Sanat eğitimi alan çocuk farklıdır!

Sanatçı adayları, küçük yaşlardan itibaren sanatla ilgilenmeye başladıkları için geçirdikleri ruhsal ve fiziksel değişimleri net bir şekilde algılayabiliyor ve gözlemleyebiliyorlar. Böylece modern çağda öne çıkan “farkındalık” kavramı çocukluktan itibaren tanınmaya başlıyor. Konservatuvar veya bir kurs programında eğitim alan her sanat öğrencisi geçirdiği disiplinli, zorlu ama bir o kadar da keyifli süreç boyunca ne denli önemli beceriler edindiklerini küçük yaşlardan itibaren dile getiriyor. Bu büyülü sanat dallarının kazandırdıklarını, bir eğitmen olarak ben de gözlemliyorum. Hatta sohbetlerimizde kendilerinden de sık sık bunları duyuyorum.

Haberin Devamı

Bale, dans, müzik, resim… Sanatın hangi dalında olursa olsun kazanımlar çok çeşitli.

 

Bu kazanımların hiçbiri bir diğerinden daha önemli değil çünkü esasen hepsi bir araya geldiğinde kendini gerçekleştirebilen birey için olmazsa olmaz şartlar.

 

Özetlemek gerekirse; özellikle çocuk yaşlarda alınan sanat eğitimi, amaç belirleme ve hedef koyma konusunda inanılmaz bir refleks kazandırıyor. Zaten başarı gelirse ilk olarak bu kazanım sayesinde geliyor.

 

Sanatın iç disiplinine ve uygulanan eğitim süreçlerine adapte olmaya başladıkça odaklanma ve zaman yönetimi gibi kazanımlar elde eden çocuk, kişisel ve sosyal gelişim açısından da müthiş bir yol kat ediyor.

 

Haberin Devamı

Özellikle ortak yapılan sanatlarda, örneğin bir koro ya da dans grubunda takım çalışması, paylaşım, sağlam arkadaşlık ilişkilerinin kurulmasının öneminin de altını çizmek isterim.

 

Sanat çocuklara özgüven kazandırıyor

Sanat eğitiminin aşamalarını başarıyla geçtikçe çocukta gelişen özgüven ve cesaret gibi olgular kişiliğinin temel taşları olmaya başlıyor. Elbette sanat eğitimi her daim başarılı olunan bir süreç değil. Yaşanan birçok zorluk, hayal kırıklığı, başarısızlık da öğrenme sürecinin bir parçası. Dolayısıyla kişinin sebat etmeyi, içsel gücünü yükseltmeyi, kendini kontrol edebilmeyi bilmesini de sanat eğitiminin kazanımları arasında sayabiliriz. Bu zorlu süreçleri atlatabildikçe ruhsal gelişim ve olumsuz dış etkilere karşı direnç de oluşuyor. Böyle bir kazanımın yetişkinlik döneminde bir insana nasıl yardımcı olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

 

Sanat eğitimi ister istemez aktif bir yaşamı da beraberinde getiriyor. Özellikle bir kurs ya da okul ortamında alınan her ders, çocuğu akademik hayatı için bağlı olduğu masa başından kaldırıp aktif öğrenme ortamına da sokuyor. Üstelik bu konuda yapılmış onlarca araştırma gösteriyor ki sanat eğitimi alan bir çocuğun akademik başarısı da doğru orantılı artıyor.

 

Haberin Devamı

Sonuç olarak tüm bu kazanımlar yaratıcılığı geliştirmenin ötesinde, öğrenme ve üretmeyi beraberinde getirip entelektüel birikimi arttırıyor. İçi oldukça boşaltılmış “entelektüel” kelimesini; dünya görüşü olarak modern, gelişime açık, sanattan politikaya kadar kültürün tüm katmanlarındaki çeşitli bilgiyi kendince sentezleyebilen bir kişilik özelliği olarak ele aldığımı ayrıca belirtmek isterim.

 

Bale, çocuğa estetiğin ötesinde katkılar sağlıyor

Yukarıda bahsettiğim tüm kazanımların her sanat dalı için geçerli olduğunu düşünüyorum. Ama bu noktada uzmanlık alanım olan bale ve dans eğitimi için ayrı bir başlık açmak istedim.

 

Bale söz konusu olduğunda akıllarda estetik, zarafet ve duygu yoğunluğu açısından zengin bir sanat dalı canlanır.

Haberin Devamı

Yalnızca bale değil, sanatın birçok dalı için bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Atatürk’ün oynadığı zeybek son derece zariftir; Vivaldi’nin “Dört Mevsim”inin duygu yoğunluğu tartışılmazdır; Dali’nin “Belleğin Azmi” tablosu ise estetik kelimesini baştan tanımlar.

 

Balenin de tüm bunları barındıran “konsantre” bir sanat olduğunu söyleyebiliriz. Her bir duruşun tarihsel bir gelişimi, fiziksel zorluğu, estetik bir kaygısı vardır. Sahnedeki bir dansçı tüm bu teknik bilgi ve becerisini yansıtırken yüzündeki ifadeyle teatral bir zenginlik de katmak durumundadır. Yoksa “Kuğu Gölü” onlarca yılı aşıp da hâlâ nasıl kalbimize dokunurdu?

