beyaz oraya sözümona, ilginç şeyler yapan, burnuyla kaval çalan, bir tabure üstünde cambazlık yapan, bardak yiyen vs. kişileri çıkarıyor... Bunu belli ki programına renk katmak için yapıyor ama...
Bu kişileri gerek sunuşu, onlarla yapılan gırgır söyleşiler vs. işi sonunda ‘‘Bakın hayatta ne manyaklar var’’ görünümüne getiriyor... İnsanda bu duyguyu uyandırıyor ki, hoş olmuyor...
Ben olsam bu işi bir gözden geçiririm...
Beyaz Show'un sevdiğim bölümü, belki daha çok mizah içerdiğinden ‘‘Cezve’’ bölümü...
Hayvansever olmama karşın, o ‘‘High onelar’’ bölümünü hala çakabilmiş değilim.
HABER İÇİN SAÇINI SÜPÜRGE EDEN ADAM
Atv'de Ali Kırca'nın yeni saç stilini takibetmekten, haberleri seyredemez, haberlerden resmen birşey anlayamaz olduk...
Sevgili Ali karşımıza hergün yeni bir saç modeliyle çıkıyor, izleyenlerine sürprizler yapıyor...
İnşallah tutup birgün karşımıza gelinbaşı ile çıkmaz...
Saçlarından mı hoşnut değil... Yoksa haberler pek iç açıcı olmadığından kendini feda edip dikkatleri saçlarına mı çekmek istiyor belli değil...
Hani bir fıkra vardır:
Adam berbere gelmiş... Kafasında üç tel saçı var... Berber uçlarından biraz almış... Sonra da adama saçları ne tarafa tarayacağını sormuş...
Adam, ‘‘Sağa’’ demiş... Berber sağa tararken ‘‘ting’’ diye saçın biri kopup gitmiş...
Adam biraz kızmış tabi... Bu kez, ‘‘Sola tara’’ demiş... ‘‘Ting’’ öbür saç da gitmiş... Kalmış ortada tek bir kıl...
Berber ‘‘Peki şimdi nasıl tarayalım?..’’ deyince de adam, ‘‘Bırak dağınık kalsın...’’ demiş...
İşte benim de endişem, sonunda sevgili Ali'nin bu çok, bilinen fıkradaki adamın durumuna düşmesi...
Haberlerine hakim olduğunu bildiğimiz Ali Kırca'nın artık biran önce saçlarına da hakim olmasını istiyoruz!..
Paylaş