Yeni yıl, yeni kaygı

YILBAŞI deyince ilk aklıma gelen ışıklar ve hediyelerdir, hele de ışıkların ve hediyelerin çocuklarda yarattığı sevinci görmek beni mutlu ediyor.

Haberin Devamı

İnsanoğlu karanlıktan, belirsizlikten, meçhulden korkan; ışıkta ve aydınlıkta güven, mutluluk hisseden bir yaratılışa sahip.

Her çağda ve bütün dinlerde “nur” (ışık) kutsanmıştır.

Hıristiyanlığın dini ritüeli 25 Aralık’ta kutladıkları ‘Christmas’tır. Yılbaşı öyle değildir. Dileyen kutlar, dilemeyen kutlamaz.

Ben 2017 yılının ülkemize ve dünyaya iyilikler getirmesini diliyorum elbette. Fakat endişelerim var.

TEK İYİ HABER

2017 yılına girerken tek iyi haber Suriye’de ateşkesin sağlanmasıdır. Bu defa Türkiye, Rusya ve İran’la birlikte Esad rejimi ve “terörist olmayan” muhalifler anlaştığı için herkes daha bir umutlu.

İnşallah 6 milyon insanın göçmenlik trajedisi sona erer, Suriyeliler evlerine döner. Suriye’de istikrar sağlanırsa terör de büyük bir ivme kaybeder.

Haberin Devamı

En büyük zararı Türkiye gördü, barış gelirse en fazla rahatlayacak olan Türkiye’dir.

Başka umut verici ne var?

Başkanlık sistemi diye sunulan modelden ben endişeliyim: Kutuplaşmanın artmasından endişeliyim. Kamu kurumlarının “rasyonel hukuki” işleyişlerinin aşınmasından, daha da kişiselleşmesinden endişeliyim.

İnşallah yanılıyorumdur.

POPÜLİZM ÇAĞI

Asıl büyük endişem dünyada tırmanan popülizm ve değerler çatışmasıdır.

Böyle devam ederse dünyada gerilimler artar, ekonomik büyüme daha da yavaşlar. Türkiye çok olumsuz etkilenir.

2017 seçimlerinde bir de Almanya ve Fransa daha sağa kayarsa, bunun dünya ve Türkiye üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri bir düşünün?

Amerikan yönetimi ile İsrail arasında sürtüşme var. Trump ise “Dayan İsrail geliyorum!” diyerek yangını körüklüyor. Yarın Trump “Müslüman Kardeşler”i terör örgütü ilan ederse Türkiye’nin tavrı ne olur?

Huntington’un “medeniyetler çatışması” yaklaşıyor mu diye endişelerim var.

‘POST-TRUTH’ KARANLIĞI

Daha kötüsü, siyasi demagojilerin ötesinde, akılcılıktan uzaklaşma ve duygulara kapılma eğiliminin dünyada yaygınlaşmasıdır.

Oxford Sözlüğü 1888 yılından beri genişletilerek yayınlanır; 2016’da “post-truth” kavramı sözlüğe girdi.

Basitçe “gerçek sonrası” diyebiliriz. Sözlükteki tanımı şöyle:

Haberin Devamı

“Kamuoyunun oluşturulmasında objektif gerçeklerden ziyade duyguların ve kişisel inançların daha etkili olduğu ortamı ifade eden bir kavram.”

Modernitenin “objektif gerçekler” kavramı gerilemekte; postmodern “duygular” ve “kişisel inanışlar” öne geçmekte!

Şu örnekle anlatılıyor: Trump, “iklim değişikliği” sorununun Amerikan endüstrisini vurmak için Çin’in uydurduğu bir tuzak olduğunu söylüyor.

Taraftarları “iklim değişikliği”nin endüstriyel ve atmosferik sebeplerini ortaya koyan “objektif gerçekler”i hiç merak etmeden Trump’ın bu sözlerine “inanıyorlar!”

BİRİ BANA ANLATSIN

Bunun anlamı “objektif gerçekler”i arayacak ve onları gözeten çözümler önerecek olan aklın, araştırma ruhunun, hatta dürüstlüğün gerilemesidir.

Haberin Devamı

Evet dürüstlüğün bile gerilemesi; nitekim Alison Flood, The Guardian’daki yazısında “yalan”ın da yaygınlaştığını belirtiyor.

Gerçek olup olmaması önemli değil, isterse “yalan” olsun, yeter ki “duyguları” okşasın!

Bu arada “hukuk” da geriliyor zira hukuk “objektif” ilkeler bütünüdür.

Objektif gerçekler ve objektif hukuki ilkeler yerine çatışan “duygular” ve “kişisel” önyargılar siyasette daha fazla etkili olur diye kaygılıyım.

Birisi çıksın, yanıldığımı “objektif gerçekler”le bana anlatsın. Buna ihtiyacım var.

İnşallah yanılıyorumdur, inşallah 2017 ile böyle belirsiz ve karanlık bir çağa değil, bilgiyle ve hukukla iyileşecek bir çağa giriyoruzdur.

Yazarın Tüm Yazıları