Vandalizm

HDP çağrı yaptı, “Sokağa çıkın” diye... Çıktılar, yaktılar yıktılar. Binalar, banka şubeleri, halk hizmeti yapan belediye otobüsleri, Kobani’ye sağlık hizmeti götüren Kızılay araçları, esnaf dükkânları, sivil vatandaşlara ait araçlar, hepsi ateşe verildi...
21 insan hayatını kaybetti.
Sabahtan gece yarılarına kadar bu korkunç barbarlık devam etti. BDP cenahından tek kişi çıkıp da “Şiddetten uzak durun” diye tek çift laf etmedi.
Aksine, HDP’den Ertuğrul Kürkçü, “Cihatçılara karşı harekete geçtik” diyerek körükledi...

DEMİRTAŞ’IN SÖZLERİ

Selahattin Demirtaş’ın sözleri ise trajikomik: “Bayrak ve Atatürk büstünü yakanları kınıyorum. Bunlar batıdan doğuya yardım gelmesin diye yapılan provokasyonlardır!”
Atatürk heykeline ve bayrağa saldırı olmasaymış Demirtaş’ın bu yakıp yıkmalar, bu vandalca eylemler hakkında söyleyeceği sözü yokmuş demek ki!
Hem ne demek provokasyon?! Açıkça azgınlık! Hem kaçıncı defa?
Sanki HDP’nin militanları değil de “birileri”(?!) heykele ve bayrağa saldırmış; “batıdan doğuya yardım gelmesin” diye!
Bunca yakıp yıkmalar “batıdan doğuya yardım gelsin” diye miydi?!

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm sürecindeki sorunlar da Kürt milliyetçisi hareketin şiddet tutkusundan kaynaklanıyor. Demokratik bir sistemde bir ülkeden ayrılmayı da talep edebilirsiniz! Quebeck, Katalon, İskoç milliyetçileri, kimsenin burnunu kanatmadan, demokratik usullerle hareket ediyorlar.
Türkiye’de demokrasi kanalları Batı ülkelerindeki düzeyde açılsın, şiddet sona ersin diye bir süredir “çözüm süreci” yürüyor değil mi?...
Peki, silahlı unsurlar sınır dışına çekilecekti, çekildi mi?!
Kobani olayından önce şantiye yakmalar, adam kaçırmalar, yol kesmeler neydi?
Kobani olayından önce okul yakmalar neydi?!
Devlet böyle bir harekete nasıl güvenerek Suriye politikasını onların istediği gibi ayarlayabilir?! PYD’nin bu 3.5 yıl içinde nasıl davrandığı da belli! Çözüm sürecini hiç dikkate almadan hareket etti.

GÜVEN SORUNU

İlgili herkes ‘makul’ü bulmak zorundadır. Çözüm süreci niye gerekliyse, bu gerek devam ediyor. Selahattin Demirtaş, Türkiye’nin “Rojavo konusunda çözüm sürecine paralel hareket etmesini”, yani PYD’ye destek vermesini istemişti.
“Çözüm süreci” kavramı makulü bulmada ölçülerden biri olabilir. Yol kesmeler, adam kaçırmalar, okul yakmalar ve son vandalizm olayları “çözüm süreci”ne paralel mi? Kandil’in tehditleri “çözüm süreci”ne paralel mi?
Bir de olsun bu üç buçuk yıl içinde PYD’nin “çözüm sürecine paralel” hareket etmesini istediler mi?
Elbette Ankara’nın Suriye politikası “Esad gitsin”e kilitlenmiş ve bu yüzden maalesef diplomatik esnekliğini kaybetmiştir. Türkiye İŞİD’le mücadelede daha aktif yer alarak ittifaklarını genişletmelidir. Bunun iç politikamız bakımından da rahatlatıcı olacağı açıktır.

İNSANİ GÖREV

Kürt meselesinin altında, sadece son otuz yılı dikkate alsak bile, toprağa düşmüş 35 bin genç beden vardır! Tekerrüründen herkesin sakınması lazımdır.
Kimlik konuları insan tabiatının kolayca yıkıcılığa, hatta hunharlığa dönüşebileceği bir problem sahadır. Sonradan büyük pişmanlıklar yaratabilecek davranışlardan herkes sakınmalıdır. Bunun tek yolu, herkesin eylem olarak sadece demokratik usullere sahip çıkmasıdır.
Demokratik usullere sahip çıkmak ahlaki bir görevdir aynı zamanda. Bu da sokak barbarlarından değil, demokratik olarak seçilmiş politikacılardan beklenir elbette.