Okumak, anlamak

ATATÜRK hakkında ne kadar okuyoruz, okuduklarımızı ne ölçüde anlıyor ve analiz edebiliyoruz?

Haberin Devamı

Genel bir zihniyet sorunumuzdur; konulara bilgilerden çok duygularla yaklaşmak, ezberlerimizi de bilgi sanmak.

Bu yüzden ya Osmanlı hayranlığı ya da Osmanlı’ya tepki...
Özellikle devrimlerle ilgili olarak da Atatürk hayranlığı veya Atatürk’e tepki..
Halbuki Atatürk ve arkadaşları Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele, Tek Parti ve devrimler gibi her biri başlı başına büyük bir tarih laboratuvarı olan olağanüstü dönemlerde yaşadılar. Atatürk siyasi dehasıyla lider olarak Milli Mücadele’yi zafere ulaştırdı, Cumhuriyet’e yön verdi.
Onu okumak bizde duygusal tavırlar yerine, bir ‘tarih vizyonu’ kazandırmalı değil mi?

 

AÇIK UÇLU DÜŞÜNMEK

 

Tarih vizyonu, yani tarihin rutin seyrini altüst eden olağanüstü olayların akışına, aralarındaki nedensellik ilişkisine, dönemlerin değişik şartlarına ve liderlerin rolüne dair esaslı bir genel görüş...
Fakat duygusallık ve ezber böyle bir zihni kaliteye ulaşmamızı engelliyor. İşte 21. yüzyılda bile hâlâ hayranlık ve öfke duyguları siyasi hayatımıza hükmediyor.
PISA sınavlarında da öğrencilerimiz Türkçe bir metni bile anlama ve analiz etme konusunda “vasat” düzeyde kalıyor.
Asırların içinden gelen ezbercilik yüzünden olsa gerek. Ezber bozan, net cevabı belirsiz, ucu açık konular canımızı sıkıyor.
New York Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Selçuk Şirin’in tavsiyesi şu: “Hem çoktan seçmeli hem de açık uçlu soruları ulusal sisteme yerleştirmek gerekiyor.''
Osmanlı hakkında da Atatürk hakkında da açık uçlu düşünebilmek mesela.

 

Haberin Devamı

İYİ Mİ, KÖTÜ MÜ?

 

Tek Parti iktidarındaki “güç bozar” yozlaşmasını gören Atatürk 1930’da, “murakabe fırkası” (denetim partisi) dediği Serbest Fırka’yı kurdurdu. Ege Bölgesi’nin bu partiye aktığını görünce kapanmasını istedi, kapandı.
İyi mi yaptı, hata mı yaptı?
Çoğumuzun cevabı hazırdır, ya “irtica tehlikesi” yahut “tek parti diktatörlüğü” diye cevap verilecektir. Dikta heveslisiyse niye kurdurdu muhalefet partisini?
İrtica tehlikesi mi? Fakat memleketin en okumuş, en modernleşmiş kesimleri Serbest Fırka’ya yönelmişti...
Dahası Atatürk’ün kendisi bu konuyu müzakereye açmış ve sormuştu:
“Kapatmakla iyi mi ettik?!”
Atatürk’ün danışmanı Ahmet Hamdi Başar, halkın ekonomik sıkıntılarını ve otoriter idarenin zararlarını anlatmış, Atatürk itiraz etmeden dinlemiştir.
Ucu açık soru: Serbest Fırka’yı kapatmak iyi mi oldu, kötü mü? Siz araştırın.

 

Haberin Devamı

BAĞIMSIZLIK VE MEDENİYET

 

Mustafa Kemal Paşa’nın liderliği olmasaydı Milli Mücadele çok zor olurdu, rakip bir lider olmamasından da bellidir bu... Öncülerin yolları devrimler döneminde ayrıldı; otoriter devrimci cumhuriyet isteyenler ve liberal cumhuriyet isteyenler.
Bu da ucu açık bir sorundur.
Atatürk Nutuk’ta Kazım Karabekir’in muhalefet partisini ağır sözlerle eleştirir, kapatılmasını haklı gösterir. İsmet Paşa 1946’daki tecrübe birikimiyle, “Kapatmakla hata ettik!” diye konuşur.
Atatürk’ün tarihimizdeki büyük ve kalıcı yeri, Milli Mücadele lideri olmasıdır. Anadolu’da dört-beş il olarak projesi yapılan Türkiye’yi, 778 bin kilometrekare üzerinde bağımsız, yani kapitülasyonlardan kurtulmuş bir devlet olarak kurmasıdır.
İkincisi, “muasır medeniyet” ideali... Osmanlı’nın da Tanzimat’tan beri amacı budur.
O zaman muasır medeniyette pozitivist-otoriter damarlar güçlüydü. 1930’ların otoriter ideolojileri ve metotları bugün hayal bile edilemez.
Bugün muasır medeniyet tamamen çoğulcu demokratiktir. Bu çağda ileri teknoloji bile demokrasi sayesinde mümkündür.
Bağımsız ülke ve muasır medeniyet ideali 21. yüzyılda da Türkiye’nin rehberidir.

Yazarın Tüm Yazıları