Paylaş
Yara kanamaya devam ettiği gibi bu facia, PKK propagandasının temel malzemelerinden biri haline geldi. Hükümet de Genelkurmay da bu süreci kötü yönetti.
Olayı izleyen günlerde hükümetin ve Genelkurmay’ın açıklamaları kimseleri tatmin etmediği için TBMM İnsan Hakları Komisyonu, bu konuda bir alt komisyon kurarak araştırma başlattı. Komisyon, Genelkurmay’a bir yazı göndererek bilgi istemişti: Gelen ‘kaçakçı’ vatandaşların terörist olduğuna dair “istihbarat”ın kaynakları neydi? Bombalama emrini kimler vermişti? Komisyon Heron görüntülerini de istemişti...
İşte 6 Nisan günlü Hürriyet’e göre Genelkurmay’ın gönderdiği cevabi rapor:
Wall Street Journal (WSJ) gazetesine göre ise sınırımıza doğru “kalabalık bir konvoyun” geldiğini tespit eden bir Amerikan insansız hava aracı, bu bilgiyi “anlık istihbarat” olarak Türk makamlarına bildirmiş, Genelkurmay dün yaptığı açıklamada bu haberi yalanladı… Fakat bu yalanlama ile mesele bitmediği gibi aydınlanmış da değil…
Psikolojik kopuş
WSJ’ye göre, Amerikalılar gelen konvoyun terörist mi, sivil mi olduğunu tespit etmek için insansız hava aracının “ek keşif” yapmasını önermiş, fakat bizimkiler kabul etmemiş! Genelkurmay bunu yalanlıyor. Fakat, gelen konvoyun sivil olup olmadığı tespit etmek için “ek keşif” yapma imkanı bizim askeri makamlarımızda yok muydu?! Kaçakçı konvoylarının böyle sık sık girip çıktıkları bilindiğine göre, bunların sivil olduğu tahmin edilemez miydi? Yoksa o sırada “milli kaynaklı bir istihbarat” mı bu sivillerin “terörist” olduğunu söyledi?! Sorular çoğaltılabilir.
Bu sorular fevkalade ciddidir. Elde adli ve teknik veriler olmadığı için siyasi niyetinize göre ‘komplo teorisi’ üretebilirsiniz: İşte PKK “Türk devleti, bunların sivil olduğunu bile bile, sırf Kürt oldukları için katliam yaptı” diye söyleyip duruyor. Bölgedeki Kürt hassasiyetinin niteliği hatırlanırsa, bu ‘teori’ye inanmaya hazır büyük kitleler olduğu açıktır.
34 vatandaşımızın bombalanarak öldürülmesi korkunç bir insani faciadır... Aradan beş aya yakın bir zaman geçtiği halde hükümetin ve Genelkurmay’ın bu kafa kurcalayan soruları hâlâ aydınlatmaması ciddi bir siyasi hata olmuştur.
‘Psikolojik kopuş’ dediğimiz siyasi sorun daha da derinleşmiştir.
Devlet görüntüsü
Başlangıçta hükümet de Genelkurmay da “terörist zannedilerek hataen” bombalama yapıldığını kabul etmişlerdir. Bu beyanla ve tazminatla yetinmeyip açıkça özür dilenseydi... “Soruşturma” beş aya yakın sürüncemede kalmayıp hızla sonuçlandırılsaydı, sorumlular hakkında yargılama başlamış olsaydı... Hayatını kaybedenler geri getirilemez ama acılar bir ölçüde hafifletilmiş olmaz mıydı?
Siyaseten daha önemlisi şudur: Bu tür olayları titizlikle soruşturup cezalandıran ve özür dileyen bir devlet görüntüsüyle, bunların soruşturulmasını ve cezalandırılmasını sürüncemede bırakan bir devlet görüntüsünün, o devletin vatandaşları üzerindeki etkisini bir düşünün... Olayın kendisi kadar vahim değil mi bu?
Hükümet de, Genelkurmay da bu süreci kötü yönetti.
Paylaş