Paylaş
Genelgede yer alan, “Belediyelerimizin sahipsiz hayvan toplama ekibinin çalışması veya herhangi bir ihbar sonucu sahipsiz hayvanların tespiti halinde bu hayvanların barınaklara götürülmesi” maddesi üzerine belediyeler sokak hayvanlarını toplamaya başladı. Gerçek anlamda refah ve modern geçici rehabilitasyon merkezleri kurulmadıkça daha önce de kaleme aldığım bu yazı maalesef geçerli kalacaktır. İşte barınak gerçeği...
Şehir merkezlerinde, ‘aslında bizler gibi yaşadığımız mahallenin sakinleri sayılması gereken köpeklerin sayısı biraz arttığında’ hemen homurdanmalar başlar:
Belediyeyi arayalım...
* Toplatalım...
* Barınağa gönderelim...
* Sokağa çıkamaz olduk...
* Korkuyoruz...
* Havlamalardan uyuyamıyoruz.
Bu kısa/kestirme yola kolayca bir başka canlı için karar verenler, acaba hiçbir köpek barınağını ziyaret etti mi?
* * *
Barınak, birçok zorlama dinamiğin olduğu; korku, stres ve mücadelenin kol gezdiği bir ortamdır. Birbirlerine olan uyumlarına bakılmaksızın bir arada yaşamaya zorlanan onlarca köpek aynı alan içerisinde yemek, yatacak yer ve su için -yani hayatta kalabilmek için- mücadele içerisindedir.
Kışın buz gibi soğuk hava, yazın yakıcı sıcak, baharda içlerini titreten yağmur ve çamur... Toplu kalınmadan kaynaklı hastalıklar, eksik olmayan kavgalar sonucunda yaralanmalar ve sakatlıklar... Her defasında kötü muamele, itilme kakılmaya rağmen o hep güvendikleri insan iletişimi ve dirsek temasından uzak ve yoksun bir tutsak hayatı, istif yeri...
İşte barınak gerçeği ülkemizde maalesef bu resmiyle yaşanıyor.
* * *
Vatanından savaşlar ya da etnik sebepler ile sürülmek zorunda bırakılan farklı milliyetlerden ve mezheplerden insanlara karşı üzülen, onların yerine kendini koyan, empati yapan bizler, konu köpekler olunca maalesef bırakın empati yapmayı tahammül bile etmeyi beceremiyoruz. Soğuk havada çıplak ayakla gezen bir çocuk için gözlerimiz dolarken, üşüyen bir yavru köpeği görmezden geliyoruz. Tüm canlılar eşit yaşam haklarıyla doğar sözünün maalesef bir palavradan ibaret olduğunu anlıyoruz.
* * *
Aslında ideal olan sokaktaki muhtaç durumdaki dostlarımız için toplama kamplarına dönüşen barınaklar değil ‘geçici sığınma ve rehabilitasyon merkezleri’dir. Hasta, sokakta yaşayamayacak kadar muhtaç durumda olan, sakat ya da bakımı zorunlu olan köpeklerin refah içinde hak ettikleri gibi yaşayabileceği, kısırlaştırılmaları ve tedavileri tamamlandıktan sonra salıverildikleri ve bol bol sahiplendirme çalışmaları yapılan yerler olmalı barınaklar. Şehrin unutulmuş ücra köşelerinde değil, insanların toplu taşım araçlarıyla kolayca ulaşıp ziyaret edebilecekleri merkezler olmalı. Yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının el birliği ile çalıştığı ortak paydada hareket ettikleri yerler haline dönüşmeli.
* * *
Tüm bu çıplak gerçeklerin ışığında, mahallenizdeki köpek sakinlerin hayatları hakkında diyetini asla ödeyemeyeceğiniz kararlar almadan önce bir daha düşünün.
Ötelemek ve ittirmek çözüm olamaz!
Kısırlaştır, aşılat, sev, yaşat...
SATIN ALMA, SAHİPLEN!
Paylaş