Yine 4+4+4

TÜRKİYE’nin önde gelen eğitimcilerinden Prof. Ziya Selçuk, önerilen “4+4+4” sistemini CNNTürk’teki “Eğrisi Doğrusu” programında eleştirdi.

Haberin Devamı

Selçuk’un eleştirilerinde hiç siyaset yoktu. Kızların okullaşma oranında bu hükümet zamanında sağlanan başarıları da övgüyle anlattı. Eleştirileri pedagoji açısındandı, dünyadaki gidişat açısındandı, bütçe öncelikleri açısındandı.

Mesela “Almanya’da ortaöğretimde meslek liselerinin oranının yüzde 64 olduğu söyleniyor. Bu eski bir bilgidir. Sanayi çağının bilgisidir. Bugün bilgi toplumundayız, Almanya da bu sistemi değiştiriyor” dedi...

Ziya Selçuk, AK Parti hükümeti döneminde Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı yapmıştır. 28 Şubat’ın “8 yıl kesintisiz eğitim” formülüne karşı çıkmıştı. Şimdi Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in eğitim politikaları hakkında zaman zaman çağırıp görüştüğü bir uzmandır.

Yani siyasi bir tavrı yok, eğitim bilimi açısından yapıyor eleştirilerini.

Haberin Devamı

‘Sen sus’ denilirse

Her eleştiriyi iktidara düşmanlık sanarak “Kurun partinizi çıkın karşımıza” diye tepki gösterenler sorunlara uzmanlık açısından ve geniş ufuklu bakabilirler mi?

Demokratik bir toplumda siyasi görüşler bile siyasetçilerin tekelinde olamaz. Kanarya Sevenler Derneği de eğitim politikası, Kıbrıs politikası hakkında görüş açıklayabilir.
TÜSİAD’ın savunur göründüğü 8 yıllık kesintisiz eğitimi ben de yanlış buluyorum. Zamanında da karşı çıkmıştım. Ama yanlış bulduğumuz fikirlere tepkimiz ‘sen sus’ olamaz. “Sen sus” tavrı, iktidarların “güçlülük duygusu”nun dışavurumudur. İktidarların hatalardan dönme ve toplum kesimleriyle diyalog şansını daraltır.

Siyaset bilimcilerin çok iyi bildiği liberal Lord Acton 150 yıl önce veciz bir şekilde ifade etmişti bu gerçeği. Martin Lipset de uzun iktidar dönemlerinin bu duyguyu güçlendirdiğini anlatmıştı. Siyasetin bu ‘tunç kanunu’ AKP’de de kendini gösteriyor.

Hatadan dönmek

On bir yaşına giren bir çocuğa “evde eğitim” kapısının açılmasını alkışlayanlar oldu. Hatta bunu liberalizm zanneden ‘taze liberaller’ gördük. Ama yoğun olarak eleştirildi. İyi ki eleştirilmiş, hükümet alt komisyonda bu yanlışı düzeltti. Alt komisyonda çıraklık yaşı da düzeltildi, 11’e çekilmişti, 15’e çıkarıldı.

Haberin Devamı

Eleştirinin faydasını görüyor musunuz?

Peki, kanun teklifinin bütün yanlışları düzeltildi mi? Teklifin doğruları yok mu? Artık “kesintisiz” katılığını sosyal hareketliliğin böylesine hızlandığı bilgi çağında sürdürmek mümkün mü?

Bunları tartışmayla, müzakereyle bulacağız. Hatalar tartışarak asgariye inecek.

Bakan ne demişti?

Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer, 10 Şubat günü CNNTürk’te “Eğrisi Doğrusu” programında aynen şunları söylemişti:

“Dünyanın genel gidişatına baktığınızda iki genel eğilim var... Birincisi okul öncesi eğitimin giderek daha önem kazanması ve eğitim yaşının küçülmesi...”

Halbuki kanun teklifinde okul öncesi eğitim konusunda bir düzenleme bulunmadığı gibi okula başlama yaşı aşağıya çekiliyor! Bakan’ın sözlerine devam edelim:

Haberin Devamı

“Dünyada ikinci eğilim ise mesleki eğitimin biraz daha ötelenmesi... Mesela bizde çıraklık eğitimi hâlâ pek çok kişinin özlediği bir eğitim olarak duruyor... Dünya bu yöne gitmiyor artık...”

Çıraklık yaşı çok şükür bu yönde düzeltildi. Sayın Bakan çok haklı olarak mesleki eğitim yaşının “ötelenmesini” de savunuyor. Bu konuda ne yapılacak, bilmiyoruz.
Görülüyor ki aceleye getirilmemeli, tartışılmalı.

Sayın Ziya Selçuk’un görüşlerinden zaman zaman bahsedeceğim. İsteyenler CNNTürk’ün internet sitesinden Selçuk’un konuşmasını izleyebilirler.

Yazarın Tüm Yazıları