Paylaş
Adalet Bakanlığı 28 Şubat döneminde verilen binlerce mahkeme kararını incelemeye almış, bu kararları veren hâkim ve savcılar hakkında Adalet Bakanlığı soruşturma başlatabilecekmiş!
Asla olamaz dedim, Adalet Bakanlığı asla böyle bir çalışma yapamaz!
Türkiye bir hukuk devleti ise ve demokrasinin temeli olan “kuvvetler ayrılığı” ilkesi Türkiye’de de geçerli ise, Adalet Bakanlığı böyle bir çalışma yapmayı hayal bile edemez. Adalet Bakanlığı mahkeme kararlarını incelemeye alamaz! Adalet Bakanlığı savcı ve hâkimler hakkında soruşturma açamaz!
Böyle bir şey, yürütme erkinin yargıda operasyon yapması demek olur.
28 Şubat’ta Genelkurmay’ın hâkim ve savcılara brifing vermesi ve “irticacı hâkimler soruşturuluyor” diye yargı üzerinde totaliter bir baskı kurulması nasıl korkunç bir yanlış idiyse, bugün bakanlığın böyle bir şey yapmaya kalkması da o derece yanlış, o derecede totaliter olurdu.
Çok şükür ki haber yanlıştır.
BAKANLIK NE YAPIYOR?
Adalet Bakanlığı’ndan araştırdım, evet, haber yanlış! Adalet Bakanlığı 28 Şubat döneminde verilmiş bir tek dosyayı bile incelemiyor, bir tek hâkim ve savcı hakkında soruşturma düşünmüyor. Olamaz zaten; çünkü Adalet Bakanlığı “yürütme erki”dir, “yargı erki” ayrıdır, hiçbir şekilde karışamaz!
Bırakın bakanlığı, HSYK’nın bile böyle bir yetkisi yoktur.
Bakanlıkta bir çalışma var, ama o haberdeki gibi değil... 28 Şubat dahil çeşitli askeri müdahale dönemlerinde verilmiş bazı çok haksız mahkûmiyetler olduğu biliniyor. Mesela Malatya’da, bir pencere camı dahi kırmadan türban yasağına karşı protesto yürüyüşü yapanlar, hiçbir delil olmadan, “terör örgütü” sayılmış ve “ayaklanma” suçundan müebbet ve diğer ağır hapis cezalarına çarptırılmışlardı!
YARGILAMANIN YENİLENMESİ
Böyle son derece olağandışı mahkûmiyetler için, CMK’nın 311. maddesindeki “yargılamanın yenilenmesi” yolu açık mı değil mi, açık değilse nasıl açılabilir? Bakanlık çalışması henüz bir ‘akademik’ araştırma aşamasında.
Bahsettiğim Malatya mahkûmiyetlerini Adalet Bakanlığı “kanun yararına bozma” yoluyla Yargıtay’a götürdü. Yargıtay kararı bekleniyor. Geçmişteki bu gibi istisnai mahkûmiyetlerde “yargılamanın yenilenmesi” yoluna gidilebilmesi için yasal düzenlemeye ihtiyaç var mı, yok mu? Bakanlık, Yargıtay kararına göre bir tasarı hazırlayacak veya tasarıya gerek olmadığı anlaşılacak.
Belli tarihe kadarki eski mahkûmiyetler konusunda “yargılamanın yenilenmesi” yolu yeni bir yasayla genişletilirse, Öcalan da bundan yararlanır mı? Hayır, çünkü Öcalan davası AİHM’den geçti. Bakanlık AİHM’den geçmiş kararları kapsam dışı tutmayı düşünüyor. Bir karar AİHM’den geçmişse, evrensel hukukun onayından geçmiş demektir zaten.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Ben şahsen, 311. maddedeki evrensel şartlarla sınırlı olmak üzere böyle “yargılamanın yenilenmesi” yolunun açık olmasını veya yasayla açılmasını doğru buluyorum.
AK Parti hakkındaki “irtica odağı” kararı için de “yargılamanın yenilenmesi” yapılabilir. Mahkûmiyete temel alınan delillerin sahteliği, kesinleşmiş farklı mahkeme kararının ortaya çıkması gibi kanuni şartlar gerçekleşirse, bunun mümkün olacağını Cemil Çiçek ve Haşim Kılıç da söylediler zaten.
Neticeten diyeceğim şu: Siyasi tarafgirliğimiz, hukuktan üstün olamaz. Kuvvetler ayrılığı, yargının bağımsız ve tarafsız olması, hukuk devleti gibi değer ve normlar herkese lazımdır ve bütün ideolojilerden, bütün partilerden üstündür.
Kuran-ı Kerim ne diyor? “Bir kavme olan husumetiniz sizi adaletten alıkoymasın!”
Paylaş