Paylaş
KOALİSYON olacak mı, emin değilim. Liderlerin görüşmesi “olumlu” geçtiği söylendiği halde maalesef hâlâ kuşkuluyum.
Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun koalisyon arzusunda samimi olduklarına inanıyorum. Hiçbir AKP’liden ve hiçbir CHP’liden, aksine bir şey de duymadım.
Öyleyse niye koalisyon konusu hâlâ tereddütlü?
Pratikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü açıklamasına kadar, CHP-AKP koalisyonunu teşvik eden bir açıklaması olmadığı gibi, erken seçim vurgusu yapan çeşitli beyanları var. Cumhurbaşkanı’nın partisi üzerindeki güçlü nüfuzu bilindiği için, sadece iki liderin görüşmeleri yetmiyor, Cumhurbaşkanı’nın davranışı da zihinlerde tereddüt yaratıyor.
Bundan daha önemlisi program ve ideoloji konularıdır.
RADİKALİZM ENDİŞESİ
Görüşmelerde Davutoğlu, çok haklı bir endişesini belirtmiş; mealen:
“Koalisyon konusunda İngiltere, Almanya iyi örnek. Fakat bizde iki büyük parti koalisyon kurar da iyi sonuç alamazlarsa, radikal akımlar güçlenir. Ülke yönetilemez hale gelebilir...”
Yunanistan’da merkez sağ ve sol tükenince acayip bir SRİZA ortaya çıktı. Demokrasi tarihinde çok daha kötü örnekler var.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır sorunlar ve gerilimler belli. Gerilimi düşürsün diye istenen büyük koalisyon başarısız olursa çok fena noktalara sürüklenebiliriz.
Fakat bu, AKP-CHP koalisyonunun kurulmamasını değil, kurulmasını ve başarılı olmasını gerektirir.
İDEOLOJİ VE TABAN
İki parti arasında laiklik anlayışlarıyla ilgili ciddi farklar olduğu bellidir. Fakat önce Ecevit son dönemde de Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda önemli açılımlar yaptılar. CHP, seçim kampanyasında bu konuları hiç gündeme getirmedi.
Sızan haberlere göre “eğitim” konusu görüşmelerde ele alınmış. Kılıçdaroğlu, türban sorununun çözümünde kendisinin katkısını hatırlatmış, Davutoğlu da buna hak vermiş. Gerçekten Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP türbanla ilgili hiçbir açılıma karşı çıkmadı.
Görüşmelerde Kılıçdaroğlu “Bizim imam hatiplerle hiçbir sorunumuz yoktur” diye de vurgulamış. Amaçlarının Türkiye’yi teknoloji ihraç eder hale getirecek bir eğitim olduğunu söylemiş. Bunu defalarca Ali Babacan da söyledi. Böyle bir formül çatışma değil, uzlaşma sebebi olabilir.
Fakat diplomatik ifadelerle sağlanacak bir uzlaşma yetmiyor. Siyasette, hele de bizim gibi demokratik kültür yolunun yarısındaki ülkelerde ideolojik tutkular, “mahalleci” duygular ve güç hesapları çok daha fazla etkili olabiliyor.
ERKEN SEÇİM?
AKP’nin aklında daima bir “erken seçim” opsiyonu var: Tek başına iktidar olursak ne âlâ, olamazsak kimse o zaman CHP ile koalisyon yapmamıza itiraz edemez...
Siyasetçi gözüyle, bu cazip bir seçenek olabilir. Yakın çevresinin söylediğine göre, samimiyetle koalisyon isteyen Davutoğlu da bu seçeneği masada tutuyor.
İki büyük partinin bir koalisyonda başarısızlığa uğraması halinde radikalizmin güçleneceğini öngören Davutoğlu, aynı sosyolojik nitelikteki şu gerçeği de kabul eder sanıyorum: Birkaç sandalye farkına dayanan bir AKP iktidarı, böylesine kutuplaşmış ve gerilmiş bir toplumda “yönetebilirlik” ya da “yönetilebilirlik” gibi ciddi bir sorunla karşılaşabilir!
2011 seçimlerinden yüzde 50 oyla çıktığı halde AKP’nin son dört yılının nasıl sıkıntılı geçtiğini unutmamak gerekir. İki yıl önce Sayın Bülent Arınç, doğru bir teşhisle, “tef gibi gerilmiş bir toplum” nitelemesi yapmıştı... Ya bugün?! Böyle devam ederse yarın?!
Artık politikacılar ve herkes ideolojik keskinliğin, çatışmacı siyasetin ülkeyi ne hale getirdiğini görmelidir.
Almanya ve İngiltere sorunsuz koalisyonlar yapabiliyor... Aynı politik olgunluk ve uzlaşma kültürü olmadığı için bizde koalisyon zor görünüyor maalesef.
Paylaş