Milliyetçi muhafazakâr

MİLLİYETÇİ Hareket Partisi tabanının referandumda büyük ölçüde hayır oyu vermesi son derece önemlidir.

Haberin Devamı

Önemi siyasi kültürle ilgilidir.

Bu hareketin geleneğinde güçlü bir “lider, doktrin, teşkilat” kültü vardır: “Lider”e itaat edilir, fikirlerine “doktrin” olarak bağlanılır, disiplini “teşkilat” sağlar.

Mustafa Çalık’ın 1999’daki doktora tezi olan “MHP Hareketi” adlı akademik çalışmada, bu hareketin tabanında liderin “çok ciddi adam, otoriter, gülümsemiyor, çok celalli” gibi nitelemelerle benimsendiği anlatılır.

Bahçeli’ye de uyan bu lider tercihine rağmen, referandumda “teşkilat”larda bile hayır yönünde davranışlar görüldü.

Sayın Bahçeli, “lider, doktrin, teşkilat” formülüne 1980 öncesinde ben partideyken de karşı olduğumu bilir. Zaten bu slogan partide değil, gençler arasında yaygındı.

LİDER, DOKTRİN, TEŞKİLAT

Bizim sağlı sollu siyasi kültürümüzde “kuvvetler ayrılığı, gücün sınırlanması, denetim, bireysel özgürlüklerin üstünlüğü” gibi kavramlar kitaplarda Meşrutiyet devrine kadar uzansa bile toplumsal ve siyasi hayatımızda maalesef yeni yeni gelişiyor.

Haberin Devamı

Liderimizi “denetlemek”, bağlandığımız görüşleri “sorgulamak”, dahil olduğumuz camiaya “farklı” fikirler önermek, kalıplara “itiraz” etmek Türkiye’de şehirleşmiş çevrelerde yeni gelişmekte olan bir davranıştır.

Yaygın davranış tarzımız “icat çıkaran”ları veya “sürüden ayrılan”ları hain diye suçlamaktır!

Bu siyasi kültürde, bir de “lider, doktrin, teşkilat” anlayışının geçerli olduğu MHP’de ortaya çıkan yaygın hayır davranışları elbette önemlidir.

Arkadaşımız Sedat Ergin’in referandum sonuçları üzerine yazdığı analizlerde MHP seçmenindeki hayır tercihi rakamlarla görülüyor, özellikle şehirlerde.

Tam tersine 2010 referandumunda MHP’deki “otorite” hayır oyu verilmesini istemiş, fakat tabanda önemli bir kesim evet oyu vermişti.

ŞEHİRLERDE YENİ KAVRAMLAR

Gerek MHP camiasında gerek genelde, bu referandumda hayırcılar “kuvvetler ayrılığı, gücün sınırlanması, denetim ve denge, yargı bağımsızlığı, özgürlükler” gibi kavramları çok yoğun şekilde kullandılar.

Bu kavramlar geniş toplum kesimlerine ulaştı.

MHP içinde Bahçeli’nin kararına itirazla AK Parti’nin önerdiği sisteme karşı çıkan ve MHP’den ihraç edilen “muhalifler” de bu kavramları vurguladılar: Lider adayları Meral Akşener, Ümit Özdağ, Koray Aydın, Sinan Oğan... Aynı zamanda sırf Cumhurbaşkanı sistemine “hayır” demek için itiraz eden Yusuf Halaçoğlu, Kadir Koçdemir ve Atilla Kaya gibi isimler de sürekli bu kavramları konuştular, tabanlarına taşıdılar.

Haberin Devamı

Bu kavramlar en çok şehirleşmiş yörelerde tuttu; muhafazakârlardan da milliyetçilerden de “hayır” diyenler daha çok şehirlerdeydi.

DEĞİŞİMİN YÖNÜ

Hepsi rahmetli oldu, Demirel “Çoban Sülü” olarak oy toplardı. Bülent Ecevit kasket giyerdi. Türkeş’in “9 Işık”ındaki maddelerden biri “köycülük”tü.

Bugünkü Türkiye’de ise şehirler ön plandadır. Yüksek öğrenimlilerin oranı 1930’lardaki okuryazarların oranınından fazladır.

Şehirleşmiş, eğitimli ve piyasa ekonomisinde yer tutmuş kesimlerin “kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti” gibi kavramlarla tanışıp benimsemeleri siyasi kültürümüzdeki esaslı ve olumlu değişimi yansıtıyor.

Haberin Devamı

Sıkıntılar olabilir ama uzun vadede şehirleşme, eğitim ve piyasa ekonomisi geliştikçe hukukun üstünlüğüne, özgürlüklere daha fazla ihtiyaç duyulacaktır.

Aynı sebepten partilerimizin de hiyerarşik lider partisi yerine, kurallar ve kurumlarla hareket eden partilere dönüşmesi gerekecektir; özellikle milliyetçi ve muhafazakâr partilerin.

Yazarın Tüm Yazıları