Paylaş
Evvela iktidar kanadında pek görmediğimiz “farklı bir ses” ortaya çıktı.
İkincisi, iktidar partisine mensup hukukçuların suskun kaldığı “idam” ve “hukuk devleti” konularında Türkeş yine farklı görüşler açıkladı.
Üçüncüsü, Devlet Bahçeli’nin birdenbire sistem değişikliğine destek vermesini sorgulayan yorumlar yaptı.
Ben Türkeş’in iktidar partisinde farklı bir ses olarak “idam”ın geri getirilmesine karşı çıkmasını ve “hukuk” vurgusu yapmasını ele alacağım.
BAŞBUĞ’UN PARTİSİ
Merhum Alparslan Türkeş’in partisi de lider partisiydi. Özellikle gençlerin benimsediği “Başbuğ” kavramı bunu yeterince yansıtır. Fakat altı yıl partinin yönetim kademesinde bulundum; Genel İdare Kurulu’nda serbest tartışmalar olurdu. Türkeş’in önerilerinin reddedildiği bile oldu. Bugünkü MHP ve AKP, o zamanki MHP üst yönetimine göre katı disiplinlidir.
MHP Atatürk, Lozan ve modernleşme konularında AK Parti’den farklıdır. Türkeş döneminde parti programında Avrupa entegrasyonuna karşı 1969’da konulmuş bir madde vardı fakat 1977’den itibaren Merhum Türkeş ve MHP doğru bir kararla Süleyman Demirel hükümetlerinin Ortak Pazar (O zamanki AB) politikalarını ve ‘24 Ocak Kararları’nı destekledi.
Hatta merhum Turgut Özal’ın MHP’den aday yapılması parti yönetiminde konuşuldu ama 12 Eylül darbesi oldu, seçimler yapılamadı.
Böyle farklı bir siyasi kökten gelen Tuğrul Türkeş’in farklı düşüncelere sahip olması ve bunları özgüvenle açıklaması tabiidir.
Aslında zihinlerin emir kumandayla çalışması partileri katılaştırır. Fikir yelpazesinin genişliği ve müzakere mekanizmalarının çalışması ise partiler için uzun vadede hayat iksiridir.
Keşke partilerimizde fikir zenginliği ve müzakere geleneği güçlense.
HUKUKÇULAR SUSARKEN
Tuğrul Türkeş partideki hukukçuların bile suskun kaldığı “İdam isteriz” sloganlarına karşı çıkmakla bence doğru bir tavır sergiliyor. Bu itirazını Bakanlar Kurulu’nda da dile getirdiğini arkadaşımız Abdulkadir Selvi yazdı.
Türkeş OHAL altında referandum yapılamayacağını da söyledi. Aynı şeyi Başbakan Yıldırım da ifade etti fakat Türkeş konuşurken Başbakan’ın açıklaması henüz yayımlanmamıştı.
Demokrasilerde parti kurulları, özellikle de Meclis grupları, fikirler serbestçe ifade edilsin, müzakerelerle olgunlaşsın, parti politikaları öyle belirlensin diye vardır.
Milletvekilleri de böylece gerçek “temsil” değerini kazanırlar.
Fakat bizde, özellikle sağ partilerde bu maalesef işlemiyor. “Lider” söylüyor, kurullar hemen savunmaya geçiyor.
Çünkü kurulları da milletvekili adaylarını da lider tayin ediyor.
İDAM VE HUKUK
2002’de idamın kaldırılmasına itiraz ettiğini belirten Tuğrul Türkeş, bugün şöyle diyor: “Türkiye’de idamın geri getirilmesinin zor olduğunu, bunun faydasından çok zararı olacağını düşünüyorum...”
Peki, meydanlarda idam cezası isteyen kalabalıklara bunun Türkiye’ye “faydasından çok zararı olacağı” gerçeği anlatılıyor mu?!
Görüyor musunuz demokrasimiz nasıl işliyor?! Politikalar “müzakerelerle olgunlaşarak” belirleniyor mu?
İktidar milletvekili hukukçular “idam cezası geriye yürümez, darbecileri asamayız” diye hukuki gerçeği halka anlatıyorlar mı?!
Bir defa Başbakan Binali Yıldırım, bir defa da Numan Kurtulmuş söyledi “geriye yürümez” diye.
Tuğrul Türkeş’in ekonomi için bile “hukuku yukarıya çıkarmamız lazım” vurgusunu yapması elbette isabetlidir ve iktidarın güven duygusu verebilmesi için gerçekten “hukuku yukarı çıkarmamız” şarttır.
Hür tartışma ve hukukun üstünlüğü olmadan demokrasiden beklenen erdemler gerçekleşemiyor.
Paylaş