Paylaş
Araya başka konular girdiği için bugün yazıyorum.
Tasavvurumdan farklı bir YÖK Başkanı buldum karşımda.
Konu şu: 21 Mart’taki yazımda, Prof. İlten Turan için Bilgi Üniversitesi’nde yapılan töreni anlatmış, onun sözlerini aktarmıştım. İlter Hoca’nın bilhassa şu sözleri:
“Bugün üniversiteler özgürlük ortamından, her türlü konunun tartışıldığı, araştırıldığı bir kurum olmaktan uzaklaşıyor...
Son derece vasata doğru giden bir akademik ortamdayız!”
Bu sözleri Cumhurbaşkanı’ndan YÖK Başkanı’na, yetkililerin dikkatine sunmuştum.
YÖK Başkanı Prof. Yekta Saraç şöyle dedi:
“İlter Hoca çok toleranslı konuşmuş. Akademik ortam bugün değil vasat, vasatın altındadır maalesef!”
ELİTİST ÜNİVERSİTE
Üniversitenin akademik anlamını bilen herkes, bugünkü akademik ortam hakkında nelerden şikâyet ederse, Yekta Saraç da onlardan şikâyetçi: Gittikçe kalite düşmesi, akademik kriterler yerine kayırmacılık, tarafçılık, kolaycılık gibi eğilimlerin ağır basması...
“Çok iyi üniversitelerimiz de var” diyen Saraç, kariyer sınavlarının bazı üniversitelerde yozlaştığını anlattı.
Gerçekten bazı üniversitelerde doktora tezini okumadan hatır gönül için onay verildiğini ben de duyuyorum. Tabii bu yozlaşmanın sebeplerinden biri, üniversite içi seçimlerdir. Kendi adamını akademik kadroya almak “seçmen kazanmak” anlamına da geliyor!
Üniversitelerin “elitist” olması gerektiğini söylediğimde, hiç popülizm yapmadı:
“Elbette üniversite elitizm; bilim sahasında en iyilerle çalışan, en iyileri yetiştiren kurumlar olmalıdır.”
Siyasette elitizm kötü, bilimde iyiden öteye zorunludur.
TEK ÖLÇÜ KALİTE
Prof. Saraç’ı önceden tanımıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, resmen AKP’li bir avukatı HSYK’ya ataması gibi YÖK’e de bir başkan mı atadı, diye endişem vardı. Kendisine de söyledim bunu.
Ancak telefonda bilim felsefesi alanında Karl Popper’den konuşmamız, “Akademik hayatta tek ölçü, akademik değerlerdir” diye vurgulaması doğrusu hoşuma gitti.
Prof. Saraç, “Siyaset, akrabalık, ideoloji gibi faktörler akademik tercihlerde rol oynamamalı” diyordu:
“Tabii herkesin siyasi görüşleri olur, benim de var. Değer tercihleri olur, benim de var. Ama akademik hayatta tek ölçü, evrensel akademik standartlardır!”
Merhum Prof. Mümtaz Turhan’ın üniversite hakkındaki görüşlerini YÖK Başkanı’nın da paylaştığını görmekten içimde bir ferahlık hissettim.
TEMEL BİLİMLER
Tabii bilim deyince gündemdeki konu “temel bilimler” denilen fizik, kimya ve biyoloji dallarındaki aşınmadır. Öğrenciler azalıyor, bölümler kapanmak üzere, üstelik matematik dahil.
Sayın Saraç’ın gönderdiği bilgi notuna göre, 2010-2014 arasında:
Biyolojide öğrenci sayısı 7 binli rakamlarken 2014’te 1242’ye inmiş!
Fizikte 3 binli rakamlardan 447’ye düşmüş.
Kimyada 7 binli rakamlardan 1366’ya gerilemiş.
Matematikte 9 binli rakamlardan 3547’ye inmiş.
YÖK Başkanı, bu talep azalması karşısında kontenjanların düşürüldüğünü, ama bunun da kaliteyi çok aşağılara çektiğini anlattı. “Gelecek ders yılında bazı üniversitelerde bu kontenjanların kaldırılacağını, öğrenci alınmayacağını” söyledi:
“Amaç kaliteyi yükseltmektir.
Temel bilimler tahsili için gerekli bilgi donanımına sahip öğrencilere sahip olmaktır.”
Bu kalite öncelikli yaklaşımı doğru buluyorum.
Üniversitede her fikir için özgürlük bulunması fakat siyasetin değil akademik standartların egemen olması eşyanın tabiatı gereğidir. İnşallah bu yönde gidilir.
Paylaş