 

Gelelim birebir yaşadığım, 18 yıldır öğrencilerimde bizzat şahit olduğum kazanımlara…

 

Haberin Devamı

Özellikle 4-8 yaş arası bale eğitimi alan biri fiziksel ve mental olarak sürekli gelişim içinde oluyor.

 

Her bir kasın esnekliğinin artması zarif bir bale hareketine imkân vermesinin yanı sıra çocuğun duruş bozukluğunu dahi düzeltebiliyor. Artan fiziksel kondisyon ve refleks gelişimi çocuğun dans gibi fiziksel yeterlilik gerektiren başka bir sanatın yanı sıra herhangi bir spor dalında da verimini arttırabiliyor. Dolayısıyla diğer aktivitelere adaptasyon açısından balenin kattıkları yadsınamaz. Yeni filizlenen bir çocuk bedeninde sağlıklı bir altyapıya zemin hazırlayan bu süreç, gelecekte aşırı kilo alımının önlenmesi, hastalık risklerini azaltma, dolayısıyla kaliteli bir yaşam için büyük bir artı.

 

Haberin Devamı

Mental gelişimi sağlayan ise “farkındalık”. Çünkü bale dikkat gerektiren bir sanat dalı. İster istemez bu eğitim kişiyi gündelik hayatta da dikkatli bir birey haline getiriyor. Sadece dünyayı değil bedensel ve ruhsal olarak kendini bütünsel algılayabilmesine de olanak tanıyor.

 

Bale çocuklar için büyülü bir dünyanın kapılarını da açıyor

Balenin eğlenceli bir kazanımı daha var. Bale yaparken büyülü bir dünyanın kapıları açılıyor çocuklar için. Sadeleştirilmiş bale eserleri, yaratıcı hikâyeleriyle onların rengârenk zihinlerinde yankılanıyor. Bu öyle bir etki ki, o hikâyelerin birer kahramanı olmak çocuklar için tarifi imkânsız bir mutluluk ve zenginlik. Tüm bu süreç çocuk için olduğu kadar onun gelişimini izleyen biz eğitimciler ve aileler açısından da müthiş bir deneyim.

 

Elbette tüm bu kazanımlar için bale ve diğer tüm sanatlara ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi. Küçük yaşta sanatla tanışan çocuklar, saydığımız faydaları yoğun şekilde hissediyorlar. Hatta o kadar ki, bu özelliklerin hepsinin farkındalar ve “bu eğitim sana ne kazandırdı?” sorusu yöneltildiğinde tüm bu katkıları kendi cümleleri ile sayabiliyorlar.

 

İşte bir örnek: Sekiz yıldır bale ve dans öğrenimi gören Onur Tayranoğlu adlı öğrencimin ağzından sanatın ona kattıklarını dinleyebilirsiniz.

 

 

Bu yüzden tavsiyem, çocuklarınızı böyle bir şanstan mahrum bırakmamanız. Bu hem onların hem sanatsever bir toplumun hem de bu büyülü sanat dallarının gelişimi açısından oldukça önemli.

 

***

 

BİNDE BİR GECE DİYALOGLARI

Sanat eğitimi alan çocuk farklıdır

Başrollerinde Hakan Meriçliler ve Begüm Kütük’ün oynadığı “Binde Bir Gece Diyalogları” Zorlu PSM’de sahnelendi. Oyunun yazarı Birol Güven, yönetmeni ise Galip Erdal.

 

Seyirciler oyuna bir hayli ilgi gösterdiler. Ben de seyirciler arasındaydım.

 

Hakan Meriçliler ve Begüm Kütük performanslarıyla seyirciyi gülmekten kırdı geçirdi. Hilmi Özçelik, Gamze Uçar, Engin Demircioğlu, Ece Mağat, Selin Altıntaş, Burcu Görek, Musa Kazım Öney’den oluşan oyuncu kadrosu ile “Binde bir Gece Diyalog”larını izlemenizi öneririm.

 

***

 

ALPHABETIC

 

Bir Gün Herkes 5 Dakikalığına Fotoğrafçı Olacak, Üstelik Sahipsiz Hayvanların da Karnı Doyacak!

 

Profesyonel fotoğraf sanatçılarının yanı sıra dijital çağın hediyesi cep telefonlarının kimimizi amatör fotoğrafçıya dönüştürmesi sayesinde, benim de aralarında bulunduğum birçok gönüllü ile bir projeye imza attık: ALPHABETIC…

 

Sanat eğitimi alan çocuk farklıdır

Ortak paydamız hayvanseverliği temel alan kolektif bir değer yaratmalı diyerek yola çıkan Soul'n Art, Renan Kaleli proje koordinatörlüğünde ALPHABETIC karma fotoğraf sergisinin ikincisini düzenliyor.

 

Fotoğraflarımızın satış gelirinin bir kısmını Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği (SHKD) aracılığı ile hayvan arkadaşlarımıza aktarmak hayalimizi de hayata geçiriyor olacağız.

 

 

Ünlü fotoğrafçı Arnold Newman'ın “Birçok fotoğrafçı daha iyi kamera aldıklarında daha iyi fotoğraflar çekeceklerini düşünürler. Daha iyi bir kamera, kalbinde ya da kafanda bir şey yoksa, senin için bir şey yapamaz” sözüne inanan biz fotoğraf severler, “kalbinde ve kafasında aynı şeylerin bulunduğuna inandığımız” siz fotoğraf meraklılarını bu sergiye bekliyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları