Paylaş
Bugünlerde “1914-1915” konulu belgesel için, Birinci Dünya Savaşı üzerine harıl harıl okumalar yapıyorum.
Murat Bardakçı’nın yayımladığı “Hafız Hakkı Paşa’nın Sarıkamış Günlüğü”nü dün akşam bitirdim; tarihçiliğimize çok değerli bir katkıdır. Abdülhamid’in Harbiye’sinden birincilikle mezun ve neslinin en eğitimli askerlerinden biri olan genç Hafız Hakkı Paşa, Almanya’dan alacağımız silahları görüşmek üzere Ekim 1914’te trenle Berlin’e gidiyor. Bulgaristan’daki ekonomik ve sosyal gelişmeyi bile imrenerek anlatır kitabında.
KADINSIZ ZAMANLAR
Kuran-ı Kerim’i ezberlediği için kendisine hafız denilen İsmail Hakkı Paşa, Stuttgart Fizyoloji Enstitüsü’nde çalışan kadınları görür. Osmanlı’nın bu son nesli fevkalade vatanseverdir, tam on yıl savaşarak sonunda Milli Mücadele’yi başaran da bu nesildir. Hafız Hakkı Paşa da Almanya’da iyi her ne görse vatanını düşünür. Bizde kadının yerinin sadece ev olduğunu söyleyenleri eleştirir:
“Türk kadınlara yalnız ev hizmetçiliği veren kara cahillerden iğreniyorum, nefret ediyorum. Ben eminim ki beşeriyet, ancak bir nısfı (yarısı) diğer nısfına tamamen müsavi (eşit) olduğu zaman mesut olacaktır.”
Şu satırlar da Hafız Hakkı Paşa’nındır:
“Ben eminim ki, Türklük ve İslamlık kadınlarına insanlığa mahsus bilumum hakları vermedikçe hiçbir zaman bahtiyar olamayacaktır.”
Cumhuriyet niye kadınların eşit haklara ve toplumsal statüye sahip olmasını çok önemsedi, anlaşılıyor, değil mi?
ABDULHAMİD’İN KIZ OKULLARI
Efendim bunlar İttihatçıydı, İttihatçılar şöyleydi, böyleydi diyenler olabilir. Fakat kadın konusunda Sultan Abdülhamid’e ne dersiniz?
Türkiye’de Dar’ül Muallimat denilen kız öğretmen okullarının kurucusu Abdülhamid’dir. Ulema kızların 9 yaşından sonra okula gitmesini uygun bulmamış, bu okulların kapatılması için karar almış fakat Abdülhamid bu kararı yok sayarak kız okullarını açmaya devam etmiştir. (Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, cilt 1/II, s. 47)
Fakat efendim, Abdülhamid de Tanzimatçıydı... Tanzimat, taklitçilik, son iki yüzyıldır vs...
Abdülhamid’in Tanzimatçı olduğu doğrudur, Tanzimat’ı öven tezkereleri de vardır. Fakat Tanzimat’tan önce, katı bir kaç-göç bulunan zamanlarda mahallenin erkekleri arasında nasıl ahlaksızlık ve sapıklıklar olduğunu görmek için, büyük âlim Cevdet Paşa’nın “Tezakir” adlı kitabına bakmak yeter.
Benim gözümde yüksek seviyeli muhafazakârlığın timsali olan şair Yahya Kemal de “edepsiz erkeklerimizin” ancak kadınlar toplumsal hayata katılmaya başlayınca nezaket öğrenmeye başladıklarını anlatır.
BİZİM ZAMANIMIZ
Rahmetli Ecevit, 1971’de yayınlanan “Atatürk ve Devrimcilik” adlı kitabında o zamanki Anadolu kadınını anlatır, “Kadınların gidebileceği bir restoran yoktur... Kadınların çarşıya çıkmaktan çekindikleri yerler bile çoktur...” diye yakınır. (s. 80)
Bugün üniversitelerde, işyerlerinde, devlet dairelerinde, kitapçılarda, cafe’lerde, sokaklarda, başı açık veya türbanlı kadınlarımızı gördükçe çok mutlu oluyorum.
Sosyal gelişmemizin çok önemli bir işaretidir bu. Aksi halde gelişmiş, güçlü, demokratik bir Türkiye mümkün olmaz.
Keşke Meclis’te çok daha fazla olsalar.
PROTESTO: Meclis’teki çirkin kavgayı yazmıyorum, protesto ediyorum. Siyasi öfke koca koca adamları TBMM’de ‘sokak kavgası’ seviyesine düşürdü! Kutuplaşmayı, siyasi nefreti körükleyen herkes utansın!
Paylaş