Paylaş
“Ankara ile Bağdat arasındaki söz düellosunun çatışmaya dönüşmesi ve bu kaotik atmosferden faydalanan Şii Haşdi Şabi milislerinin Musul'a girerek bir mezhep çatışmasına neden olması.”
Doğru, Irak’ta olabilecek en kötü senaryo, Musul operasyonunun kanlı ve kitlevi bir mezhep boğazlaşmasına sebep olmasıdır.
Ağzımdan yel alsın, ama bu ihtimal var.
Türkiye’nin de endişesi bu.
İKİ BARBAR ÖRGÜT
Niye böyle bir endişe var? Ortadoğu Avrupa’nın ortaçağını 21. yüzyılda yaşıyor da ondan... İşte kan gövdeyi götürüyor.
Iraklı Şii dini liderlerden Kays el Gazali’nin 13 Ekim’deki sözlerine bakın:
“Musul’u kurtarmak, İmam Hüseyin’in intikamını almak olacak. Çünkü onlar, İmam Hüseyin’i öldürenlerin torunudur!” (INCA News)
Bu adam aynı zamanda silahlı “Haşdi Şabi” örgütünün tugay komutanıdır!
DAİŞ ya da IŞİD denilen canavarı biliyorsunuz. Sünni tabana dayalı bir barbarlık hareketi. Haşdi Şabi buna karşı Iraklı Ayetullah Sistani’nin fetvasıyla kurulmuş bir örgüttür. Bölgede incelemelerde bulunan Kemal Öztürk Haşdi Şabi’yi “Şiilerin IŞİD’i” olarak tanımlıyor. (Yeni Şafak 19 Ekim)
İşte Musul’da Sünnileri kesmekten bahseden Kays el Gazali, bu örgütün “Ehli Hak Tugayı”nın komutanı!
Dahası, mezhep duygularıyla Türkiye düşmanlığı körükleniyor...
TÜRKİYE KARŞITI PROPAGANDA
Iraklı yüksek Şii din adamlarından Kasım el Tai, 4 Ekim’de “Kuzey Irak’ta Türk askerine karşı çıkmanın farz” olduğunu söyleyen bir fetva çıkarmıştı!
Buna Irak’ın Şii Başbakanı Abadi’nin Türkiye’yi “işgalci” diye suçlayarak Başika’dan çekilmemizi isteyen ısrarlı açıklamaları eşlik etti.
Iraklı Ayetullahlardan Mukteda Sadr da yine “işgalci” suçlamasıyla, on bin kişilik taraftarını Bağdat Büyükelçiliğimizin önüne yığarak protesto eylemi yaptırdı. (18 Ekim)
Haşdi Şabi sözcüsü Yusuf el Kelabi, iki gün önce, Başika’daki Türk askerleri bir harekâta kalkarsa hedef alacaklarını açıkladı!
Peki Türkiye’nin dostları?...
Türkmenlerin çoğu geçen elli yılda Türkiye’ye yerleşip vatandaşımız olduğu gibi, orada kalanlar arasında Sünni-Şii gerilimi vardır.
Türkiye’nin Başika’da eğittiği kuvvetlerin komutanı Musul Valisi Esil Nuceyfi hakkında Bağdat yönetimi tutuklama kararı çıkardı.
Nasıl koruyacağız?!
GERÇEĞİN İKİ YÜZÜ
Şu anda dostumuz Barzani’dir ama Musul’la ilgili hedeflerimiz aynı mı? Tabii öncelikle kendi konumunu ve amaçlarını düşünüyor. İşte Başika konusunda Barzani “Türkiye Bağdat’la anlaşsın” dedi, tavır almadı.
Selahattin Demirtaş Türkiye’nin Musul’a girmesini istiyor; Arap yönetimleri tarafından göç ettirilmiş kesimleri Musul’a geri getirmesi için!
Iraklı Sünni Araplar bu yakıcı konjonktürde “umudumuz Türkiye” diyebilirler ama onların da asli tercihi tabii ki Arap milliyetçiliğidir; Saddam’ı onlar ayakta tutmuştu.
Gerçeğin iki tarafını da görmeliyiz: Hem Türkiye’nin Irak’ta korkunç bir mezhepsel boğazlaşma tehlikesiyle ve milyona yakın yeni göçmen tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu görmeliyiz...
Hem nasıl kanlı bir coğrafya olduğunu dikkate alarak çok ihtiyatlı olmalıyız.
LOZAN’IN DEĞERİ
Musul’u kimse vermez ama verseler bile almamalıyız.
Koalisyon güçlerine dahil olmalıyız ama bunun dışında Musul’daki kara çatışmalarına askerimizi sokmamalıyız.
Lozan’ı gerçekdışı söylentilerle çekiştirmek ve Türkiye’nin dış politikası hakkında şüpheler uyandırmak yerine, Lozan’ın ve barışçıl diplomasinin sağladığı meşruiyetin değerini iyi bilmeliyiz.
Kandil’e yaptığımız operasyonların da temelinde bu meşruiyet vardır.
NOT: Bu akşam CNN Türk’te saat 19.30’da konuklarımla Musul’u konuşacağız.
Paylaş