Paylaş
Dün sabah görüştüğüm bazı sosyal demokrat CHP’liler türban konusunda “Sorun yok” dediler. Parti ve grup olarak türbanlı vekile tepki göstermeyeceklerini, “belki birkaç arkadaşın bireysel tavır koyabileceğini” söylediler.
Bu konuda CHP siyasi olgunlukla ve sosyal demokratça hareket etmelidir. Umarım parti grubunda da “birkaç arkadaş” sorun çıkarmaz.
Konu AK Parti için de bir siyasi olgunluk sınavıdır. Gösterişli söz ve davranışlardan sakınmak gerekir. Bu vekillerin Genel Kurul’a girmesi sıradan, normal bir şekilde olmalıdır.
SOSYOLOJİDEN ANTROPOLOJİYE
Prof. Zafer Toprak, Doğan Kitap’tan çıkan “Darwin’den Dersim’e, Cumhuriyet ve Antropoloji” adlı bilimsel eserinde, “sosyoloji” ile yola çıkan Cumhuriyet’in, “antropoloji”ye nasıl yöneldiğini anlatır.
Sosyolog Ziya Gökalp’in 1924’te erken vefatının yarattığı boşluk da bunu kolaylaştırmış olsa gerek. Gökalp, Anadolu’yu şehir şehir, köy köy gezerek toplumsal ve kültürel yapımızın atlasını çıkarmak istiyordu, ömrü vefa etmedi.
Sosyoloji yerine antropolojiye yöneliş, cumhuriyetçi elitlerin kitlelerden kopmasına paralel bir gelişmedir. Bu kopuşu Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Şevket Süreyya gibi Atatürkçü yazarlar da belirtir. Doç. Dr. Hakkı Uyar’ın “Tek Parti Dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisi” adlı bilimsel çalışması, taşradan genel merkeze, o zamanki CHP teşkilatının da topluma kapalı, dar bir yapı haline geldiğini gösterir.
Oysa, Milli Mücadele’deki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri her türden halkla iç içeydi.
CUMHURİYET’İN EVRİMİ
Tek Parti döneminde ekonomiyi İnönü yönetti, “İktisat Şûrası”nı Başvekil İnönü topladı mesela... Atatürk ise antropoloji, dil ve tarih konularıyla ilgilendi, bu konularda kongreler topladı, yayınlar yaptırdı. “Kemalizm” bu içerikle oluştu.
Fakat demokrasi ve şehirleşme, dışlanmış geniş kitleleri sistemin içine aldı, onları ‘özne’ haline getirdi. Bu, Cumhuriyet’in zaafı değil, başarısıdır. Cumhuriyet evrimleşerek, demokratikleşerek geniş kitlelerle bütünleşti... Türbanlı kız Cumhuriyet’i kutluyor, bundan mutlu olmak, onun Cumhuriyet’i kendisine düşman gibi görmesine meydan vermemek lazımdır. “Entegrasyon” böyle olur.
CHP’deki Kemalist ekibin de tekrar “sosyoloji”ye dönmesi gerektiği açık. Hâlâ Cumhuriyet’i dar çerçeveye sıkıştırmaya çalışmak “akılcılık” olabilir mi?
İKTİSAT KONGRESİ
Gazi Mustafa Kemal ilk İktisat Kongresi’ni İzmir’de, Şubat 1923’te, Lozan’ın kesintiye uğradığı ara dönemde topladı. Kongrede tüccarlar çok isabetli teklifler yaptılar, bunlar kabul edildi. Kemalist kadronun asli amacı ise Lozan’a mesaj göndermekti: Yeni Türkiye Bolşevizm veya Panislamizm çizgisinde olmayacak, Batı sermayesine ve ekonomi düzenine açık olacaktır.
Son derece isabetliydi bu kongre.
Atatürk, Lozan’dan sonra kültür devrimine yöneldi, bu yönde kongreler yaptırdı. İkinci İzmir İktisat Kongresi’ni Kasım 1981’de Özal topladı... Beşincisini AKP iktidarı yapıyor. Ben bu iktisat kongreleri geleneğine “çok güzel” diyorum.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişen “kalkınma iktisadı” önemli bir bilim dalıdır. Çağdaşlaşmanın en etkili dinamiği de ekonomidir.
Böyle bir çağda Kemalist geleneğin sosyoloji gibi ekonomiye de yönelmesi gerekmiyor mu? Biraz proje, biraz yatırım, üretim, istihdam, dış ticaret söylemi...
Paylaş