Söz konusu vatansa...

Güçlü ve esrarengiz bir el dünyanın her yerinde aleyhimize tuzaklar kuruyor anlamında değil...

PYD’yi ve silahlı kolu olan YPG’yi terör örgütü olarak kabul ettiremezsek hukuk ve siyaset alanında yeni sıkıntılarla karşılaşabiliriz.


MAHKEME KARARLARI...
Dosyayı bilmediğim için ve ‘iade hukuku’ konusunda yeterli bilgim olmadığı için Çek mahkemesinin kararı hakkında hukuki bir tahlil yapamam. Ancak siyaseten bellidir ki Çek mahkemesi teröre karşı duyarsız davranmıştır.

Salih Müslim nereye giderse orada takip edip tutuklatarak Türkiye’ye iadesini isteyeceğimiz açıklandı.

İster misiniz Çek mahkemesinin ardından başka mahkemeler de böyle kararlar versin!

Hatta PYD bir takım faaliyetler düzenleyerek olayın mahkemelere intikalini sağlamaya da çalışabilir.

Rusya PKK’yı bile terör örgütü saymıyor! ABD açıkça YPG’yi destekliyor.

Bu tabloya Avrupa’da PYD’yi terör örgütü olarak zikretmeyen mahkeme kararları eklenirse işimiz daha bir zorlaşır.


MESKÛN MAHAL
Önümüzdeki günlerde Afrin bölgesinde Cinderes ve Raco’da, ardından daha büyük bir yerleşim merkezi olan Afrin şehrinde ‘meskûn mahal çatışmaları’ başladığında hukuk meselesi çok daha önemli hale gelecek.

Meskûn yani yerleşim birimlerinde örgütlenmiş terör yapılarıyla mücadelenin ne olduğu konusunda Türkiye tecrübe sahibidir. Ağırlıklı olarak 2016 yılında Sur, İdil, Cizre, Silopi, Derik, Nusaybin ve Dargeçit’te günlerce sokağa çıkma yasağı ilan edilerek binlerce vatandaşın buraları terk etmesiyle sokak sokak çatışmalarla yaşadık bunu.

Bunlara PKK’nın sebep olduğunu gören Sur esnafı, HDP’li vekilleri protesto etmişti.

Nihayet ‘iç mesele’mizdi, PKK da hem Batılı devletlerce hem AİHM tarafından resmen terör örgütü olarak tescil edilmişti.

Sadece bizim AYM değil, AİHM de operasyonların ‘tedbiren durdurulması’ için yapılan başvuruları reddetmişti.

Terör örgütü olarak kabul edilip edilmemenin önemini görüyorsunuz.

Ama hiçbir belli başlı ülke PKK’nın Suriye koluna henüz terör örgütü demiyor.


AFRİN KENTİNDE OPERASYON
Afrin’de PKK’nın Suriye koluna karşı yapılacak ‘meskûn mahal’ operasyonlarında da maalesef yıkılmış binalar, göçen insanlar olacak, dünya medyasında ve siyasetinde gürültülü yankılar yaratacaktır.

Güvenlik Konseyi’nin ‘ateşkes’ kararında YPG de terör örgütü olarak zikredilseydi, sahada mücadele ne kadar kolay olurdu değil mi?

Meskûn mahal operasyonları askeri bakımdan çok farklıdır, özel yetiştirilmiş personel ve özel teknoloji gerektirir. Doğası gereği aylarca sürebilir, nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yaz sıcak geçecek” dedi.

Özellikle Batı’daki kamuoylarını etkileyen akademik çevreler, düşünce kuruluşları ve aydınlarla sıcak iletişim kurulmalı, iktidarın kendisi de bu akademik ve entelektüel çevrelere açılmalıdır artık.

Hiçbir sorun Türkiye’nin bütünlüğünden önemli olamaz. Önemsiz ihtilafları büyütmeden, ülkelerle ve kamuoylarıyla ilişkilerimizi geliştirmek, hukuk sahasında elimizi güçlendirmek zorundayız.

Atatürk’ün böyle bir sözü yok ama yaygın bir söylemdir, “Söz konusu olan vatansa”, diplomasi ve hukuk her zamandan çok daha önemlidir.

Bu akşam CNN Türk’te saat 20.30’da Eğrisi Doğrusu programında Prof. Mitat Çelikpala ve emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu ile Afrin’de yapılacak meskûn mahal çatışmalarını, siyasi ve hukuki boyutlarını konuşacağız.