OHAL

Büyük mağduriyetlere yol açan 30 günlük gözaltı süresinin 7+7 güne indirilmesi, gözaltı döneminde avukatla görüşme yasağının kaldırılması ve “OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu”nun kurulması bunun göstergeleridir.

Belli ki hükümet, ağır OHAL uygulamaları yüzenden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin bir yaptırım kararı almasını bu şekilde önlemek istedi.

Ne olursa olsun, yumuşama olumludur. Fakat OHAL’i yumuşatarak uzatmak, hele de OHAL şartlarında referanduma gitmek çok yanlış olur.

YUMUŞAMA ADIMLARI

OHAL döneminde yasaların tanımladığı “terör eylemi, terör örgütü, terör propagandası, yardım ve yataklık” kavramları yargı tarafından normal hukuka göre “olağanüstü” geniş yorumlandı, adeta gözaltı ve tutuklama furyası yaşandı.

Haber ve yazısından başka fiili olmayan gazeteciler tutuklandı, maaşları belli olduğu halde mallarına el koyuldu.

Hükümet, manevi işkence halinde eşlerin yurtdışına çıkma özgürlüğünün kaldırılması gibi hukuk ötesi, “olağanüstü” uygulamalar yaptı.

Şimdi bir yumuşama ihtiyacı duyuluyor. Gözaltı süresinin 7+7 güne indirilmesi ve avukatla görüşme yasağının kaldırılması güvenlik endişesinin azaldığını gösterir.

Umarım bu durum “adalet psikolojisi”ni olumlu etkiler, yargı da hukukun olağan yorumuna döner.

İNCELEME KOMİSYONU

OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu kurulması gösteriyor ki, iktidar OHAL döneminde büyük mağduriyetler oluştuğunu kabul ediyor.

Kurulacak 7 kişilik komisyonun 5 üyesini iktidar, 2 üyesini HSYK atayacak.

Geçen kasım ayında kamu görevinden atılan personel sayısı 76 bini geçmişti.

7 kişi, günde kaç dosyaya bakarak bu yükün altından kalkabilir?!

Kaldı ki aynı komisyon okuldan atılan öğrencilerin, rütbeleri alınan emekli personelin, dernek ve vakıfların da başvurularına bakacak!

Yeni KHK’ya göre, Komisyon “çalışmaya başladıktan sonra” 2 yıl süreyle görev yapacak, gerekirse süre birer yıl uzatılacak...

Hakları iade edilmesi gerekenler için çok uzun bir süredir bu.

YARGI YOLU?

Böyle uzun bir “komisyon” yolu yerine niye doğrudan yargı yolu açılmıyor? Bu yol açılsaydı, dosyalar çeşitli idare mahkemelerine gidecek, işlemler hızlanacaktı.

Komisyon bazı mağduriyetleri giderecek fakat başka bazı mağduriyetlerin yargıya gitmesini çok geciktirecektir.

AYM, yapılmış 40 bin başvuruyu “Komisyon” gerekçesiyle muhtemelen reddedecektir, sanırım amaç da bu zaten.

Terörle ve devlete sızmış gizli yapılarla mücadele devletin hem yetkisi hem görevidir. Devletin bir görevi de hukuk ve adalettir.

Bunun ölçüsü de evrensel hukuktur. AYM üyesi Prof. Yusuf Şevki Hakyemez’in yazdığı gibi, “Ancak evrensel hukuk birleştirici olabilir.” (Yeni Türkiye dergisi, Ocak 2014)

OHAL VE REFERANDUM

Artık yumuşama gereği duyulduğuna göre, doğrusu OHAL’i kaldırmaktır.

Teröre karşı mücadeleyi 25 Temmuz 2015’te başlatan devlet, hiçbir yetki noksanından şikâyet etmeksizin tam bir yıl süreyle teröre karşı etkili mücadele yürüttü, hendek ve barikatları kaldırdı.

OHAL ise 15 Temmuz 2016 darbe ihanetinden sonra ilan edildi.

OHAL rektör seçimlerine müdahale etmek için bile kullanıldı.

En önemlisi, Başbakan Yıldırım, Fatih Çekirge’ye ne demişti?

“OHAL şartlarında referandum yapıldı gibi bir söz söyleme fırsatı vermeyiz.” (Hürriyet, 28 Kasım 2016)

Çok doğru, OHAL altında bir referandum sürecinin yarınki Türkiye’ye devredeceği gerilimleri düşünmek ve bundan mutlaka sakınmak lazım