Paylaş
Çünkü AK Parti’nin bir süredir oluşturduğu çatışmacı siyasi söylemden farklı şeyler söylüyor. Mesela şu sözleri:
“Bize cep telefonunu iyi kullanan gençler değil, cep teknolojisini ileriye götürecek gençler lazım.”
Buna kim itiraz edebilir?
Tanıdığım Prof. Davutoğlu’nun, konuşmasında bir belagat olsun diye değil, öneminin tam şuurunda olarak bunları söylediğinden de şüphem yok... Fakat...
MESELA GÜNEY KORE
Sadece cep telefonu değil, ekonomi, bilim ve teknoloji deyince Batı dışında ilk akla gelen ülkelerden biri Güney Kore’dir.
Samsung’u yaratan ülke.
Bilimsel yayın indekslerini gösteren SJR sitesinde Türkiye ve Güney Kore’ye baktım.
2013 yılında uluslararası indekslerde Türkiye çıkışlı yayın sayısı 34.462’dir. Güney Kore çıkışlı yayın sayısı ise 67.783... Yaklaşık iki katı.
Daha önemlisi, “bilgisayar bilimleri” alanında Türkiye çıkışlı yayınların sayısı 1.816 iken, Güney Kore için bu sayı 6.512’dir. Yaklaşık 5 katı!
Bilgisayar bilimleri yeni bir bilim dalı olduğu gibi, yaratıcı ve bağımsız düşüncenin en işlevsel olduğu bilim dallarından biridir. Güney Kore’nin yaklaşık beşte biri düzeyinde olmamız birçok neticeyi izah ediyor: Kişi başına gelir Türkiye’de 10.000 dolar, Güney Kore’de 25.000 dolar.
SİYASİ KÜLTÜR
Uzakdoğu mucizesi denilen başarılarda kültürün önemi birinci derecede yer alır. Singapurlu ünlü düşünür Kishor Mahbubani, Uzakdoğu mucizesini sağlayan öncelikli “7 ilke”yi anlatır: Piyasa ekonomisi, bilim ve teknoloji, eğitim, barış gibi ilkelerin yanında bizim dikkat etmemiz gereken üç ilke daha var: Hukuk devleti, meritokrasi (liyakat) ve pragmatizm...
Delirmiş olan Kuzey Kore’yi saymazsak, Uzakdoğu’da Mao, politik cinnetin son örneği oldu. Artık Çin’de de politikalar ideolojik şablonlara değil, reel verilere göre belirleniyor. Bizde yargı bağımsızlığı erozyona uğrarken Komünist Çin bile yargı bağımsızlığı yönünde reformlar yapıyor!
“Meritokrasi” Prof. Davutoğlu’nun da önemini dile getirdiği bir ilke: Liyakat sistemi; kişilerin “bizden” olmalarına göre değil, donanım ve becerilerine göre atanması...
Güney Kore bu ilkeleri demokrasi içinde uyguluyor. Çin ise, ekonomi geliştikçe demokrasiye geçmek zorunda kalacak, bunu göreceğiz.
İNSAN ENERJİSİ NEREYE?
İnsan enerjisini yönlendirmede politikanın rolü büyüktür. Sadece bütçe ve yatırım politikalarıyla değil. Hatta daha önemlisi, insanın enerjisinin ne yöne motive edildiğidir. Uzakdoğu mucizelerindeki motivasyonun yönü bellidir.
Bizde böyle mi?
Birçok tarihi ve sosyolojik sebebi var, buraya sığmaz; bizim siyasi tarihimize yüz yıldır siyasi kavgalar hâkimdir. Bu yüzden “liyakat” değil, “bizden” kültürü baskındır, kurumlarımızı da zehirlemiştir!
Bundan ders alarak ve ülkenin ulaştığı gelişme ve sosyal çeşitlenme düzeyinde siyasetin artık çatışmacılığı ve “bizden” ayırımcılığını bırakıp müzakere, uzlaşma ve liyakat anlayışına yönelmesi gerekmiyor mu?
Hukuku siyasetten üstün tutmak gerekmiyor mu?
Genç nesilleri siyasi asabiyet ve aktivizmden ziyade bağımsız düşünmeye, bilime, araştırmaya, yarışmaya, motive etmek gerekmiyor mu?
Maalesef iktidar partisi son yıllardaki sert çatışma dili ile siyasi asabiyet motivasyonu yapıyor. Böyle bir siyasi iklim “cep teknolojisini ileriye götürecek” bir motivasyon yaratmaz.
Bunu değiştirmesini “Profesör” Başbakan’dan da beklemeyeceksek, kimden bekleyeceğiz? Bakın, İran 2010 yılından itibaren bile bilimsel yayın indeksinde Türkiye’yi geçti!
Paylaş