Yay, gökkuşağı, sandık ve kayık

Kültürlerin nasıl iç içe geçtiğini, nasıl da birbirlerinden ayrılamadıklarının en güzel örneklerinden birinde bu hafta sıra.

Haberin Devamı

Yay, gökkuşağı, sandık ve kayık

Kutsal metinlerin tariflerine dayanarak pek çok replikası yapıldı Nuh’un Gemisi’nin. Bu da onlardan. Sandığa benziyor sahiden de.

Sizinle daha önce Nuh’un Gemisi hakkında sohbet etmiştik. Bugün de konumuz sanki o gemi gibi duruyor ama biraz farklı bir tarafından ele alacağız. İlginizi çekecek bence.
Yahudiler, kendi kutsal kitaplarına Torah diyorlar, biz ne kadar Tevrat desek de. Öykümüzün Tevrat’la başlaması, çok eski olmasının (yaklaşık 3000 yıllık) yanında, taraflı ve dinsel unsurlarla süslenmiş de olsa söz konusu dönemin kayda değer bir tarih kitabı da olmasından. Efendim, biliyorsunuz Hz. Musa (bu isimlerin başlarındaki hazreti sözsüğü, bizim adetimiz, Tevrat’ın içinde yok öyle bir şey. Bu nedenle yazmayı da okumayı da kolaylaştırmak için zaman zaman Hz. olmayabilir) kavmini Mısır’dan çıkartıp vaat edilmiş topraklara, yani Filistin’e götürür. Bu sırada Musa’ya Tanrı’dan On Emir gelir.

Haberin Devamı

Yay, gökkuşağı, sandık ve kayık

1900’de James Tissot’un çizdiği Ahit Sandığı.

ON EMİR

Taş tabletler üzerine kazınmış 10 kutsal emir. Aslında dinin temelidir bunlar. Neydi onlar bir hatırlayalım:
Tek İlah benim.
Benden başka hiç kimseye ve hiçbir şeye tapmayacaksın. (İlk iki madde İslamiyet’teki Kelime-i Şehadet’in ilk bölümü aslında.)
Allah’ın adını (Yehova) boş yere anmayacaksın.
Sebt gününü tutacaksın ve kurallarına uyacaksın.
Babana ve annene hürmet edeceksin.
Öldürmeyeceksin.
Zina etmeyeceksin.
Çalmayacaksın.
Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın.
Komşunun karısına, malına, evine, cariyesine, öküzüne, eşeğine ya da herhangi bir şeyine tamah etmeyeceksin.
Musa’nın On Emir’i bunlar. Bu taş tabletler oluştuktan sonra Tanrı, Musa’ya, bu tabletlerin içinde saklanacağı sandığı tarif eder, kavim de bunu imal eder. Bu sandığın bizim dilimizdeki adı Ahit Sandığı’dır. Modern İbranî dilindeki söylenişi Aron Habbret. Ama bizim bugünkü konumuz Batı dillerindeki hali. Ark of the Covenant’tır İngilizcesi. Lafın ikinci kısmına ihtiyacımız yok. Sandık burada “ark” olarak geçer. İşte şimdi konumuza gerçekten başlamış olduk.

Haberin Devamı

Yay, gökkuşağı, sandık ve kayıkHER YERDE ARK VAR

Bu ark sözcüğü bizim için değerli. Çünkü yazının en başında sözünü ettiğimiz yerden de bize göz kırpıyor. Nuh’un Gemisi’nden. Nuh’un Gemisi’nin Batı dillerindeki adı “Ark of Noah” veya “Noah’s Ark”tır. Görüldüğü gibi hem kutsal emirleri muhafaza eden sandığa hem de dünya için gelecek nesilleri oluşturacak canlıların taşındığı gemiye Latin/Roman dilleri “ark” demiş. Çünkü Latincesi “arca” ve anlamı sandık! Tam da burada bir ses oyununun içine doğru hızla itilmekteyiz. Latince “arcus” sözcüğü ise (ki ikisinin de içinde ses olarak ark var) yay, kıvrık şey, kavisli yapı anlamına geliyor. Bir anlamı da “parlak şey, yukarıda ve ışıltılı olan şey.” Şimdi sıkı durunuz. Anadolu’nun kadim (eski) halklarından biri olan, Hititlerden önce yaşamış Luvilerin dilinde de “arga” veya “arka”, yukarı, yüksek, ışıldayan, beyaz gibi anlamlara geliyor. (Eh Hint-Avrupa Dil ailesi boşuna ortaya çıkmamış tabii.)
Bizim kendi geleneğimizden çok iyi bildiğimiz ok ve yay ikilisinin yayı da “ark”tır Hint-Avrupa dillerinde. Çünkü yay, kıvrık bir şeydir. Bilenler mutlaka vardır, elektrik kaynaklarında “ark” olur. Parıldadığı, beyaz olduğu, ışıltılı olduğu için elektrik arkı deriz.

