Paylaş
O cenahtan birilerinin sızdırdığını düşünmek akla uygun.
Milliyet’in yaptığı ise gazeteciliktir. Dünyanın her yerinde böyle bir metni ele geçiren gazete, yayınlar bunu. En azından bir internet sitesinde yayınlanırdı.
Ben tutanakta, siyasi içeriği kadar, Öcalan’ın kişiliğini ve düşünme biçimini okumaya çalıştım...
‘Barışı İstemeyenler’
Görüşmede Öcalan “barışı istemeyen güçler”den bahsediyor, Sırrı Süreyya “Tam olarak tarif ettiğiniz güçler kimlerdir?” diye soruyor. İşte Öcalan’ın cevabı:
“Ermeni lobisi etkili. 2015’le gündem olmak istiyorlar.
(Sırrı’ya dönerek) Sen Adıyaman’dan bilirsin. Aslında Türkmenlerin tarihine daha çok yoğunlaşmanız lazım. Babai isyanları çok önemlidir...”
Belli ki, muğlak olarak bahsettiği “barışı istemeyen güçler” kavramını somutlaştıramıyor, Ermeni lobisinden bahsettikten sonra hemen konuyu değiştirmek için Türkmen tarihine, Babai isyanlarına atlıyor.
Böylece “barışı istemeyen güçler” terimi esrarengizliğini, komplocu niteliğini aynen sürdürüyor.
Komplo tutkusu
KCK tutuklamaları için “Bu bir darbedir” diyen Öcalan şunları söylüyor:
“Darbe şekil değiştirdi ama hâlâ devam ediyor. Yeni darbe Brüksel ve ABD’de planlanıyor. Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam işlerine gelmiyor... Benim üzerime planları var...”
Avrupa Birliği bile Kürt hareketine ve Öcalan’a komplo hazırlıyor!!!
Her şeyin arkasında komplo var:
“Florida kontrgerilla merkezidir. Abdullah Çatlı iki kez gitti. Papa, Palme... Sakine bu tür grupların işidir... Çözüm adına yapılan
her şeyi sabote ettiler... Yargı ve emniyeti ele geçirdiler...”
Başbakan, KCK operasyonları sırasında idamdan bahsetmişti ya, Öcalan’a göre bunun da arkasında kapitalistlerin komplosu var:
“İslam’ı kullanan kapitalist tekelci işadamları Başbakan’ın ağzına idamı veriyorlar...”
Öcalan’ın kitaplarındaki mantık da komplo temellidir.
‘Ben’ merkezli otoriterlik
Şu sözler Öcalan’ın:
“Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk...
Ben Deniz Baykal’ın taktiğini boşa çıkardım...
Bu güç MİT’e de darbe planladı, ben hemen devreye girdim...
Savcının... 7 Şubat MİT’e darbesi... Ben bir darbeyi sezdim. Cezaevi müdürüne ‘Hakan Bey’i (MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kastediyor) yalnız bırakmamak gerekir’ dedim. Sözlü, yazılı iletişime geçtim...”
Dört duvar arasında, dünyanın her yerindeki gizli komploları öğreniyor! Engelliyor! Karşı hareketleri yönetiyor! Bunlar az bile!... Şimdilerde “Anadolu ve Mezopotamya’nın tam demokratikleşmesi”yle meşgul! Kendi deyimiyle, “Bütün felsefi ve örgütsel birikimini bu yönde PKK’yi hazırlamak ve dönüştürmek için kullanıyor...”
Dahası:
“Zamanında söyledim anlamadılar. Anlamış olsaydılar, Ergenekon olmazdı.”
Örnekleri uzatmaya gerek yok...
Süreç devam etmeli
Çok açıktır ki, Öcalan bir Mandela’ya dönüşmüş değil, fikren de ruhen de böyle bir dönüşümden çok uzak.
Konuşmalarında, “Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak” gibi yine megalomani ve terör kokan laflar bile ediyor...
Bu sözleri Kandil’i ikna etmek için ‘retorik’ olarak söylediğini savunanlar var. Öyle olsa bile, yaşadığı çağdan kopuk, komplo teorileriyle düşünen otoriteryen bir kişilik olduğu besbelli. Okuduğu kitaplar hakkındaki bir yazımda da belirtmiştim bunu. (Hürriyet, 25 Şubat)
Buna rağmen süreç, yani silahların bırakılacağı bir siyasi zemin oluşturma amacıyla müzakereler devam etmelidir, müzakere yapılacak kişi de Öcalan’dır.
Niye mi? Yarın yazacağım.
Paylaş