Paylaş
Diplomatik ve ticari ilişkiler sıfırlandı.
Katar İran’a yakın durmakla, İhvan (Müslüman Kardeşler) ve Hamas’ı desteklemekle suçlanıyor.
Belli başlı Arap ülkeleri tarafından tecrit edilmek, Katar için hem siyaseten hem iktisaden ağır bir darbedir. Nitekim durumu biraz olsun hafifletmek için, Hamas Katar’dan ayrıldı.
KRİZİN FOTOĞRAFI
Bu krizin sebeplerine satır başlarına bakarak genel tabloyu görmeye çalışalım.
- Katar hem Hamas’a, hem İhvan’a (Müslüman Kardeşler’e) hayli yakın duruyor, onlara ev sahipliği yapıyordu. Suud gibi bir teokrasinin Hamas’la, İhvan’la ne sorunu olabilir diye sormak gerekmez mi?
- Katar İran’la iyi ilişkiler kurulmasından yanaydı. Sünni nüfuslu Katar’ın bu tavrı, çok büyük kısmı Sünni olan İslam dünyasında İran’ı tecrit eden ülkeleri kızdırdı.
- Başkan Obama İran’la sorunları diyalogla çözmeye çalışıyordu. İran’ın açık fikirli cumhurbaşkanı Ruhani ile bir “nükleer anlaşma” mümkün olmuştu. Trump ise İran’ı tecrit etmek istiyor. Trump ilk dış gezisini Suud’a yaptı, emsali görülmemiş görkemli törenlerle karşılandı, bir kısmı silah olmak üzere 380 milyar dolarlık anlaşmalar imzaladı, buna dünyada sadece İran tepki gösterdi, Trump’ı “teröristlere silah satmakla” suçladı.
Suud ve Trump şimdi Katar’ı tecrit ederek İran’a misilleme yapıyor; İran’ın Körfez’de ‘dostu’ kalmadı.
- İran’ın Şiiliği kullanarak bölgede bir “nüfuz alanı” yaratması, Hizbullah gibi militan Şii örgütlerini desteklemesi, Hizbullah’ın Suriye savaşına girmesi gibi olaylar da gösteriyor ki, İran da siyasi anlamda ‘masum’ değildir.
İSTİKRASIZ ORTADOĞU
Ortadoğu’da sınırların emperyalistler tarafından cetvelle çizildiği doğrudur fakat eksiktir. Yerleşik sınırlar vardı da emperyalistler mi bozmuştu?
Mısırlı, Filistinli, Suriyeli gibi kimler vardı fakat sınırlar da yerleşik kurumlar da yoktu.
Bugün hâlâ sınırlar ve rejimler kırılgandır. Suud, Mısır ve diğerleri rejimlerini güvende görmüyor. Katar’ın El Cezire ve Suud’un El Arabiye TV’lerinin yayınlarında bu gerilimi görmek mümkün.
Buralarda “devlet”, diktatöre veya hanedana sadakat biçiminde kişisel otoritelerdir. “Kurumlaşmış devlet” ve “hukuk devleti” ancak gelecek zamanda düşünülebilir.
Tunuslu hukukçu Ali Mezghani’nin “Tamamlanmamış Devlet” kavramı gerçeğin ifadesidir.
Tunuslu İbn Haldun’un “asabiyet” dediği kabile ve cemaat tutkuları kurumlaşmayı hâlâ engelliyor.
TÜRKİYE AÇISINDAN
Böyle bir coğrafyada krizler Türkiye açısından risklidir. Trump’ın yakın çevresindeki isimler İhvan’ı “terör örgütü” ilan etmekten bahsetmişlerdi.
İhvan terör örgütü değildir fakat kavgası Türkiye’ye düşmez.
Yeterince sorunu bulunan Türkiye’nin kendi güvenliği ve milli menfaatlerinden başka davası olamaz.
Türkiye Araplar arası sorunlarda ve Arap ülkelerinin iç sorunlarında taraf olmamalıdır.
Mısır’la da ilişkilerimizi geliştirmeliyiz.
Ömer Kürkçüoğlu hocamızın yıllar önce “Türkiye’nin Arap Ortadoğu’suna Karşı Politikası” adlı kitabındaki şu satırları, Ortadoğu’nun yapısal istikrarsızlığı karşısında Türkiye’nin nasıl bir politika izlemesi gerektiğine ışık tutuyor:
“Ortadoğu’nun bu istikrarsız görünüşü yüzünden Türkiye’nin Arap ülkeleriyle gerçek ve sürekli bir yakınlaşma içinde olması son derece güçtür... Ortadoğu’nun barış içinde olması Türkiye bakımından bir zorunluluktur. Yalnız Türkiye değil, dünya barışı yönünden de Ortadoğu’da barışın sağlanması önemlidir.”
Öyle bir politika Türkiye’nin dünyada itibarını arttırır.
Paylaş