Haberin Devamı

Yay, gökkuşağı, sandık ve kayık

Balık sembolü, iki yayın birleşimidir sonuçta.

TANRILARIN KAYIKLARI

Bütün bu benzerliklerin bir anlamı var. Mesela, ay, hilal iken de yaya benzer değil mi? İşte o hilal de, yağışlı havalarda çıkan (bu nedenle İngilizcesi yağmur yayı -rainbow- olan) gökkuşağı da yaydır. Yani Batıcasıyla ark. İşte eski uygarlıklar, hilal şeklindeki Ay’ı da, gökkuşağını da, o zamanlarda inandıkları tanrıların kayıkları saymışlar. Hem de öyle böyle değil. O kadar çok uygarlıkta var ki bu inanç, buraya almak delilik olur. Fakat bir önemlisini dile getirelim. (Sümer’den bugün söz etmeyeceğim, biliyorum fazla konuştuk son zamanlarda, o nedenle daha ilgi çekici gelebilecek birin seçtim.) Antik Mısır da bu inanca sahip. Kayık (ki gemiden önce kayık vardı unutmayalım. Sonradan büyüyüp gemi adını almış olabilirler ama temelde hepsi kayıktır.) Mısır inancında çok önemlidir, zira hem insanî, hem ruhanî boyutta yolculuk anlamına gelir ve ölürken de bizi kayıkla ölüler diyarına götürürler! (Hatırlayınız, daha önce de Antik Yunan’daki ölüleri taşıyan kayıkçıdan söz etmiştik!) Antik Mısır’da, kayıklarla dolu gayb âlemi resmedilmiştir bol bol ve hem o kayıkların yüzdüğü okyanusa hem de gayb âlemine, Mısır panteonunun yaratılıştan beri var olan kadim tanrısı “Nun”un adı verilmiştir. Nun, âlemin efendisidir hatta âlemin ta kendisidir. Nun’un ne veya kim olduğunu anlayabilmek için Mısırlılar onu hep bir kayıkla resmetmişler. Kayık, biliyorsunuz yaydır, yani arktır, yani yarım çember şeklindedir.
Bir daha sıkı durunuz. Arapça‘da yay şeklinde bir harf vardır. Adı “nun”dur. Nun harfinin sayısal yani ebced hesabındaki değeri 50’dir. İslâm Ansiklopedisi’ne (ve başka pek çok kaynağa) göre nûn, Fenike, İbranî ve Arap dillerinde “balık” anlamına gelir. Kumun üzerine balık çizmek isterseniz, iç içe geçmiş iki tane yay çizersiniz, olur biter! (bkz. resim)

Haberin Devamı

Yay, gökkuşağı, sandık ve kayık

Nefis bir gökkuşağı. Foto Karson.

TEVRAT’TAKİ GÖKKUŞAĞI

Ve Tevrat’ın Tekvin (Yaratılış) bölümünde Allah der ki: “Yayımı buluta koydum, benimle Yer arasında bir ahit alameti olacaktır.” Tefsirciler, bu yayı, her zaman gökkuşağı olarak yorumlamışlardır. Yahudilik öncesindeki çok tanrılı dinlerin hepsinde ise, biraz yukarıda söz ettiğimiz gibi, gökkuşağı da hilal ile birlikte tanrıların bindiği kayık olarak algılanmıştır.
Demem o ki dostlar, bir “ark” dedik, altından neler çıktı. İnsanın dünyası çok renkli. Geçmişin gelenekleri her zaman bir şekilde bugün de yaşıyor, bunun örneklerini çok gördük bu sayfada ve daha da göreceğiz. İşin içine edebiyat, mitoloji ve insanın hayal gücü de girince ki zaten en güçlüsü odur, o zaman sözünü edecek şeylerin de haddi hesabı yok doğrusu. Kalın sağlıcakla…

Haberin Devamı

 ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Tarihte çok az millete nasip olan bir zaferimiz var. Yedi düvelin toplanıp paylaşmaya hatta bir lokmada yutmaya geldiği Anadolu’nun, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde silkinip, tüm çakalları geri püskürttüğü bir zafer bu. 98’inci yıldönümünde büyük gurur ve bunu bize sağlayanlara duyduğumuz şükranla anıyoruz. Kutlu olsun.

BU HAFTA SONU HAVA VE DENİZ

Yağış yok, sıcaklık gayet yüksek ve rüzgâr da tipik, yani öğleden sonraları denizden karaya. Meltem dediğimiz olgu yani. Güney Marmara’da bu, poyraz olarak hayata geçiyor. Pek bir değişiklik yok anlaşılan. Keyfini çıkartmak lazım.

Yazarın Tüm Yazıları