Paylaş
İşte, iktidarı destekleyen TV kanallarına çok sayıda “yayın durdurma cezası” verdirtmiş.
Komplocu zihniyet alışkanlığımızın bir örneği olan bu düşünce biçimini fevkalade önemsiyorum.
Çünkü YSK ve RTÜK’ün kararlarına dayanak olan kanunlar, yönetmelikler nedir diye bakmadan hemen “kumpas, komplo” diye damga vuruluyor. Halbuki bu kararların kanuni dayanakları düşünülse, yayın yaparken bunlara daha bir dikkat edilebilirdi, bu kanunlar yanlışsa değiştirilmesi gündeme getirilebilirdi...
Sadece bugün değil, tarihimizde de aşırı politizasyon ve komplocu düşünce yüzünden az mı kavga ettik?
Hatta 1908’den beri...
KANUNLARDAKİ İLKELER
Önce şunu belirteyim; RTÜK’te AK Partili üyeler çoğunluktadır. Yüksek Seçim Kurulu da AK Parti iktidarı döneminde yeniden düzenlenen kanunları uyguluyor!
AK Parti, 2003 ve 2013 yıllarında seçim dönemi yayınlarına ilişkin olarak RTÜK Kanunu’nda ve Seçim Kanunu’nda bazı değişiklikler yaptı. Bu değişikliklerde, eskiden de var olan bazı temel ilkeler aynen korundu...
YSK işte bu kanunlara dayanarak seçim dönemlerinde TV’lerin uyacağı temel yayın ilkelerini ilan etti: “Seçim dönemi”nde TV yayınlarında “tarafsızlık, gerçeklik, doğruluk” ilkelerine uyulacaktır... “Tek yönlü, taraf tutan yayınlar” yapılmayacaktır... Partiler arasında “fırsat eşitliği, adalet ve tarafsızlık” ilkelerine uyulacaktır. (YSK, Karar No: 605)
Seçim dönemlerinde RTÜK, bütün TV’leri bu açıdan izliyor, sonuçları YSK’ya bildiriyor, YSK da ihlal görürse “yayın durdurma” cezası veriyor, o yayınlar yerine demode belgeseller yayınlanıyor.
RASYONEL DÜŞÜNCE
Bu düzenlemelerin amacı, oy ve finansman gücü olan partilerin medyada diğer partileri bastırmasını önlemektir. Bu ilkeleri yanlış bulabilirsiniz, eleştirirsiniz, kanunların değiştirilmesi için harekete geçebilirsiniz... Hepsi mümkün.
Fakat “paralel, kumpas” falan dediğinizde bütün bu hukuki gerçekler ve sorunlar gözden kayboluyor.
Aşırı politizasyonun hukuki düşünceyi nasıl boğduğuna bir örnektir bu.
Hukukun ve hukukçuların hatasını eleştirmek ve düzeltilmesi için teşebbüste bulunmak rasyonel ve “çözüm odaklı” bir yaklaşımdır... Fakat gizli güçlerin “komplosu” diye bakmak mistik ve çözümsüz bir düşünce biçimidir.
Onun için çok önemli bir zihniyet sorunumuzdur diyorum. Dün de her taşın altında “irtica” keşfetmiyor muyduk?! AKP Amerikan emperyalizminin “yeşil kuşak, ılımlı İslam” komplosu falan değil miydi?!
CEMAAT TV’SİNE CEZA
Demokrasilerde iktidarları destekleyen ve eleştiren yayınlar elbette olur. Fakat bir yerde kuralları tarafsızlıkla uygulayacak bağımsız kurulların da bulunması şarttır. Yargı, YSK, BDDK gibi.
YSK köklü ve gelenekleri oluşmuş bir kurumumuzdur. Hataları varsa, siyasi değil hukukidir. Nitekim YSK, sadece iktidarı destekleyen bazı kanallara değil, cemaat yanlısı Samanyolu TV’ye de ceza yağdırmış, yanılmıyorsam 45 yayın durdurma cezası vermiş.
“Paralel yapı” kendine mi ceza verdi?!
Bence bu seçimlerde bu kadar çok “ihlal” olması, YSK’nın kusurundan ziyade, yayınlardaki ölçüsüz politizasyon yüzündendir. Siyaseti her şey sanıyoruz. Halbuki dikkatlerimizi yöneltmemiz gereken o kadar çok konu var ki; hukuk gibi, demokrasi kültürü gibi, teknoloji ve ekonomide yapısal reformlar gibi...
Son bir not: CHP yine Anayasa Mahkemesi’nin kapısından dönecek galiba! Zira seçimler konusunda tek yetkili YSK’dır, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisi yoktur.
Paylaş